top of page

DÜKKAN SİZİN

Dükkan Sizin

Bir mağazadır şiir Vitriniyle cazibe uyandırır Güzel bir başlık içine çeker seni Hazine vitrinde değil mağazadadır Dışarıdan bakmakla anlaşılmaz Kafayı uzatıp çekmekle de Şair ima eder, metafor kullanır Peynir ortada değil labirentin sonundadır. Gidersen labirentin sonuna kadar Çözersin gizemi şairle birlikte İşte o zaman ortak olursun şiire Son hecesine kadar Yazılan her şiirin yarısı şaire Yarısı da okura aittir Hatta Neruda’nın postacısının dediği gibi Şiir yazana değil, ihtiyacı olana aittir Bir şeye ihtiyacımızın olup olmaması bir yana bir şeyi ihtiyaç hissedip hissetmemek önemlidir. Geçmişte bir gün “meğer benim buna ihtiyacım varmış” dediğimiz olmuştur mutlaka. Dolayısıyla ihtiyacınız olsun ya da olmasın kafayı soktunuz artık bu mağazaya, hoş geldiniz, dükkan sizin, buyurmaz mısınız içeriye?

MÜEBBET MUHABBET

Müebbet Muhabbet

O güzel sohbetlerden sonra Vaktini çaldım diyorsun ya Deme sakın! Suçlama kendini hırsızlıkla Hayattan çalıp da Ömrümüze eklediğimiz o anlarda İşlenen suçların en güzeli hırsızlık Hele bir de böyle güzel suç ortağın varsa

BÜYÜK RESİM

Büyük Resim

Sadece şu anı değil Sanki şu ana kadar olan her şeyi resmediyorum Bir tuval ve bir fırçayla Zamanında kendime atamadığım fırçaları Tuvale atıyorum bir telafi çabasıyla Her bir kırışıklığımı fark ediyor Ve bedelini hatırlıyorum büyük bir acıyla Tam da bu yüzleşme anında Tuvale mi fazla renk veriyorum Renksiz hayatıma mı Kompozisyonu mu ayarlıyorum Hayattaki duruşumu mu Bakışımı mı düzeltiyorum Yoksa vizyonumu mu Bilemiyorum Sonra fark ediyorum ki Bu küçük resim ile Gönderme yapıyorum büyük resme Şu geçici alemde bir nebze de olsa Kalıcı olma gayretiyle Resim mi beni ben yapıyor Ben mi resmimi yapıyorum Bilemiyorum Anlıyorum ki sonunda Asıl eser Tam da Ben oluyorum

HAYATIMIN ÖZNESİ

Hayatımın Öznesi

Bir paragrafın başında durup Büyük harfle çığırtkan bir giriş yapıyorum cümleye Sonra atlas gibi sırtlıyorum tonlarca yükü Ta ki, bir es veren virgüle kadar Sonraki kelimelerden ve sayfalardan habersiz Binlerce sayfası olan o kalın kitapların birinin içinde Henüz nokta konulmamış Bir cümleden ibaretim sadece Bütün dostlarım Dolaylı dolaysız arkadaşlarım Her fırsatta ve her sıfatla Hayatıma renk katan tüm tanıdıklarım Cümlenize çok minnettarım Ama hepiniz bir yana Assolisti sensin cümlemin Asıl sensin, beni ben yapan Yok başka bir şeye ihtiyacım Eksik olsun zamirim, tümlecim, Sen hayatımın öznesi ol Ben her şeyi yüklenirim.

ŞİİR HATLARI VAPURU  

Şiir Hatları Vapuru

Mesailerin en güzeli benim ki Çünkü yolum da mesaiye dahil Her sabah martılar karşılayıp Her akşam güneş uğurlar beni Hep güvertede otururum Üçkuyular’dan Bostanlı’ya sancak tarafında Akşam dönüşte iskele tarafında Ve yazar çizerim gölgede Hep gölgede Gölge istemiyorum artık tepemde Yerimi bile değiştirdim Sabah iskele akşam sancak bundan böyle Artık güneş hem yüzümü Hem de gün yüzü görmemiş dizelerimi aydınlatacak Denizden yeni çıkmış bu dizeler Artık herkesin olacak Ne denizin ne vapurun Ne de martıların hatırı kalacak

AŞK

Aşk

Özlemektir aşk Özlemekse Sevgilini, Bırak uzağa göndermeyi Yan odaya bile göndermeden evvel, Hiç görüşemeyecekmiş gibi, İki dakikalık hasrete tahammülsüzce, Bir daha sarılıp kapının önünde Güneşi yolcu eder gibi gönderip Şafak sökene kadar Beklemektir delicesine

KADINIM

Kadınım

Sen benim hayallerimi yeşerten toprağım Beni büyütüp besleyen tahıl ambarım Kerpiçten duvarları çamurla sıvalı iki göz odam Sen, bacakları arasından filizlendiğim Ve bacakları arasında dolaşıp büyüdüğüm Büyüyüp de bacakları arasında yaşadığım şehvetim Sen, namusum, onurum Erkek doğurmakla yetinmeyip beni er yapan kadınım... Sen, kimi zaman Truva'nın Helen’i, Mecnun’un Leyla'sı Kimi zaman İsa'nın Meryem’i, Süleyman’ın Hürrem'i Sen, sanatıma gülüşüme sebebim Sen, savaşıma sevişime sebebim Sen... Kadınım...

BİR KELİME DÖRT İŞLEM

Bir Kelime Dört İşlem

Bir şiirin, Birer kelimesi olalım seninle Hem ölçülü hem de kafiyeli Tam kafiye yetmez bana, Eş seslim ol benim, ama farklı anlamlara gelmeyelim Hatta eş anlamlım ol benim Farklı kelimeler olsak da, Aynı anlama gelelim Sen ve ben Sadece kelimeler ile değil sayılar ile de bir olalım Sen bir Ben bir Toplasınlar bizi Bir olalım seninle, sadece birlikte değil, Çarpsınlar ya da bölsünler isterlerse Çarpsalar da bir Bölseler de bir Engel olamaz hiç kimse bir olmamıza Yok ama gelip de biri Seni benden çıkarmaya kalkarsa İşte o zaman hiç durma Topla pılını pırtını, gidelim buralardan Senden bana, benden sana Bir şey kalmadan.

KEMİK PARMAKLIKLAR ARDINDA

Kemik Parmaklıklar Ardında

Hiç bakınma sağa sola Görülmeyeni görürüm ben Hiç kulak kabartma boş yere Duyulmayanı da hissederim An gelir kırılırım, tuzla buz olurum An gelir kaskatı kesilirim bir taş misali Bir anda paramparça olurken, küçük bir sözle Bir bakışa bir gülüşe aldanır duramam yerimde Yüzlerce kelebek kanat çırpar içimde Her dilde başka başka seslenseler de bana Yok başka ortak lisan dünyada Bazen bir şarkı olurum, bazen de bir şiir Çarparım kendimi bildim bileli Kemik parmaklıklar ardında

GÖZYAŞI

Gözyaşı

O kadar küçük ki Dünya Uzayda soluk mavi bir nokta İnsan o kadar küçük ki Okyanusta sadece bir damla Tut o gözyaşlarını, Sakın bir damla bile akıtma Ne hayatlar ne aşklar yaşatır içinde O küçük damla

SÖZYAŞI

Sözyaşı

Bir bakışın ardından Güzel dizeler yazdıran Öyle şiir gözler var ki O gözlerde Bazen mutluluk olur akar gözyaşları Bazen dert olur akar söz yaşları

MÜHİM OLAN ŞİİRİN İŞLEVİ

Mühim Olan Şiirin İşlevi

Yazılan hiçbir şiir kısa değildir Kısa bir dörtlük olsa da Yazıldığı kadar değil Anlaşıldığı kadar uzundur her şiir Bütün derdimi anlamasalar da

ŞİİR BAHANE

Şiir Bahane

Şiirimde deniz geçsin isterim Hatta bir de tekne Martılar yoldaşlık etsin bana Yunuslar bir görünüp bir kaybolsun dalgalar arasında Dalga sesleri duyulsun hep güvertede Lodos istemem, hafif bir meltem olsun Bir çilingir sofra kurulsun Ortasında lakerda bir de çoban salata Güneş bir mızrak boyu olduğunda Açılsın yetmişlik, otuz beşlik ne varsa İşte o zaman değmeyin benim keyfime Şayet bir de dost meclisin varsa Ey deniz ve martılar Siz beni içinize alın ben de sizi şiirlerime Siz olmadan hayatımın ne anlamı var Bir ömür konaklayın siz satırlarımda Başımın üstünde yeriniz var

“ --- , --- “

“ --- , --- “

Yolculuğumuz Uzun mu kısa mı Bilemezsin Sonsuz bir düzlemde iki nokta arası Varlık ile yokluk arası İki nefes iki tarih arası Umudumuz Neyzen’in hiçlik madalyası

ORTA YAŞIN TORTULARI

Orta Yaşın Tortuları

Hayatın en büyük sürprizi Tam da kendisi Bir anda kendimde olduğum Gün gelip de kendimden olacağım Her ömrün güdük kaldığı şu hayat Sanki bir bayrak yarışı Bir ömrün sonrakine değmediği Ve oturup iki kelam edemediği Çok mu hızlı taşıdık biz bayrağı Bitiş çizgisi belirdi hemen ufukta Şu ana kadar hiç fark edemesek de Defalarca güneşe kur yapmış dünya Öyle büyüksün ki ey ömür Sanki sonsuzdan bir eksik. Ve öyle büyük bir sevinçsin ki Piyangodan kazandığım büyük ikramiye Sen, sevincimin üzüntüme harmanısın Ve ömre bedel olan her kısa anım Hepsi içinde, dostlarım, anılarım Ve hepsi için de çok minnettarım.

 KUSURA BAKMA

Kusura Bakma

Kusur yapana aittir Ayıpladığında ise artık sana Bırak kusur görmeyi Niyete bak sen İşte o zaman kusur Kendiliğinden kaybolacaktır.

RUHSAL SOYUNMA

Ruhsal Soyunma

Ruhsal hazinemiz En derin maden cevherimiz Hıncahınç dolu derin hislerle Ve akla ziyan düşüncelerle Her düşünce bir metamorfoz Kuluçkada bekler doğum sancısını Ve gün gelir altın olur, gümüş olur ya da elmas Sonra çağlar bir anda düşünce pınarı Dile dökülür Petrol kuyusundan fışkırırcasına İmbikten damıtılıp süzgeçten geçerek Kağıda damlar her bir kelime Ve şiir olur Yazılan her kelime bir zaaf, bir itiraf olur Her dize birer meydan okumadır Yüzleşmektir kendinle ve hayatla Göze almaktır Övülmeyi de yerden yere vurulmayı da Risktir yazmak Bir anda içimize tutulan ve iliklerimize kadar işleyen bir projektördür Ruhsal bir soyunmadır şiir yazmak En savunmasız halinle karşı karşıya kalmaktır Çırılçıplak, bir yatak odasında aynanın karşısında Şiir yazmak böyle bir şeydir Ancak mahremiyetin dört duvar arasında kalır Paylaşmadığın sürece Kilitli defterlere yazıp kör kuyulara okumak gibidir Yok hükmündedir paylaşılmayan Paylaştığında ise O yazı şiire, şiir yazan şaire dönüşür Şiir yazmak marifet ister Paylaşmak ise cesaret O cesareti gösteren marifetli kişidir şair Yatak odasında değil Uluorta soyunandır.

ŞİİR YÜZLÜM

Şiir Yüzlüm

Sürekli diyorsun ya bana Şiir oku, Şiir oku diye Üstelik de içinde Hem ölçü olsun Hem de kafiye Aslında Gerek yok bir şey istemene Sadece tut şu aynayı yüzüne İster oku, İster doya doya bak ŞİİRİME

VAKİT/SİZSİNİZ

VAKİT/SİZSİNİZ

Sabahı ilan etmek için gece boyunca yarışır güneş Vakitsiz öten bir horozla, Ve bütün güne yayılır, Çırpınarak öten horozdaki telaş Bir yerlere bir şeyler yetiştirmeye çalışanlar Telaşlı adımlar, telaşlı adamlar ve kadınlar Zamanla boy ölçüşenler Ve beni bu telaş öldürecek diyen şairler Güneş ışığı yüzüme düştüğünde Işık hızında geçiyor zaman, Sonra yavaşlıyor aniden, yıldızlar sahne aldığında, Sanki hırçın bir nehir kavuşuyor okyanusun kucağına Olanca telaş kayboluyor gecenin karanlığında Anladım ki eşit değil birbirine her dakika Gece başka, gündüz başka Zihnim ışıl ışıl geceleyin, güneş doğuyor içime Dingin, berrak ve huzur dolu Aklımın çözünürlüğü artıyor piksel piksel gece ilerledikçe Ve hesaplaşıyorum geçmişimle Atıyorum miyop gözlüklerimi Görüyorum tüm geleceğimi Zihnimde bir meydan muharebesi Nostaljiyle savaşıyor umut dünyası Ve kazanan, Tam da şimdi şu an Ve bu, en güzel zaman. DİLEK/SİZSİNİZ Pek çok dileğim oldu bilmediğim bir yerden Hiçbir cevap alamasam da Doldu taştı bütün dilek kutularım, Ve vazgeçtim artık bir şey dilemekten Ne kutsaldan ne putsaldan Bundan böyle iki şey istiyorum sadece Tercih edemediklerim için biraz şans Tercih edebileceklerim için biraz gayret Artık başka da bir şey dilemiyorum Boşalttım bütün dilek kutularımı Sadece dolsun istiyorum kalbim ve ruhum taşarcasına Mürekkep yalamış arkadaşlarım, Ve nezaket haddesinden geçmiş dostlarımla...

BİTKİSEL FLÖRT

Bitkisel Flört

Sen! Nasıl bir çiçeksin Nikotinimden de çekiyorsun Şarabımdan da Şiirime de ortaksın Sohbetime de Kahveme de el attın sonunda Kırk yıllık hatırımız var artık bundan böyle, Her baharı bir çiçekle geçiren adamım ben Sakın haa! Solayım falan deme!

SARIP SAYFALA BENİ

Sarıl Sayfala Beni

Hepimiz, Sanki bir kitabın birer sayfası Eğer yaşarsak bir gün bir yürek acısı Ne baba ocağı ne de ana kucağı En güzel, en huzurlu yer Diğer sayfalarla sarılmış bir kitabın Tam da ortası

CAMDAN ÖTE

Camdan Öte

Uğradığı her terminalin peronunda Şehirler arası otobüslerin pencereleri şahittir gerçek aşklara Sallanan eller yalan söylese de Gözler asla yalan söylemez her vedada Kararmış camlarına gece çökmüş Usulca bir otobüs yanaşır perona Sanırsın felaket habercisi Ve seni benden alıp götürecek, çok belli O kırılası kara camlar, bir kez daha Gözünün gözüme değmesine mani Zannedersin dışarıda bir el Boş gözlerle haybeye sallanmakta Ama o el bir kere daha sevdiğinin gözlerine değip Aşkını mühürlemek için Çırpınan bir el aslında

TÜKENMEZ KELAM

Tükenmez Kelam

Aşk da yazar Sevda da Gün olur coşar, gün olur susar Keder de yazdığı olmuştur, umut da Ne varsa yazar kelamı tükenene kadar Silgiye minnet eylemez Gönüllere muhalif olmasın diye Boş sayfalara tenezzül etmez Gönüllere yazabilsin diye Denizlerden gelir mürekkebi Fırtınalı da olsa sütliman da Tükenmez hiç mürekkebi Sevdiği bir gönül varsa.

NOTALARLA YAŞAMAK

Notalarla Yaşamak

Notalarla Yaşamak Dünyamız bir sanat eseri, güzel yaşamak ise bir sanattır. Sanat uzun, ömür ise kısadır. O nedenle hep güdük kalır ömrümüz bu hayatta. İletişimle var olduğumuz bu güdük ömrümüzde ise müzik, en güzel sanatsal iletişim yollarından biridir. Bir orkestrada yer alan her müzik aletinin kendine özgü bir karakteri vardır ve bu karakter neşe ya da keder olarak yansır esere. Bu sanat eseri dünya, koca bir senfonik orkestrası gibidir. 14 milyar yıl önce çok uzun bir senfoni başlamıştır ve bazen allegro bazen adagio olarak devam etmektedir. Ve milyonlarca müzik aleti girip çıkmıştır orkestraya. Büyük bir orkestranın parçası olan bizler ne kadar da benzeriz müzik aletlerine. Büyük bir orkestrada her çalgının o şarkı boyunca aldığı rol gibi bizim de ömrümüz boyunca aldığımız roller vardır. Rolümüzü sergilerken güfte yazıp beste yaparız hayatı. Ve çileli, uzun, ince porte çizgileri arasında yaşarız hayatı müzik gibi. Bazen yazılmış bir eseri okuruz bazen kendi eserimizi yazarız. Kimileri türkü, kimileri konçerto olur bu orkestrada. Bazıları sadece sus işareti kullanırken bazıları ise nerde es vereceğini dahi bilmez. Öyle virtüözler vardır ki, bütün kalplerin kilidini açar sol anahtarıyla. Bazıları da hep üst perdeden çalar kibrinden hiç ödün vermeyerek. Dokuz sekizlik bir ölçüyle oynak bir hava çalan da vardır, ağıt yakan da vardır. Kimileri mistik bir tavırla tanrıyı arar üflemeli bir çalgıyla her nefeste. Kimileri de sevgiyi ve aşkı anlatır kemanın çekilen her yayında. Bazıları koroya değil soloya uygundur. Yalnızlığın iyi geldiği insanlardır onlar. Solo olarak da icra edebilirsin sanatı koro olarak da. Her ikisi de sanattır, yalnız ya da beraber yaşamanın bir sanat olduğu gibi. Ancak beraber yaşamak hayatın en zor halidir. Dayanışma, güçlü olma, ayakta ve hayatta kalma anlamında ortak yaşam vazgeçilmezdir. Ancak beraber yaşam eğitim ve öğretimin olmasıyla ve kültür değişiminin sağlanmasıyla ortaya çıkan ortak yaşam kültürü sayesinde mümkündür ancak. Tıpkı akortları yapılmış her müzik aletinin, doğru zamanda doğru sesi çıkarmasıyla ortaya çıkan müthiş eserleri yaratan senfoni orkestralarında olduğu gibi. Bizler dünyaya geldiğimiz anda düştük uzun yollara. Kendimizi, sevgiliyi, askı, doğumu, ölümü, dört mevsimi, insanı ve insana ait olan her şeyi arıyoruz beş çizgiden oluşan uzun ince yollarda. Ve birlikte yaşıyoruz her notayla.

ÖYLE BİR UYAN Kİ GÜLÜM

Öyle Bir Uyan Ki Gülüm

Uyu özlemle ve hasretle Kabuslardan uzak düşler tarlasında Uyu, koyu gecenin karanlığında Uyu, benli bensiz anılar kuytusunda Sonra, öyle bir uyan ki gülüm Öyle bir uyan ki herkes uyansın kör uykusundan Güneş doğsun karanlık gönüllere Şafak söksün yüreklere Isı versin güneş, buzdan kalplere Öyle bir uyan ki gülüm Çiçekler uyansın seninle Değsin güneş beyaz tenine Sen uyan doğan güneşle Ben uyurum karanlıkta senin yerine Öyle bir uyan ki gülüm Kıskansın açan çiçekler Kıskansın öten kuşlar Öyle bir uyan ki gülüm Anlasın herkes Aslında hiç uyanmadıklarını

NOTALARLA YAŞAMAK

Notalarla Yaşamak

Notalarla Yaşamak Dünyamız bir sanat eseri, güzel yaşamak ise bir sanattır. Sanat uzun, ömür ise kısadır. O nedenle hep güdük kalır ömrümüz bu hayatta. İletişimle var olduğumuz bu güdük ömrümüzde ise müzik, en güzel sanatsal iletişim yollarından biridir. Bir orkestrada yer alan her müzik aletinin kendine özgü bir karakteri vardır ve bu karakter neşe ya da keder olarak yansır esere. Bu sanat eseri dünya, koca bir senfonik orkestrası gibidir. 14 milyar yıl önce çok uzun bir senfoni başlamıştır ve bazen allegro bazen adagio olarak devam etmektedir. Ve milyonlarca müzik aleti girip çıkmıştır orkestraya. Büyük bir orkestranın parçası olan bizler ne kadar da benzeriz müzik aletlerine. Büyük bir orkestrada her çalgının o şarkı boyunca aldığı rol gibi bizim de ömrümüz boyunca aldığımız roller vardır. Rolümüzü sergilerken güfte yazıp beste yaparız hayatı. Ve çileli, uzun, ince porte çizgileri arasında yaşarız hayatı müzik gibi. Bazen yazılmış bir eseri okuruz bazen kendi eserimizi yazarız. Kimileri türkü, kimileri konçerto olur bu orkestrada. Bazıları sadece sus işareti kullanırken bazıları ise nerde es vereceğini dahi bilmez. Öyle virtüözler vardır ki, bütün kalplerin kilidini açar sol anahtarıyla. Bazıları da hep üst perdeden çalar kibrinden hiç ödün vermeyerek. Dokuz sekizlik bir ölçüyle oynak bir hava çalan da vardır, ağıt yakan da vardır. Kimileri mistik bir tavırla tanrıyı arar üflemeli bir çalgıyla her nefeste. Kimileri de sevgiyi ve aşkı anlatır kemanın çekilen her yayında. Bazıları koroya değil soloya uygundur. Yalnızlığın iyi geldiği insanlardır onlar. Solo olarak da icra edebilirsin sanatı koro olarak da. Her ikisi de sanattır, yalnız ya da beraber yaşamanın bir sanat olduğu gibi. Ancak beraber yaşamak hayatın en zor halidir. Dayanışma, güçlü olma, ayakta ve hayatta kalma anlamında ortak yaşam vazgeçilmezdir. Ancak beraber yaşam eğitim ve öğretimin olmasıyla ve kültür değişiminin sağlanmasıyla ortaya çıkan ortak yaşam kültürü sayesinde mümkündür ancak. Tıpkı akortları yapılmış her müzik aletinin, doğru zamanda doğru sesi çıkarmasıyla ortaya çıkan müthiş eserleri yaratan senfoni orkestralarında olduğu gibi. Bizler dünyaya geldiğimiz anda düştük uzun yollara. Kendimizi, sevgiliyi, askı, doğumu, ölümü, dört mevsimi, insanı ve insana ait olan her şeyi arıyoruz beş çizgiden oluşan uzun ince yollarda. Ve birlikte yaşıyoruz her notayla.

EBEDİ SEBEBİM

Ebedi Sebebim

Şu hayatta iki güzel sebebin olsun Sabah yataktan kalkmak için güzel bir sebep Ve akşam yatağa gitmek için daha güzel bir sebep

OTOPORTRE

Otoportre

Geçtim aynanın karşısına Saatlerce fırçaladım kendimi boydan boya Yüzüme bakıp fırçaladım Hani öyle pişMALlıklarımdan filan da değil, Gözlerime bakıp yine fırçaladım Öyle, birine yan gözle baktım diye de değil Dudaklarıma bakıp fırçaladım Yalanlar için hiç değil Ağarmış saçlarıma bakıp uzun uzun fırçaladım Bidünya derdimden ötürü değil Ve yüzüme bir kez daha bakıp Son fırça darbelerinden sonra Nihayet yüzleştim kendimle Tam da bir tuvalin üzerinde.

TESTESTERONUN SERZENİŞİ

Testesteronun Serzenişi

Ne kadar ilginç bir çiftsiniz Sevgili östrojen ve oksitosin Bizim bir yanlışımız bütün doğruları götürüyor Sizin bir doğrunuz bütün yanlışları

ATEŞTEN GÖMLEK

Ateşten Gömlek

Bir gömlek giydirdiler çıplak bedenime doğunca Taşıyacaksın dediler bunu, ömrün boyunca Hıncahınç dolu bütün cepleri Bir çobanın ıslak keçesinden de ağırca Her cepte ayrı bir duygu Umut, öfke, korku, tutku Her elimizi cebimize attığımızda Sevgiyle çıkmalı her duygu Yoksa çıkar at o gömleği Yetmez mi bir avuç sevgi beslemeye o ruhu

 HEM EDEBİ HEM EDEPLİ

Hem Edebi Hem Edepli

Orantısızca seven Ve orantısızca nefret eden Umuda mahkum Tutkudan mahrum Kalabalıkta bile yalnız Prangalı insanlarız Hem gözümüze Hem gönlümüze Takılmış cinsel ve dinsel gözlükler Ebedi hayat hep edep ile aranmış Meğer ebedi yaşam sadece Sanatsal ve edebi bir yaşammış

ZAMANSIZ AŞK

Zamansız Aşk

Ben seni çok sevdim Hem de olduğun gibi sevdim Ama Olacağın gibi değil. Ve bunu hiç Uluorta söyleyemedim Bari uluorta Yazayım dedim.

 ZAMAN

Zaman

Uzandım bir sandalın üzerine Çektim perdeyi gökyüzüne Gençliğimden uzaklaşıyorum usul usul Sandal mı ilerliyor, sular mı akıp geçiyor altımdan Anlayamıyorum Dünya mı güneşin etrafında pervane Yoksa güneş mi dünyaya kur yapıyor İzliyorum ama Fark edemiyorum Diyorlar ki geçiyor zaman Ben mi zamanın içinden geçiyorum Zaman mı benim içimden Hissedemiyorum Hissetmeye muktedir değilken Kalkmış bilmediğim şeyleri durdurmaya çalışıyorum Kim nasıl durdurabilir Onu da bilmiyorum Durması yokluğuna İlerlemesi varlığına delalet yaşamın Üzerine inşa edilir baldan tatlı bir hayat Bir arı kovanının iskeleti gibi, zamanın Artık durdurmaya niyetlenmiyorum bile İstesem de durduramam zamanı Ama istemeden hızlandırabilir İsteyerek yavaşlatabilirim her anımı

İPSİZ KUYU

İpsiz Kuyu

Aşk ne kadar büyükse O kadar derine düşersin Aşka düşmek kolaydır Zor olan orda uzun süre kalabilmektir. Daha zor olansa oradan çıkabilmektir. Yara almadan çıkmanın en iyi yolu Tek başına o kuyuyu terk etmek değil Beraber çıkabilmektir

  HAYAT AVUÇLARIMIZDAN KAYIP GİTMEDEN

Hayat Avuçlarımızdan Kayıp Gitmeden

Kimi zaman ilk heyecanımızdır Bu terleyen avuçlar Kimi zaman da öfkemizdir Avuçlarımızdan akan kanlar Kalem tutar kariyerimiz, kılıç tutar zaferimiz olur Bazen teselli verir sıcak bir dokunuşla Bazen de bir yakarıştır göğe uzatıp açmakla Emeğimiz olur nasır tutar, Sanatımız olur alkış tutar Ve sevgimiz aşkımız olur Büyür avuçlarımızda Henüz bir avuç toprak atılmadan üstüme Niyetim ne bal küpüne dalmak Ne de kıyısından bir parmak almak Avuç avuç tatmak hayatı derinden Hayat avuçlarımızdan kayıp gitmeden

MEDENİ MÜSLÜMAN

Medeni Müslüman

Bütün dinlerde Sözde, hoş görülür kendinden olmayan Oysa Batı kendine medeni Doğu kendine Müslüman.

NARSİSTİK AŞK

Narsist Aşk

Aşk bir sanattır Başkasında kendini arama, Başkasında kendini sevme Ve başkasında kendini bulma sanatı.

YAN-YANA

Yan-Yana

Bir yanım kal diyor Bir yanım gitme diyor Ve her yanım Sev Sev Sev Diyor

ŞAŞI-YORUM

Şaşı-Yorum

Ne zaman birine baksam İki görüyorum Birisi hep sen Ne zaman sana baksam Diğeri de hep sen Yokluğunda da varlığında da Keşke şaşı olsam hep ben

SIRADAN BİR KORKAK

Sıradan Bir Korkak

Özel hissetmeye başlamanın yolu Sıradan olduğunu kabul etmektir dediler Kabul ettim Cesaretin başlangıç noktası Korktuğunu itiraf etmektir dediler İtiraf ettim Vazgeçmek tam ve gerçek bir doyumdur dediler Vazgeçtim Artık daha fazla insan biliyor Sıradan bir korkağın vazgeçtiklerini

SUÇLANACAKLARIN EN GÜZELİ

Suçlanacakların En Güzeli

Başarılarımız haklı bir zafer Başaramadıklarımız makus bir kader Övgüler bizim sövgüler kaderin Alkışlar bizim suç kaderin Memnun olmasak da Seviyoruz be kaderi O hayal kırıklığımızın panzehiri O suçlanacakların en güzeli

ÇIPLAK PALYAÇO

Çıplak Paylanço

Birer palyaço olduk hepimiz Mutluluğu kırmızı bir burun Ve komik bir perukta arayan Herkesi güldürmeye uğraşırken Birer palyaço olduk biz Gülen boyaların arkasında ağlayan Hep mutlu olmak zorunda hisseden Bulduğu anda da hep erteleyen Bir türlü topu yerden alamayan Birer palyaço olduk hepimiz Sahne arkasında kıvranan Kırmızı burunlar, peruklar ve boyalar Bütün o dayatmalar Ve kendi bahanelerimiz olan uzun burunlu ayakkabılar Çıkarıp atalım bütün bu kostümleri Doldursun dünyayı çıplak palyaçolar

KUMDAN KALE

Kumdan Kale

Şaheseriz hepimiz Henüz uyanmamış bir deviz Tavan yapmış özgüvenimiz Yıkılmaz bir kale Ve birer kalıcı eseriz Yoksa egosu şişmiş bir balon muyuz Elimiz yüreğimizde Her an patlayacak diye Ne siz ne de ben daha kalıcı değiliz Kumsalda bıraktığımız ayak izlerinden Kalıcı eser bir yana Kumdan kale bile değiliz. Dalgaların silemediği Tevazudan özgüvene uzanan Kumda bir çizgi gerek bize Mütevaziliğin ezikliğe Özgüvenin kibre galip geldiği bir çizgi Yeter de artar bile

KÖRÜKLE

Körükle

Bu aşk Bende kendini gördükçe, Sende kendimi buldukça Daha bir alevleniyor güzelim Bu yangına körükle değil de başka neyle gidelim

DEKLANŞÖR ANI

Deklanşör Anı

Birer fotoğraf makinesi gibiyiz iki ayak üzerinde Pikseli düşük, kadrajı yamuk Ya da pikseli yüksek sensörü bozuk Veya her şeyi tastamam Türlü türlü işte Objektif olmak gerekirse Olan ile gördüğümüz arasındaki farktır bizi diğerinden ayıran Deklanşöre basma anı geldiğinde Vizörün arkasındaki birikimdir Farkı ortadan kaldıran

BİR VARMIŞ BİR YOKMUŞ

Bir Varmış Bir Yokmuş

Öğreniyorum, O halde varım Dolu dizgin okuyorum her saniye Daha bir büyüyor Daha bir serpiliyor varoluşum Ah şu kitap müsveddeleri de Vurmasa keşke cahilliğimi yüzüme Hiç dert etmezdim o zaman Bir varmışım Bir yokmuşum diye.

HADDEDEN GEÇMİŞ NEZAKET

Hadden Geçmiş Nezaket

Eğer ortada bir sanat varsa Onu besleyen bir acı vardır elbet Yaşanan her acıda Sanata dönüşmez her eziyet Acı sanata dönüşüyorsa eğer Bilgi ve nezaket haddesinden geçmesi gerek Geçmezse eğer o haddeden Öfke ve şiddete neden olur Sonsuza dek

ŞİİRSEL BİR MESAİ

Şiirsel Bir Mesai

Güzel bir iş günü daha bir feribot uzağında Sabah Uğur Mumcu alır beni, akşam Hasan Tahsin uğurlar Geveze Martıların kanatları altında Gider gelirim o kıyıdan o kıyıya Ben simit fırlatırım martılara Onlar kelimeleri yağdırırlar başımdan aşağıya Ne zaman simidim bitecek olsa Bir heceyi, bir harfi çok görürler bana Çok da karışık atıyorlar sözcükleri keratalar Atsalar da şöyle dörtlükler halinde Beni de hiç uğraştırmasalar Ne ölçüyle ne de kafiyeyle Ey martılar bana daha çok kelime Daha çok noktalama işareti gönderin Feda olsun size bütün simitler, gevrekler Yeter ki eksilmesin nokta virgül ve kelimeler Beyaz kanatlı ilham perilerim Gün boyu sözlükten boşalırcasına Yağmur olup yağdırdılar bütün kelimeleri Bu yağmurun altında şemsiyesiz kalmaktan başka Ne mutlu eder ki bir şairi Üstelik de hepsi hepsi birkaç boyoz birkaç gevrek Tüm şiirin maliyeti

EN BÜYÜK DÜŞÜM

En Büyük Düşüm

Benim için, Yaşamımı kaybetmem Hiç de büyük kayıp değil Başkaları düşünsün Yaşamın anlamı da önemli değil Yaşatan düşünsün Kaybetmemem gereken Bir sen varsın Yaşamımın anlamı Ve en büyük düşümsün

aRAFLARDAYIZ

aRAFLARDAYIZ

Raflarda bekleyen ürünleri aldığımız O güzel günler çok gerilerde kaldı Şimdi o raflarda bizler dizildik art arda Bundan böyle ürünler bizleriz Bütün o sanal mecralarda Pazarlandığımızın farkında olamasak da Bir gün kalkacağız elbet piyasadan Raf ömrümüz dolduğunda

SANKİ BERABER YAŞLANMIŞIZ GİBİ

Sanki Beraber Yaşlanmışız Gibi

Sen sırlar odasının anahtarı Gizli dosyaların şifresi gibi Ruhumun derinliklerine salınan bir olta Bir çakıl taşı sessizliği ile bekleyen Hayyam’ın incisi gibi Çakıl taşları gibi bekleyen kelimeler Bir gün inci tanesi olup gerdanını süsler Açılan her şifreyle kurulan cümleler Ruhunu besleyen şiirler gibi Başucumdan hiç ayrılmayanlar En sadık dostlarım gibi Güvendiklerim, inandıklarım Sanki hepsi kutsalmış gibi Zamanla değişir misiniz bizim gibi Kırışır mı cildiniz, solar mı yüzünüzün rengi Rafta durduğunuz gibi durmaz mısınız Yıllara meydan okur musunuz Ve değerinize değer katar mısınız Mahzende yıllanan bir şarap gibi Bir kitabı raftan alıp okumak Güzel bir şarap içmek gibi Nasıl şişede durduğu gibi durmuyorsa Kelimeler de hatırda durmuyor Satırda durduğu gibi Mahzende yıllanmış, bir şarap içmek Yıllar sonra aynı kitabı açıp okumak gibi Ve yıllar sonra aynada yüzüme bakmak Bir çizgi daha, bir hece daha eklenmiş gibi Meğer hep ayna tutuyormuşsun sen bana Kırışıklıklar bana değil ikimize aitmiş Sanki beraber yaşlanmışız gibi

SATRANÇ

Satranç

Satranç en güzel yoldur bilgeliğe giden Bir yanınız şah olup feda etmeyi Bir yanınız piyon olup feda olmayı öğreten

NOTALARLA YAŞAMAK

Notalarla Yaşamak

Notalarla Yaşamak Dünyamız bir sanat eseri, güzel yaşamak ise bir sanattır. Sanat uzun, ömür ise kısadır. O nedenle hep güdük kalır ömrümüz bu hayatta. İletişimle var olduğumuz bu güdük ömrümüzde ise müzik, en güzel sanatsal iletişim yollarından biridir. Bir orkestrada yer alan her müzik aletinin kendine özgü bir karakteri vardır ve bu karakter neşe ya da keder olarak yansır esere. Bu sanat eseri dünya, koca bir senfonik orkestrası gibidir. 14 milyar yıl önce çok uzun bir senfoni başlamıştır ve bazen allegro bazen adagio olarak devam etmektedir. Ve milyonlarca müzik aleti girip çıkmıştır orkestraya. Büyük bir orkestranın parçası olan bizler ne kadar da benzeriz müzik aletlerine. Büyük bir orkestrada her çalgının o şarkı boyunca aldığı rol gibi bizim de ömrümüz boyunca aldığımız roller vardır. Rolümüzü sergilerken güfte yazıp beste yaparız hayatı. Ve çileli, uzun, ince porte çizgileri arasında yaşarız hayatı müzik gibi. Bazen yazılmış bir eseri okuruz bazen kendi eserimizi yazarız. Kimileri türkü, kimileri konçerto olur bu orkestrada. Bazıları sadece sus işareti kullanırken bazıları ise nerde es vereceğini dahi bilmez. Öyle virtüözler vardır ki, bütün kalplerin kilidini açar sol anahtarıyla. Bazıları da hep üst perdeden çalar kibrinden hiç ödün vermeyerek. Dokuz sekizlik bir ölçüyle oynak bir hava çalan da vardır, ağıt yakan da vardır. Kimileri mistik bir tavırla tanrıyı arar üflemeli bir çalgıyla her nefeste. Kimileri de sevgiyi ve aşkı anlatır kemanın çekilen her yayında. Bazıları koroya değil soloya uygundur. Yalnızlığın iyi geldiği insanlardır onlar. Solo olarak da icra edebilirsin sanatı koro olarak da. Her ikisi de sanattır, yalnız ya da beraber yaşamanın bir sanat olduğu gibi. Ancak beraber yaşamak hayatın en zor halidir. Dayanışma, güçlü olma, ayakta ve hayatta kalma anlamında ortak yaşam vazgeçilmezdir. Ancak beraber yaşam eğitim ve öğretimin olmasıyla ve kültür değişiminin sağlanmasıyla ortaya çıkan ortak yaşam kültürü sayesinde mümkündür ancak. Tıpkı akortları yapılmış her müzik aletinin, doğru zamanda doğru sesi çıkarmasıyla ortaya çıkan müthiş eserleri yaratan senfoni orkestralarında olduğu gibi. Bizler dünyaya geldiğimiz anda düştük uzun yollara. Kendimizi, sevgiliyi, askı, doğumu, ölümü, dört mevsimi, insanı ve insana ait olan her şeyi arıyoruz beş çizgiden oluşan uzun ince yollarda. Ve birlikte yaşıyoruz her notayla.

KEYİFLİ VEDA-T

KEYİFLİ VEDA-T

Güzel bir gün batımının ardından Sıcaklığını da yanına alıp Bukleli kızıl saçlarıyla denizi süpürerek Yavaş yavaş gözden kaybolan ey sevgili Seninle son dakikalar her zamankinden daha zevkliydi Ve mutlu sonla biten bir günün ardından Hüzün de vermedi gidişin Çünkü biliyorum ki yarın Ben nerede olacağımı bilemesem de Senin burada olacağına eminin Kıyamet kopmadığı sürece

NOTALARLA YAŞAMAK

Notalarla Yaşamak

Notalarla Yaşamak Dünyamız bir sanat eseri, güzel yaşamak ise bir sanattır. Sanat uzun, ömür ise kısadır. O nedenle hep güdük kalır ömrümüz bu hayatta. İletişimle var olduğumuz bu güdük ömrümüzde ise müzik, en güzel sanatsal iletişim yollarından biridir. Bir orkestrada yer alan her müzik aletinin kendine özgü bir karakteri vardır ve bu karakter neşe ya da keder olarak yansır esere. Bu sanat eseri dünya, koca bir senfonik orkestrası gibidir. 14 milyar yıl önce çok uzun bir senfoni başlamıştır ve bazen allegro bazen adagio olarak devam etmektedir. Ve milyonlarca müzik aleti girip çıkmıştır orkestraya. Büyük bir orkestranın parçası olan bizler ne kadar da benzeriz müzik aletlerine. Büyük bir orkestrada her çalgının o şarkı boyunca aldığı rol gibi bizim de ömrümüz boyunca aldığımız roller vardır. Rolümüzü sergilerken güfte yazıp beste yaparız hayatı. Ve çileli, uzun, ince porte çizgileri arasında yaşarız hayatı müzik gibi. Bazen yazılmış bir eseri okuruz bazen kendi eserimizi yazarız. Kimileri türkü, kimileri konçerto olur bu orkestrada. Bazıları sadece sus işareti kullanırken bazıları ise nerde es vereceğini dahi bilmez. Öyle virtüözler vardır ki, bütün kalplerin kilidini açar sol anahtarıyla. Bazıları da hep üst perdeden çalar kibrinden hiç ödün vermeyerek. Dokuz sekizlik bir ölçüyle oynak bir hava çalan da vardır, ağıt yakan da vardır. Kimileri mistik bir tavırla tanrıyı arar üflemeli bir çalgıyla her nefeste. Kimileri de sevgiyi ve aşkı anlatır kemanın çekilen her yayında. Bazıları koroya değil soloya uygundur. Yalnızlığın iyi geldiği insanlardır onlar. Solo olarak da icra edebilirsin sanatı koro olarak da. Her ikisi de sanattır, yalnız ya da beraber yaşamanın bir sanat olduğu gibi. Ancak beraber yaşamak hayatın en zor halidir. Dayanışma, güçlü olma, ayakta ve hayatta kalma anlamında ortak yaşam vazgeçilmezdir. Ancak beraber yaşam eğitim ve öğretimin olmasıyla ve kültür değişiminin sağlanmasıyla ortaya çıkan ortak yaşam kültürü sayesinde mümkündür ancak. Tıpkı akortları yapılmış her müzik aletinin, doğru zamanda doğru sesi çıkarmasıyla ortaya çıkan müthiş eserleri yaratan senfoni orkestralarında olduğu gibi. Bizler dünyaya geldiğimiz anda düştük uzun yollara. Kendimizi, sevgiliyi, askı, doğumu, ölümü, dört mevsimi, insanı ve insana ait olan her şeyi arıyoruz beş çizgiden oluşan uzun ince yollarda. Ve birlikte yaşıyoruz her notayla.

BAKIŞ AŞISI

Bakış Açısı

Bir gün siyasetçiler başta olmak üzere kadın erkek ayırt etmeden kim gelirse önüme Bütün şarjörleri doldurup boşaltmak istiyorum bakış açısı silahımı bütün zihinlere

NOTALARLA YAŞAMAK

Notalarla Yaşamak

Notalarla Yaşamak Dünyamız bir sanat eseri, güzel yaşamak ise bir sanattır. Sanat uzun, ömür ise kısadır. O nedenle hep güdük kalır ömrümüz bu hayatta. İletişimle var olduğumuz bu güdük ömrümüzde ise müzik, en güzel sanatsal iletişim yollarından biridir. Bir orkestrada yer alan her müzik aletinin kendine özgü bir karakteri vardır ve bu karakter neşe ya da keder olarak yansır esere. Bu sanat eseri dünya, koca bir senfonik orkestrası gibidir. 14 milyar yıl önce çok uzun bir senfoni başlamıştır ve bazen allegro bazen adagio olarak devam etmektedir. Ve milyonlarca müzik aleti girip çıkmıştır orkestraya. Büyük bir orkestranın parçası olan bizler ne kadar da benzeriz müzik aletlerine. Büyük bir orkestrada her çalgının o şarkı boyunca aldığı rol gibi bizim de ömrümüz boyunca aldığımız roller vardır. Rolümüzü sergilerken güfte yazıp beste yaparız hayatı. Ve çileli, uzun, ince porte çizgileri arasında yaşarız hayatı müzik gibi. Bazen yazılmış bir eseri okuruz bazen kendi eserimizi yazarız. Kimileri türkü, kimileri konçerto olur bu orkestrada. Bazıları sadece sus işareti kullanırken bazıları ise nerde es vereceğini dahi bilmez. Öyle virtüözler vardır ki, bütün kalplerin kilidini açar sol anahtarıyla. Bazıları da hep üst perdeden çalar kibrinden hiç ödün vermeyerek. Dokuz sekizlik bir ölçüyle oynak bir hava çalan da vardır, ağıt yakan da vardır. Kimileri mistik bir tavırla tanrıyı arar üflemeli bir çalgıyla her nefeste. Kimileri de sevgiyi ve aşkı anlatır kemanın çekilen her yayında. Bazıları koroya değil soloya uygundur. Yalnızlığın iyi geldiği insanlardır onlar. Solo olarak da icra edebilirsin sanatı koro olarak da. Her ikisi de sanattır, yalnız ya da beraber yaşamanın bir sanat olduğu gibi. Ancak beraber yaşamak hayatın en zor halidir. Dayanışma, güçlü olma, ayakta ve hayatta kalma anlamında ortak yaşam vazgeçilmezdir. Ancak beraber yaşam eğitim ve öğretimin olmasıyla ve kültür değişiminin sağlanmasıyla ortaya çıkan ortak yaşam kültürü sayesinde mümkündür ancak. Tıpkı akortları yapılmış her müzik aletinin, doğru zamanda doğru sesi çıkarmasıyla ortaya çıkan müthiş eserleri yaratan senfoni orkestralarında olduğu gibi. Bizler dünyaya geldiğimiz anda düştük uzun yollara. Kendimizi, sevgiliyi, askı, doğumu, ölümü, dört mevsimi, insanı ve insana ait olan her şeyi arıyoruz beş çizgiden oluşan uzun ince yollarda. Ve birlikte yaşıyoruz her notayla.

AŞK OLSUN SANAT

Aşk Olsun Sanat

Sanat da tek kişilik değildir aşk gibi Güzel bakan gözler gerek Narsist bile su ararken yana döne Tamamlanmak için bir yankı gerek Sanatı anlamak ve aşkı yaşamak için Görerek bakan, bir çift güzel göz gerek Hazzı doruklarda yaşamak için Aşkı sanat gibi, sanatı da aşkla yapmak gerek Aynı bedende filizlenirse aşkla sanat O bedeni, kutsamak gerek.

NOTALARLA YAŞAMAK

Notalarla Yaşamak

Notalarla Yaşamak Dünyamız bir sanat eseri, güzel yaşamak ise bir sanattır. Sanat uzun, ömür ise kısadır. O nedenle hep güdük kalır ömrümüz bu hayatta. İletişimle var olduğumuz bu güdük ömrümüzde ise müzik, en güzel sanatsal iletişim yollarından biridir. Bir orkestrada yer alan her müzik aletinin kendine özgü bir karakteri vardır ve bu karakter neşe ya da keder olarak yansır esere. Bu sanat eseri dünya, koca bir senfonik orkestrası gibidir. 14 milyar yıl önce çok uzun bir senfoni başlamıştır ve bazen allegro bazen adagio olarak devam etmektedir. Ve milyonlarca müzik aleti girip çıkmıştır orkestraya. Büyük bir orkestranın parçası olan bizler ne kadar da benzeriz müzik aletlerine. Büyük bir orkestrada her çalgının o şarkı boyunca aldığı rol gibi bizim de ömrümüz boyunca aldığımız roller vardır. Rolümüzü sergilerken güfte yazıp beste yaparız hayatı. Ve çileli, uzun, ince porte çizgileri arasında yaşarız hayatı müzik gibi. Bazen yazılmış bir eseri okuruz bazen kendi eserimizi yazarız. Kimileri türkü, kimileri konçerto olur bu orkestrada. Bazıları sadece sus işareti kullanırken bazıları ise nerde es vereceğini dahi bilmez. Öyle virtüözler vardır ki, bütün kalplerin kilidini açar sol anahtarıyla. Bazıları da hep üst perdeden çalar kibrinden hiç ödün vermeyerek. Dokuz sekizlik bir ölçüyle oynak bir hava çalan da vardır, ağıt yakan da vardır. Kimileri mistik bir tavırla tanrıyı arar üflemeli bir çalgıyla her nefeste. Kimileri de sevgiyi ve aşkı anlatır kemanın çekilen her yayında. Bazıları koroya değil soloya uygundur. Yalnızlığın iyi geldiği insanlardır onlar. Solo olarak da icra edebilirsin sanatı koro olarak da. Her ikisi de sanattır, yalnız ya da beraber yaşamanın bir sanat olduğu gibi. Ancak beraber yaşamak hayatın en zor halidir. Dayanışma, güçlü olma, ayakta ve hayatta kalma anlamında ortak yaşam vazgeçilmezdir. Ancak beraber yaşam eğitim ve öğretimin olmasıyla ve kültür değişiminin sağlanmasıyla ortaya çıkan ortak yaşam kültürü sayesinde mümkündür ancak. Tıpkı akortları yapılmış her müzik aletinin, doğru zamanda doğru sesi çıkarmasıyla ortaya çıkan müthiş eserleri yaratan senfoni orkestralarında olduğu gibi. Bizler dünyaya geldiğimiz anda düştük uzun yollara. Kendimizi, sevgiliyi, askı, doğumu, ölümü, dört mevsimi, insanı ve insana ait olan her şeyi arıyoruz beş çizgiden oluşan uzun ince yollarda. Ve birlikte yaşıyoruz her notayla.

NOTALARLA YAŞAMAK

Notalarla Yaşamak

Notalarla Yaşamak Dünyamız bir sanat eseri, güzel yaşamak ise bir sanattır. Sanat uzun, ömür ise kısadır. O nedenle hep güdük kalır ömrümüz bu hayatta. İletişimle var olduğumuz bu güdük ömrümüzde ise müzik, en güzel sanatsal iletişim yollarından biridir. Bir orkestrada yer alan her müzik aletinin kendine özgü bir karakteri vardır ve bu karakter neşe ya da keder olarak yansır esere. Bu sanat eseri dünya, koca bir senfonik orkestrası gibidir. 14 milyar yıl önce çok uzun bir senfoni başlamıştır ve bazen allegro bazen adagio olarak devam etmektedir. Ve milyonlarca müzik aleti girip çıkmıştır orkestraya. Büyük bir orkestranın parçası olan bizler ne kadar da benzeriz müzik aletlerine. Büyük bir orkestrada her çalgının o şarkı boyunca aldığı rol gibi bizim de ömrümüz boyunca aldığımız roller vardır. Rolümüzü sergilerken güfte yazıp beste yaparız hayatı. Ve çileli, uzun, ince porte çizgileri arasında yaşarız hayatı müzik gibi. Bazen yazılmış bir eseri okuruz bazen kendi eserimizi yazarız. Kimileri türkü, kimileri konçerto olur bu orkestrada. Bazıları sadece sus işareti kullanırken bazıları ise nerde es vereceğini dahi bilmez. Öyle virtüözler vardır ki, bütün kalplerin kilidini açar sol anahtarıyla. Bazıları da hep üst perdeden çalar kibrinden hiç ödün vermeyerek. Dokuz sekizlik bir ölçüyle oynak bir hava çalan da vardır, ağıt yakan da vardır. Kimileri mistik bir tavırla tanrıyı arar üflemeli bir çalgıyla her nefeste. Kimileri de sevgiyi ve aşkı anlatır kemanın çekilen her yayında. Bazıları koroya değil soloya uygundur. Yalnızlığın iyi geldiği insanlardır onlar. Solo olarak da icra edebilirsin sanatı koro olarak da. Her ikisi de sanattır, yalnız ya da beraber yaşamanın bir sanat olduğu gibi. Ancak beraber yaşamak hayatın en zor halidir. Dayanışma, güçlü olma, ayakta ve hayatta kalma anlamında ortak yaşam vazgeçilmezdir. Ancak beraber yaşam eğitim ve öğretimin olmasıyla ve kültür değişiminin sağlanmasıyla ortaya çıkan ortak yaşam kültürü sayesinde mümkündür ancak. Tıpkı akortları yapılmış her müzik aletinin, doğru zamanda doğru sesi çıkarmasıyla ortaya çıkan müthiş eserleri yaratan senfoni orkestralarında olduğu gibi. Bizler dünyaya geldiğimiz anda düştük uzun yollara. Kendimizi, sevgiliyi, askı, doğumu, ölümü, dört mevsimi, insanı ve insana ait olan her şeyi arıyoruz beş çizgiden oluşan uzun ince yollarda. Ve birlikte yaşıyoruz her notayla.

NOTALARLA YAŞAMAK

Notalarla Yaşamak

Notalarla Yaşamak Dünyamız bir sanat eseri, güzel yaşamak ise bir sanattır. Sanat uzun, ömür ise kısadır. O nedenle hep güdük kalır ömrümüz bu hayatta. İletişimle var olduğumuz bu güdük ömrümüzde ise müzik, en güzel sanatsal iletişim yollarından biridir. Bir orkestrada yer alan her müzik aletinin kendine özgü bir karakteri vardır ve bu karakter neşe ya da keder olarak yansır esere. Bu sanat eseri dünya, koca bir senfonik orkestrası gibidir. 14 milyar yıl önce çok uzun bir senfoni başlamıştır ve bazen allegro bazen adagio olarak devam etmektedir. Ve milyonlarca müzik aleti girip çıkmıştır orkestraya. Büyük bir orkestranın parçası olan bizler ne kadar da benzeriz müzik aletlerine. Büyük bir orkestrada her çalgının o şarkı boyunca aldığı rol gibi bizim de ömrümüz boyunca aldığımız roller vardır. Rolümüzü sergilerken güfte yazıp beste yaparız hayatı. Ve çileli, uzun, ince porte çizgileri arasında yaşarız hayatı müzik gibi. Bazen yazılmış bir eseri okuruz bazen kendi eserimizi yazarız. Kimileri türkü, kimileri konçerto olur bu orkestrada. Bazıları sadece sus işareti kullanırken bazıları ise nerde es vereceğini dahi bilmez. Öyle virtüözler vardır ki, bütün kalplerin kilidini açar sol anahtarıyla. Bazıları da hep üst perdeden çalar kibrinden hiç ödün vermeyerek. Dokuz sekizlik bir ölçüyle oynak bir hava çalan da vardır, ağıt yakan da vardır. Kimileri mistik bir tavırla tanrıyı arar üflemeli bir çalgıyla her nefeste. Kimileri de sevgiyi ve aşkı anlatır kemanın çekilen her yayında. Bazıları koroya değil soloya uygundur. Yalnızlığın iyi geldiği insanlardır onlar. Solo olarak da icra edebilirsin sanatı koro olarak da. Her ikisi de sanattır, yalnız ya da beraber yaşamanın bir sanat olduğu gibi. Ancak beraber yaşamak hayatın en zor halidir. Dayanışma, güçlü olma, ayakta ve hayatta kalma anlamında ortak yaşam vazgeçilmezdir. Ancak beraber yaşam eğitim ve öğretimin olmasıyla ve kültür değişiminin sağlanmasıyla ortaya çıkan ortak yaşam kültürü sayesinde mümkündür ancak. Tıpkı akortları yapılmış her müzik aletinin, doğru zamanda doğru sesi çıkarmasıyla ortaya çıkan müthiş eserleri yaratan senfoni orkestralarında olduğu gibi. Bizler dünyaya geldiğimiz anda düştük uzun yollara. Kendimizi, sevgiliyi, askı, doğumu, ölümü, dört mevsimi, insanı ve insana ait olan her şeyi arıyoruz beş çizgiden oluşan uzun ince yollarda. Ve birlikte yaşıyoruz her notayla.

KORKU VE UMUT

Korku ve Umut

Gözümüzü açtığımızda bu koca evrene İki kutu tutuşturuldu elimize Yüreğimize umut saçan beyaz bir kutu Ve zihnimize korku salan kara bir kutu Açıldı kutular birer birer yaşadıkça Gün geldi bilinmeyenden korktuk Gün geldi bilinmeyenden umduk Onlar bilinmezlerden beslendi biz de onlardan Binlerce badire atlattık, Çok korktuk Ve kaçarak tutunduk yaşama Sonra yüzleştik korkularımızla Kimi zaman da fazla cesur davrandık Ve öldük Bazen de fazla korkak davrandık Keşke ölseydik dedik Kör topal geldik bugüne Korkudan ve umuttan alınan aşırı doz ile Kafa bir milyon Godot’yu u bekler gibi Bekliyoruz hala cennete gideceğiz diye

NOTALARLA YAŞAMAK

Notalarla Yaşamak

Notalarla Yaşamak Dünyamız bir sanat eseri, güzel yaşamak ise bir sanattır. Sanat uzun, ömür ise kısadır. O nedenle hep güdük kalır ömrümüz bu hayatta. İletişimle var olduğumuz bu güdük ömrümüzde ise müzik, en güzel sanatsal iletişim yollarından biridir. Bir orkestrada yer alan her müzik aletinin kendine özgü bir karakteri vardır ve bu karakter neşe ya da keder olarak yansır esere. Bu sanat eseri dünya, koca bir senfonik orkestrası gibidir. 14 milyar yıl önce çok uzun bir senfoni başlamıştır ve bazen allegro bazen adagio olarak devam etmektedir. Ve milyonlarca müzik aleti girip çıkmıştır orkestraya. Büyük bir orkestranın parçası olan bizler ne kadar da benzeriz müzik aletlerine. Büyük bir orkestrada her çalgının o şarkı boyunca aldığı rol gibi bizim de ömrümüz boyunca aldığımız roller vardır. Rolümüzü sergilerken güfte yazıp beste yaparız hayatı. Ve çileli, uzun, ince porte çizgileri arasında yaşarız hayatı müzik gibi. Bazen yazılmış bir eseri okuruz bazen kendi eserimizi yazarız. Kimileri türkü, kimileri konçerto olur bu orkestrada. Bazıları sadece sus işareti kullanırken bazıları ise nerde es vereceğini dahi bilmez. Öyle virtüözler vardır ki, bütün kalplerin kilidini açar sol anahtarıyla. Bazıları da hep üst perdeden çalar kibrinden hiç ödün vermeyerek. Dokuz sekizlik bir ölçüyle oynak bir hava çalan da vardır, ağıt yakan da vardır. Kimileri mistik bir tavırla tanrıyı arar üflemeli bir çalgıyla her nefeste. Kimileri de sevgiyi ve aşkı anlatır kemanın çekilen her yayında. Bazıları koroya değil soloya uygundur. Yalnızlığın iyi geldiği insanlardır onlar. Solo olarak da icra edebilirsin sanatı koro olarak da. Her ikisi de sanattır, yalnız ya da beraber yaşamanın bir sanat olduğu gibi. Ancak beraber yaşamak hayatın en zor halidir. Dayanışma, güçlü olma, ayakta ve hayatta kalma anlamında ortak yaşam vazgeçilmezdir. Ancak beraber yaşam eğitim ve öğretimin olmasıyla ve kültür değişiminin sağlanmasıyla ortaya çıkan ortak yaşam kültürü sayesinde mümkündür ancak. Tıpkı akortları yapılmış her müzik aletinin, doğru zamanda doğru sesi çıkarmasıyla ortaya çıkan müthiş eserleri yaratan senfoni orkestralarında olduğu gibi. Bizler dünyaya geldiğimiz anda düştük uzun yollara. Kendimizi, sevgiliyi, askı, doğumu, ölümü, dört mevsimi, insanı ve insana ait olan her şeyi arıyoruz beş çizgiden oluşan uzun ince yollarda. Ve birlikte yaşıyoruz her notayla.

NOTALARLA YAŞAMAK

Notalarla Yaşamak

Notalarla Yaşamak Dünyamız bir sanat eseri, güzel yaşamak ise bir sanattır. Sanat uzun, ömür ise kısadır. O nedenle hep güdük kalır ömrümüz bu hayatta. İletişimle var olduğumuz bu güdük ömrümüzde ise müzik, en güzel sanatsal iletişim yollarından biridir. Bir orkestrada yer alan her müzik aletinin kendine özgü bir karakteri vardır ve bu karakter neşe ya da keder olarak yansır esere. Bu sanat eseri dünya, koca bir senfonik orkestrası gibidir. 14 milyar yıl önce çok uzun bir senfoni başlamıştır ve bazen allegro bazen adagio olarak devam etmektedir. Ve milyonlarca müzik aleti girip çıkmıştır orkestraya. Büyük bir orkestranın parçası olan bizler ne kadar da benzeriz müzik aletlerine. Büyük bir orkestrada her çalgının o şarkı boyunca aldığı rol gibi bizim de ömrümüz boyunca aldığımız roller vardır. Rolümüzü sergilerken güfte yazıp beste yaparız hayatı. Ve çileli, uzun, ince porte çizgileri arasında yaşarız hayatı müzik gibi. Bazen yazılmış bir eseri okuruz bazen kendi eserimizi yazarız. Kimileri türkü, kimileri konçerto olur bu orkestrada. Bazıları sadece sus işareti kullanırken bazıları ise nerde es vereceğini dahi bilmez. Öyle virtüözler vardır ki, bütün kalplerin kilidini açar sol anahtarıyla. Bazıları da hep üst perdeden çalar kibrinden hiç ödün vermeyerek. Dokuz sekizlik bir ölçüyle oynak bir hava çalan da vardır, ağıt yakan da vardır. Kimileri mistik bir tavırla tanrıyı arar üflemeli bir çalgıyla her nefeste. Kimileri de sevgiyi ve aşkı anlatır kemanın çekilen her yayında. Bazıları koroya değil soloya uygundur. Yalnızlığın iyi geldiği insanlardır onlar. Solo olarak da icra edebilirsin sanatı koro olarak da. Her ikisi de sanattır, yalnız ya da beraber yaşamanın bir sanat olduğu gibi. Ancak beraber yaşamak hayatın en zor halidir. Dayanışma, güçlü olma, ayakta ve hayatta kalma anlamında ortak yaşam vazgeçilmezdir. Ancak beraber yaşam eğitim ve öğretimin olmasıyla ve kültür değişiminin sağlanmasıyla ortaya çıkan ortak yaşam kültürü sayesinde mümkündür ancak. Tıpkı akortları yapılmış her müzik aletinin, doğru zamanda doğru sesi çıkarmasıyla ortaya çıkan müthiş eserleri yaratan senfoni orkestralarında olduğu gibi. Bizler dünyaya geldiğimiz anda düştük uzun yollara. Kendimizi, sevgiliyi, askı, doğumu, ölümü, dört mevsimi, insanı ve insana ait olan her şeyi arıyoruz beş çizgiden oluşan uzun ince yollarda. Ve birlikte yaşıyoruz her notayla.

NOTALARLA YAŞAMAK

Notalarla Yaşamak

Notalarla Yaşamak Dünyamız bir sanat eseri, güzel yaşamak ise bir sanattır. Sanat uzun, ömür ise kısadır. O nedenle hep güdük kalır ömrümüz bu hayatta. İletişimle var olduğumuz bu güdük ömrümüzde ise müzik, en güzel sanatsal iletişim yollarından biridir. Bir orkestrada yer alan her müzik aletinin kendine özgü bir karakteri vardır ve bu karakter neşe ya da keder olarak yansır esere. Bu sanat eseri dünya, koca bir senfonik orkestrası gibidir. 14 milyar yıl önce çok uzun bir senfoni başlamıştır ve bazen allegro bazen adagio olarak devam etmektedir. Ve milyonlarca müzik aleti girip çıkmıştır orkestraya. Büyük bir orkestranın parçası olan bizler ne kadar da benzeriz müzik aletlerine. Büyük bir orkestrada her çalgının o şarkı boyunca aldığı rol gibi bizim de ömrümüz boyunca aldığımız roller vardır. Rolümüzü sergilerken güfte yazıp beste yaparız hayatı. Ve çileli, uzun, ince porte çizgileri arasında yaşarız hayatı müzik gibi. Bazen yazılmış bir eseri okuruz bazen kendi eserimizi yazarız. Kimileri türkü, kimileri konçerto olur bu orkestrada. Bazıları sadece sus işareti kullanırken bazıları ise nerde es vereceğini dahi bilmez. Öyle virtüözler vardır ki, bütün kalplerin kilidini açar sol anahtarıyla. Bazıları da hep üst perdeden çalar kibrinden hiç ödün vermeyerek. Dokuz sekizlik bir ölçüyle oynak bir hava çalan da vardır, ağıt yakan da vardır. Kimileri mistik bir tavırla tanrıyı arar üflemeli bir çalgıyla her nefeste. Kimileri de sevgiyi ve aşkı anlatır kemanın çekilen her yayında. Bazıları koroya değil soloya uygundur. Yalnızlığın iyi geldiği insanlardır onlar. Solo olarak da icra edebilirsin sanatı koro olarak da. Her ikisi de sanattır, yalnız ya da beraber yaşamanın bir sanat olduğu gibi. Ancak beraber yaşamak hayatın en zor halidir. Dayanışma, güçlü olma, ayakta ve hayatta kalma anlamında ortak yaşam vazgeçilmezdir. Ancak beraber yaşam eğitim ve öğretimin olmasıyla ve kültür değişiminin sağlanmasıyla ortaya çıkan ortak yaşam kültürü sayesinde mümkündür ancak. Tıpkı akortları yapılmış her müzik aletinin, doğru zamanda doğru sesi çıkarmasıyla ortaya çıkan müthiş eserleri yaratan senfoni orkestralarında olduğu gibi. Bizler dünyaya geldiğimiz anda düştük uzun yollara. Kendimizi, sevgiliyi, askı, doğumu, ölümü, dört mevsimi, insanı ve insana ait olan her şeyi arıyoruz beş çizgiden oluşan uzun ince yollarda. Ve birlikte yaşıyoruz her notayla.

NOTALARLA YAŞAMAK

Notalarla Yaşamak

Notalarla Yaşamak Dünyamız bir sanat eseri, güzel yaşamak ise bir sanattır. Sanat uzun, ömür ise kısadır. O nedenle hep güdük kalır ömrümüz bu hayatta. İletişimle var olduğumuz bu güdük ömrümüzde ise müzik, en güzel sanatsal iletişim yollarından biridir. Bir orkestrada yer alan her müzik aletinin kendine özgü bir karakteri vardır ve bu karakter neşe ya da keder olarak yansır esere. Bu sanat eseri dünya, koca bir senfonik orkestrası gibidir. 14 milyar yıl önce çok uzun bir senfoni başlamıştır ve bazen allegro bazen adagio olarak devam etmektedir. Ve milyonlarca müzik aleti girip çıkmıştır orkestraya. Büyük bir orkestranın parçası olan bizler ne kadar da benzeriz müzik aletlerine. Büyük bir orkestrada her çalgının o şarkı boyunca aldığı rol gibi bizim de ömrümüz boyunca aldığımız roller vardır. Rolümüzü sergilerken güfte yazıp beste yaparız hayatı. Ve çileli, uzun, ince porte çizgileri arasında yaşarız hayatı müzik gibi. Bazen yazılmış bir eseri okuruz bazen kendi eserimizi yazarız. Kimileri türkü, kimileri konçerto olur bu orkestrada. Bazıları sadece sus işareti kullanırken bazıları ise nerde es vereceğini dahi bilmez. Öyle virtüözler vardır ki, bütün kalplerin kilidini açar sol anahtarıyla. Bazıları da hep üst perdeden çalar kibrinden hiç ödün vermeyerek. Dokuz sekizlik bir ölçüyle oynak bir hava çalan da vardır, ağıt yakan da vardır. Kimileri mistik bir tavırla tanrıyı arar üflemeli bir çalgıyla her nefeste. Kimileri de sevgiyi ve aşkı anlatır kemanın çekilen her yayında. Bazıları koroya değil soloya uygundur. Yalnızlığın iyi geldiği insanlardır onlar. Solo olarak da icra edebilirsin sanatı koro olarak da. Her ikisi de sanattır, yalnız ya da beraber yaşamanın bir sanat olduğu gibi. Ancak beraber yaşamak hayatın en zor halidir. Dayanışma, güçlü olma, ayakta ve hayatta kalma anlamında ortak yaşam vazgeçilmezdir. Ancak beraber yaşam eğitim ve öğretimin olmasıyla ve kültür değişiminin sağlanmasıyla ortaya çıkan ortak yaşam kültürü sayesinde mümkündür ancak. Tıpkı akortları yapılmış her müzik aletinin, doğru zamanda doğru sesi çıkarmasıyla ortaya çıkan müthiş eserleri yaratan senfoni orkestralarında olduğu gibi. Bizler dünyaya geldiğimiz anda düştük uzun yollara. Kendimizi, sevgiliyi, askı, doğumu, ölümü, dört mevsimi, insanı ve insana ait olan her şeyi arıyoruz beş çizgiden oluşan uzun ince yollarda. Ve birlikte yaşıyoruz her notayla.

NOTALARLA YAŞAMAK

Notalarla Yaşamak

Notalarla Yaşamak Dünyamız bir sanat eseri, güzel yaşamak ise bir sanattır. Sanat uzun, ömür ise kısadır. O nedenle hep güdük kalır ömrümüz bu hayatta. İletişimle var olduğumuz bu güdük ömrümüzde ise müzik, en güzel sanatsal iletişim yollarından biridir. Bir orkestrada yer alan her müzik aletinin kendine özgü bir karakteri vardır ve bu karakter neşe ya da keder olarak yansır esere. Bu sanat eseri dünya, koca bir senfonik orkestrası gibidir. 14 milyar yıl önce çok uzun bir senfoni başlamıştır ve bazen allegro bazen adagio olarak devam etmektedir. Ve milyonlarca müzik aleti girip çıkmıştır orkestraya. Büyük bir orkestranın parçası olan bizler ne kadar da benzeriz müzik aletlerine. Büyük bir orkestrada her çalgının o şarkı boyunca aldığı rol gibi bizim de ömrümüz boyunca aldığımız roller vardır. Rolümüzü sergilerken güfte yazıp beste yaparız hayatı. Ve çileli, uzun, ince porte çizgileri arasında yaşarız hayatı müzik gibi. Bazen yazılmış bir eseri okuruz bazen kendi eserimizi yazarız. Kimileri türkü, kimileri konçerto olur bu orkestrada. Bazıları sadece sus işareti kullanırken bazıları ise nerde es vereceğini dahi bilmez. Öyle virtüözler vardır ki, bütün kalplerin kilidini açar sol anahtarıyla. Bazıları da hep üst perdeden çalar kibrinden hiç ödün vermeyerek. Dokuz sekizlik bir ölçüyle oynak bir hava çalan da vardır, ağıt yakan da vardır. Kimileri mistik bir tavırla tanrıyı arar üflemeli bir çalgıyla her nefeste. Kimileri de sevgiyi ve aşkı anlatır kemanın çekilen her yayında. Bazıları koroya değil soloya uygundur. Yalnızlığın iyi geldiği insanlardır onlar. Solo olarak da icra edebilirsin sanatı koro olarak da. Her ikisi de sanattır, yalnız ya da beraber yaşamanın bir sanat olduğu gibi. Ancak beraber yaşamak hayatın en zor halidir. Dayanışma, güçlü olma, ayakta ve hayatta kalma anlamında ortak yaşam vazgeçilmezdir. Ancak beraber yaşam eğitim ve öğretimin olmasıyla ve kültür değişiminin sağlanmasıyla ortaya çıkan ortak yaşam kültürü sayesinde mümkündür ancak. Tıpkı akortları yapılmış her müzik aletinin, doğru zamanda doğru sesi çıkarmasıyla ortaya çıkan müthiş eserleri yaratan senfoni orkestralarında olduğu gibi. Bizler dünyaya geldiğimiz anda düştük uzun yollara. Kendimizi, sevgiliyi, askı, doğumu, ölümü, dört mevsimi, insanı ve insana ait olan her şeyi arıyoruz beş çizgiden oluşan uzun ince yollarda. Ve birlikte yaşıyoruz her notayla.

NOTALARLA YAŞAMAK

Notalarla Yaşamak

Notalarla Yaşamak Dünyamız bir sanat eseri, güzel yaşamak ise bir sanattır. Sanat uzun, ömür ise kısadır. O nedenle hep güdük kalır ömrümüz bu hayatta. İletişimle var olduğumuz bu güdük ömrümüzde ise müzik, en güzel sanatsal iletişim yollarından biridir. Bir orkestrada yer alan her müzik aletinin kendine özgü bir karakteri vardır ve bu karakter neşe ya da keder olarak yansır esere. Bu sanat eseri dünya, koca bir senfonik orkestrası gibidir. 14 milyar yıl önce çok uzun bir senfoni başlamıştır ve bazen allegro bazen adagio olarak devam etmektedir. Ve milyonlarca müzik aleti girip çıkmıştır orkestraya. Büyük bir orkestranın parçası olan bizler ne kadar da benzeriz müzik aletlerine. Büyük bir orkestrada her çalgının o şarkı boyunca aldığı rol gibi bizim de ömrümüz boyunca aldığımız roller vardır. Rolümüzü sergilerken güfte yazıp beste yaparız hayatı. Ve çileli, uzun, ince porte çizgileri arasında yaşarız hayatı müzik gibi. Bazen yazılmış bir eseri okuruz bazen kendi eserimizi yazarız. Kimileri türkü, kimileri konçerto olur bu orkestrada. Bazıları sadece sus işareti kullanırken bazıları ise nerde es vereceğini dahi bilmez. Öyle virtüözler vardır ki, bütün kalplerin kilidini açar sol anahtarıyla. Bazıları da hep üst perdeden çalar kibrinden hiç ödün vermeyerek. Dokuz sekizlik bir ölçüyle oynak bir hava çalan da vardır, ağıt yakan da vardır. Kimileri mistik bir tavırla tanrıyı arar üflemeli bir çalgıyla her nefeste. Kimileri de sevgiyi ve aşkı anlatır kemanın çekilen her yayında. Bazıları koroya değil soloya uygundur. Yalnızlığın iyi geldiği insanlardır onlar. Solo olarak da icra edebilirsin sanatı koro olarak da. Her ikisi de sanattır, yalnız ya da beraber yaşamanın bir sanat olduğu gibi. Ancak beraber yaşamak hayatın en zor halidir. Dayanışma, güçlü olma, ayakta ve hayatta kalma anlamında ortak yaşam vazgeçilmezdir. Ancak beraber yaşam eğitim ve öğretimin olmasıyla ve kültür değişiminin sağlanmasıyla ortaya çıkan ortak yaşam kültürü sayesinde mümkündür ancak. Tıpkı akortları yapılmış her müzik aletinin, doğru zamanda doğru sesi çıkarmasıyla ortaya çıkan müthiş eserleri yaratan senfoni orkestralarında olduğu gibi. Bizler dünyaya geldiğimiz anda düştük uzun yollara. Kendimizi, sevgiliyi, askı, doğumu, ölümü, dört mevsimi, insanı ve insana ait olan her şeyi arıyoruz beş çizgiden oluşan uzun ince yollarda. Ve birlikte yaşıyoruz her notayla.

NOTALARLA YAŞAMAK

Notalarla Yaşamak

Notalarla Yaşamak Dünyamız bir sanat eseri, güzel yaşamak ise bir sanattır. Sanat uzun, ömür ise kısadır. O nedenle hep güdük kalır ömrümüz bu hayatta. İletişimle var olduğumuz bu güdük ömrümüzde ise müzik, en güzel sanatsal iletişim yollarından biridir. Bir orkestrada yer alan her müzik aletinin kendine özgü bir karakteri vardır ve bu karakter neşe ya da keder olarak yansır esere. Bu sanat eseri dünya, koca bir senfonik orkestrası gibidir. 14 milyar yıl önce çok uzun bir senfoni başlamıştır ve bazen allegro bazen adagio olarak devam etmektedir. Ve milyonlarca müzik aleti girip çıkmıştır orkestraya. Büyük bir orkestranın parçası olan bizler ne kadar da benzeriz müzik aletlerine. Büyük bir orkestrada her çalgının o şarkı boyunca aldığı rol gibi bizim de ömrümüz boyunca aldığımız roller vardır. Rolümüzü sergilerken güfte yazıp beste yaparız hayatı. Ve çileli, uzun, ince porte çizgileri arasında yaşarız hayatı müzik gibi. Bazen yazılmış bir eseri okuruz bazen kendi eserimizi yazarız. Kimileri türkü, kimileri konçerto olur bu orkestrada. Bazıları sadece sus işareti kullanırken bazıları ise nerde es vereceğini dahi bilmez. Öyle virtüözler vardır ki, bütün kalplerin kilidini açar sol anahtarıyla. Bazıları da hep üst perdeden çalar kibrinden hiç ödün vermeyerek. Dokuz sekizlik bir ölçüyle oynak bir hava çalan da vardır, ağıt yakan da vardır. Kimileri mistik bir tavırla tanrıyı arar üflemeli bir çalgıyla her nefeste. Kimileri de sevgiyi ve aşkı anlatır kemanın çekilen her yayında. Bazıları koroya değil soloya uygundur. Yalnızlığın iyi geldiği insanlardır onlar. Solo olarak da icra edebilirsin sanatı koro olarak da. Her ikisi de sanattır, yalnız ya da beraber yaşamanın bir sanat olduğu gibi. Ancak beraber yaşamak hayatın en zor halidir. Dayanışma, güçlü olma, ayakta ve hayatta kalma anlamında ortak yaşam vazgeçilmezdir. Ancak beraber yaşam eğitim ve öğretimin olmasıyla ve kültür değişiminin sağlanmasıyla ortaya çıkan ortak yaşam kültürü sayesinde mümkündür ancak. Tıpkı akortları yapılmış her müzik aletinin, doğru zamanda doğru sesi çıkarmasıyla ortaya çıkan müthiş eserleri yaratan senfoni orkestralarında olduğu gibi. Bizler dünyaya geldiğimiz anda düştük uzun yollara. Kendimizi, sevgiliyi, askı, doğumu, ölümü, dört mevsimi, insanı ve insana ait olan her şeyi arıyoruz beş çizgiden oluşan uzun ince yollarda. Ve birlikte yaşıyoruz her notayla.

 DELİCE BİR İSTEK

Delice Bir İstek

Çok mutlu uyanıyorsunuz her güne değil mi Çok memnunsunuz kendinizden Boşa dememişler sizlere her gün bayram diye Kalanlara da ayda yılda bir iki kere Tabi o da sadece bizim memlekette Bu memlekette hayat, Akıllıya ıstırap, uyanığa fırsat kapısı, Zengine kurban ayı, dar gelirliye kurban payı, Dünyalığını yapanın işi hac, yapamayanın karnı aç Delirmemek içten değil Ama delirmiyoruz yine de Kıskanmakla yetiniyoruz sizi sadece Evet kıskanıyorum her bayramda bunlar aklıma geldiğinde Ben sadece mutlu uyanmak istiyorum Sizler gibi her güne Özeniyorum size, Erasmus kadar olmasa da Ve övgüler düzmesem de deliliğe Dürüstlüğünüze de imreniyorum Hep doğruyu söylersiniz bizlere Aynı bilgeler gibi Ama bir farkla Bilgeliğin ödülü cezai ehliyete kavuşmaktır sadece Yaşasaydı Erasmus belki tek şuna şaşırırdı Beş yüz yıldır neden delirmedi diğerleri bu zalim dünyada Asıl delilik, normal kalabilmek miydi yoksa Keşke size değil sadece Hepimize her gün bayram olsa çok geçmeden Bütün deliler de bizi kıskansa Henüz biz de delirmeden

NOTALARLA YAŞAMAK

Notalarla Yaşamak

Notalarla Yaşamak Dünyamız bir sanat eseri, güzel yaşamak ise bir sanattır. Sanat uzun, ömür ise kısadır. O nedenle hep güdük kalır ömrümüz bu hayatta. İletişimle var olduğumuz bu güdük ömrümüzde ise müzik, en güzel sanatsal iletişim yollarından biridir. Bir orkestrada yer alan her müzik aletinin kendine özgü bir karakteri vardır ve bu karakter neşe ya da keder olarak yansır esere. Bu sanat eseri dünya, koca bir senfonik orkestrası gibidir. 14 milyar yıl önce çok uzun bir senfoni başlamıştır ve bazen allegro bazen adagio olarak devam etmektedir. Ve milyonlarca müzik aleti girip çıkmıştır orkestraya. Büyük bir orkestranın parçası olan bizler ne kadar da benzeriz müzik aletlerine. Büyük bir orkestrada her çalgının o şarkı boyunca aldığı rol gibi bizim de ömrümüz boyunca aldığımız roller vardır. Rolümüzü sergilerken güfte yazıp beste yaparız hayatı. Ve çileli, uzun, ince porte çizgileri arasında yaşarız hayatı müzik gibi. Bazen yazılmış bir eseri okuruz bazen kendi eserimizi yazarız. Kimileri türkü, kimileri konçerto olur bu orkestrada. Bazıları sadece sus işareti kullanırken bazıları ise nerde es vereceğini dahi bilmez. Öyle virtüözler vardır ki, bütün kalplerin kilidini açar sol anahtarıyla. Bazıları da hep üst perdeden çalar kibrinden hiç ödün vermeyerek. Dokuz sekizlik bir ölçüyle oynak bir hava çalan da vardır, ağıt yakan da vardır. Kimileri mistik bir tavırla tanrıyı arar üflemeli bir çalgıyla her nefeste. Kimileri de sevgiyi ve aşkı anlatır kemanın çekilen her yayında. Bazıları koroya değil soloya uygundur. Yalnızlığın iyi geldiği insanlardır onlar. Solo olarak da icra edebilirsin sanatı koro olarak da. Her ikisi de sanattır, yalnız ya da beraber yaşamanın bir sanat olduğu gibi. Ancak beraber yaşamak hayatın en zor halidir. Dayanışma, güçlü olma, ayakta ve hayatta kalma anlamında ortak yaşam vazgeçilmezdir. Ancak beraber yaşam eğitim ve öğretimin olmasıyla ve kültür değişiminin sağlanmasıyla ortaya çıkan ortak yaşam kültürü sayesinde mümkündür ancak. Tıpkı akortları yapılmış her müzik aletinin, doğru zamanda doğru sesi çıkarmasıyla ortaya çıkan müthiş eserleri yaratan senfoni orkestralarında olduğu gibi. Bizler dünyaya geldiğimiz anda düştük uzun yollara. Kendimizi, sevgiliyi, askı, doğumu, ölümü, dört mevsimi, insanı ve insana ait olan her şeyi arıyoruz beş çizgiden oluşan uzun ince yollarda. Ve birlikte yaşıyoruz her notayla.

NOTALARLA YAŞAMAK

Notalarla Yaşamak

Notalarla Yaşamak Dünyamız bir sanat eseri, güzel yaşamak ise bir sanattır. Sanat uzun, ömür ise kısadır. O nedenle hep güdük kalır ömrümüz bu hayatta. İletişimle var olduğumuz bu güdük ömrümüzde ise müzik, en güzel sanatsal iletişim yollarından biridir. Bir orkestrada yer alan her müzik aletinin kendine özgü bir karakteri vardır ve bu karakter neşe ya da keder olarak yansır esere. Bu sanat eseri dünya, koca bir senfonik orkestrası gibidir. 14 milyar yıl önce çok uzun bir senfoni başlamıştır ve bazen allegro bazen adagio olarak devam etmektedir. Ve milyonlarca müzik aleti girip çıkmıştır orkestraya. Büyük bir orkestranın parçası olan bizler ne kadar da benzeriz müzik aletlerine. Büyük bir orkestrada her çalgının o şarkı boyunca aldığı rol gibi bizim de ömrümüz boyunca aldığımız roller vardır. Rolümüzü sergilerken güfte yazıp beste yaparız hayatı. Ve çileli, uzun, ince porte çizgileri arasında yaşarız hayatı müzik gibi. Bazen yazılmış bir eseri okuruz bazen kendi eserimizi yazarız. Kimileri türkü, kimileri konçerto olur bu orkestrada. Bazıları sadece sus işareti kullanırken bazıları ise nerde es vereceğini dahi bilmez. Öyle virtüözler vardır ki, bütün kalplerin kilidini açar sol anahtarıyla. Bazıları da hep üst perdeden çalar kibrinden hiç ödün vermeyerek. Dokuz sekizlik bir ölçüyle oynak bir hava çalan da vardır, ağıt yakan da vardır. Kimileri mistik bir tavırla tanrıyı arar üflemeli bir çalgıyla her nefeste. Kimileri de sevgiyi ve aşkı anlatır kemanın çekilen her yayında. Bazıları koroya değil soloya uygundur. Yalnızlığın iyi geldiği insanlardır onlar. Solo olarak da icra edebilirsin sanatı koro olarak da. Her ikisi de sanattır, yalnız ya da beraber yaşamanın bir sanat olduğu gibi. Ancak beraber yaşamak hayatın en zor halidir. Dayanışma, güçlü olma, ayakta ve hayatta kalma anlamında ortak yaşam vazgeçilmezdir. Ancak beraber yaşam eğitim ve öğretimin olmasıyla ve kültür değişiminin sağlanmasıyla ortaya çıkan ortak yaşam kültürü sayesinde mümkündür ancak. Tıpkı akortları yapılmış her müzik aletinin, doğru zamanda doğru sesi çıkarmasıyla ortaya çıkan müthiş eserleri yaratan senfoni orkestralarında olduğu gibi. Bizler dünyaya geldiğimiz anda düştük uzun yollara. Kendimizi, sevgiliyi, askı, doğumu, ölümü, dört mevsimi, insanı ve insana ait olan her şeyi arıyoruz beş çizgiden oluşan uzun ince yollarda. Ve birlikte yaşıyoruz her notayla.

NOTALARLA YAŞAMAK

Notalarla Yaşamak

Notalarla Yaşamak Dünyamız bir sanat eseri, güzel yaşamak ise bir sanattır. Sanat uzun, ömür ise kısadır. O nedenle hep güdük kalır ömrümüz bu hayatta. İletişimle var olduğumuz bu güdük ömrümüzde ise müzik, en güzel sanatsal iletişim yollarından biridir. Bir orkestrada yer alan her müzik aletinin kendine özgü bir karakteri vardır ve bu karakter neşe ya da keder olarak yansır esere. Bu sanat eseri dünya, koca bir senfonik orkestrası gibidir. 14 milyar yıl önce çok uzun bir senfoni başlamıştır ve bazen allegro bazen adagio olarak devam etmektedir. Ve milyonlarca müzik aleti girip çıkmıştır orkestraya. Büyük bir orkestranın parçası olan bizler ne kadar da benzeriz müzik aletlerine. Büyük bir orkestrada her çalgının o şarkı boyunca aldığı rol gibi bizim de ömrümüz boyunca aldığımız roller vardır. Rolümüzü sergilerken güfte yazıp beste yaparız hayatı. Ve çileli, uzun, ince porte çizgileri arasında yaşarız hayatı müzik gibi. Bazen yazılmış bir eseri okuruz bazen kendi eserimizi yazarız. Kimileri türkü, kimileri konçerto olur bu orkestrada. Bazıları sadece sus işareti kullanırken bazıları ise nerde es vereceğini dahi bilmez. Öyle virtüözler vardır ki, bütün kalplerin kilidini açar sol anahtarıyla. Bazıları da hep üst perdeden çalar kibrinden hiç ödün vermeyerek. Dokuz sekizlik bir ölçüyle oynak bir hava çalan da vardır, ağıt yakan da vardır. Kimileri mistik bir tavırla tanrıyı arar üflemeli bir çalgıyla her nefeste. Kimileri de sevgiyi ve aşkı anlatır kemanın çekilen her yayında. Bazıları koroya değil soloya uygundur. Yalnızlığın iyi geldiği insanlardır onlar. Solo olarak da icra edebilirsin sanatı koro olarak da. Her ikisi de sanattır, yalnız ya da beraber yaşamanın bir sanat olduğu gibi. Ancak beraber yaşamak hayatın en zor halidir. Dayanışma, güçlü olma, ayakta ve hayatta kalma anlamında ortak yaşam vazgeçilmezdir. Ancak beraber yaşam eğitim ve öğretimin olmasıyla ve kültür değişiminin sağlanmasıyla ortaya çıkan ortak yaşam kültürü sayesinde mümkündür ancak. Tıpkı akortları yapılmış her müzik aletinin, doğru zamanda doğru sesi çıkarmasıyla ortaya çıkan müthiş eserleri yaratan senfoni orkestralarında olduğu gibi. Bizler dünyaya geldiğimiz anda düştük uzun yollara. Kendimizi, sevgiliyi, askı, doğumu, ölümü, dört mevsimi, insanı ve insana ait olan her şeyi arıyoruz beş çizgiden oluşan uzun ince yollarda. Ve birlikte yaşıyoruz her notayla.

NOTALARLA YAŞAMAK

Notalarla Yaşamak

Notalarla Yaşamak Dünyamız bir sanat eseri, güzel yaşamak ise bir sanattır. Sanat uzun, ömür ise kısadır. O nedenle hep güdük kalır ömrümüz bu hayatta. İletişimle var olduğumuz bu güdük ömrümüzde ise müzik, en güzel sanatsal iletişim yollarından biridir. Bir orkestrada yer alan her müzik aletinin kendine özgü bir karakteri vardır ve bu karakter neşe ya da keder olarak yansır esere. Bu sanat eseri dünya, koca bir senfonik orkestrası gibidir. 14 milyar yıl önce çok uzun bir senfoni başlamıştır ve bazen allegro bazen adagio olarak devam etmektedir. Ve milyonlarca müzik aleti girip çıkmıştır orkestraya. Büyük bir orkestranın parçası olan bizler ne kadar da benzeriz müzik aletlerine. Büyük bir orkestrada her çalgının o şarkı boyunca aldığı rol gibi bizim de ömrümüz boyunca aldığımız roller vardır. Rolümüzü sergilerken güfte yazıp beste yaparız hayatı. Ve çileli, uzun, ince porte çizgileri arasında yaşarız hayatı müzik gibi. Bazen yazılmış bir eseri okuruz bazen kendi eserimizi yazarız. Kimileri türkü, kimileri konçerto olur bu orkestrada. Bazıları sadece sus işareti kullanırken bazıları ise nerde es vereceğini dahi bilmez. Öyle virtüözler vardır ki, bütün kalplerin kilidini açar sol anahtarıyla. Bazıları da hep üst perdeden çalar kibrinden hiç ödün vermeyerek. Dokuz sekizlik bir ölçüyle oynak bir hava çalan da vardır, ağıt yakan da vardır. Kimileri mistik bir tavırla tanrıyı arar üflemeli bir çalgıyla her nefeste. Kimileri de sevgiyi ve aşkı anlatır kemanın çekilen her yayında. Bazıları koroya değil soloya uygundur. Yalnızlığın iyi geldiği insanlardır onlar. Solo olarak da icra edebilirsin sanatı koro olarak da. Her ikisi de sanattır, yalnız ya da beraber yaşamanın bir sanat olduğu gibi. Ancak beraber yaşamak hayatın en zor halidir. Dayanışma, güçlü olma, ayakta ve hayatta kalma anlamında ortak yaşam vazgeçilmezdir. Ancak beraber yaşam eğitim ve öğretimin olmasıyla ve kültür değişiminin sağlanmasıyla ortaya çıkan ortak yaşam kültürü sayesinde mümkündür ancak. Tıpkı akortları yapılmış her müzik aletinin, doğru zamanda doğru sesi çıkarmasıyla ortaya çıkan müthiş eserleri yaratan senfoni orkestralarında olduğu gibi. Bizler dünyaya geldiğimiz anda düştük uzun yollara. Kendimizi, sevgiliyi, askı, doğumu, ölümü, dört mevsimi, insanı ve insana ait olan her şeyi arıyoruz beş çizgiden oluşan uzun ince yollarda. Ve birlikte yaşıyoruz her notayla.

NOTALARLA YAŞAMAK

Notalarla Yaşamak

Notalarla Yaşamak Dünyamız bir sanat eseri, güzel yaşamak ise bir sanattır. Sanat uzun, ömür ise kısadır. O nedenle hep güdük kalır ömrümüz bu hayatta. İletişimle var olduğumuz bu güdük ömrümüzde ise müzik, en güzel sanatsal iletişim yollarından biridir. Bir orkestrada yer alan her müzik aletinin kendine özgü bir karakteri vardır ve bu karakter neşe ya da keder olarak yansır esere. Bu sanat eseri dünya, koca bir senfonik orkestrası gibidir. 14 milyar yıl önce çok uzun bir senfoni başlamıştır ve bazen allegro bazen adagio olarak devam etmektedir. Ve milyonlarca müzik aleti girip çıkmıştır orkestraya. Büyük bir orkestranın parçası olan bizler ne kadar da benzeriz müzik aletlerine. Büyük bir orkestrada her çalgının o şarkı boyunca aldığı rol gibi bizim de ömrümüz boyunca aldığımız roller vardır. Rolümüzü sergilerken güfte yazıp beste yaparız hayatı. Ve çileli, uzun, ince porte çizgileri arasında yaşarız hayatı müzik gibi. Bazen yazılmış bir eseri okuruz bazen kendi eserimizi yazarız. Kimileri türkü, kimileri konçerto olur bu orkestrada. Bazıları sadece sus işareti kullanırken bazıları ise nerde es vereceğini dahi bilmez. Öyle virtüözler vardır ki, bütün kalplerin kilidini açar sol anahtarıyla. Bazıları da hep üst perdeden çalar kibrinden hiç ödün vermeyerek. Dokuz sekizlik bir ölçüyle oynak bir hava çalan da vardır, ağıt yakan da vardır. Kimileri mistik bir tavırla tanrıyı arar üflemeli bir çalgıyla her nefeste. Kimileri de sevgiyi ve aşkı anlatır kemanın çekilen her yayında. Bazıları koroya değil soloya uygundur. Yalnızlığın iyi geldiği insanlardır onlar. Solo olarak da icra edebilirsin sanatı koro olarak da. Her ikisi de sanattır, yalnız ya da beraber yaşamanın bir sanat olduğu gibi. Ancak beraber yaşamak hayatın en zor halidir. Dayanışma, güçlü olma, ayakta ve hayatta kalma anlamında ortak yaşam vazgeçilmezdir. Ancak beraber yaşam eğitim ve öğretimin olmasıyla ve kültür değişiminin sağlanmasıyla ortaya çıkan ortak yaşam kültürü sayesinde mümkündür ancak. Tıpkı akortları yapılmış her müzik aletinin, doğru zamanda doğru sesi çıkarmasıyla ortaya çıkan müthiş eserleri yaratan senfoni orkestralarında olduğu gibi. Bizler dünyaya geldiğimiz anda düştük uzun yollara. Kendimizi, sevgiliyi, askı, doğumu, ölümü, dört mevsimi, insanı ve insana ait olan her şeyi arıyoruz beş çizgiden oluşan uzun ince yollarda. Ve birlikte yaşıyoruz her notayla.

NOTALARLA YAŞAMAK

Notalarla Yaşamak

Notalarla Yaşamak Dünyamız bir sanat eseri, güzel yaşamak ise bir sanattır. Sanat uzun, ömür ise kısadır. O nedenle hep güdük kalır ömrümüz bu hayatta. İletişimle var olduğumuz bu güdük ömrümüzde ise müzik, en güzel sanatsal iletişim yollarından biridir. Bir orkestrada yer alan her müzik aletinin kendine özgü bir karakteri vardır ve bu karakter neşe ya da keder olarak yansır esere. Bu sanat eseri dünya, koca bir senfonik orkestrası gibidir. 14 milyar yıl önce çok uzun bir senfoni başlamıştır ve bazen allegro bazen adagio olarak devam etmektedir. Ve milyonlarca müzik aleti girip çıkmıştır orkestraya. Büyük bir orkestranın parçası olan bizler ne kadar da benzeriz müzik aletlerine. Büyük bir orkestrada her çalgının o şarkı boyunca aldığı rol gibi bizim de ömrümüz boyunca aldığımız roller vardır. Rolümüzü sergilerken güfte yazıp beste yaparız hayatı. Ve çileli, uzun, ince porte çizgileri arasında yaşarız hayatı müzik gibi. Bazen yazılmış bir eseri okuruz bazen kendi eserimizi yazarız. Kimileri türkü, kimileri konçerto olur bu orkestrada. Bazıları sadece sus işareti kullanırken bazıları ise nerde es vereceğini dahi bilmez. Öyle virtüözler vardır ki, bütün kalplerin kilidini açar sol anahtarıyla. Bazıları da hep üst perdeden çalar kibrinden hiç ödün vermeyerek. Dokuz sekizlik bir ölçüyle oynak bir hava çalan da vardır, ağıt yakan da vardır. Kimileri mistik bir tavırla tanrıyı arar üflemeli bir çalgıyla her nefeste. Kimileri de sevgiyi ve aşkı anlatır kemanın çekilen her yayında. Bazıları koroya değil soloya uygundur. Yalnızlığın iyi geldiği insanlardır onlar. Solo olarak da icra edebilirsin sanatı koro olarak da. Her ikisi de sanattır, yalnız ya da beraber yaşamanın bir sanat olduğu gibi. Ancak beraber yaşamak hayatın en zor halidir. Dayanışma, güçlü olma, ayakta ve hayatta kalma anlamında ortak yaşam vazgeçilmezdir. Ancak beraber yaşam eğitim ve öğretimin olmasıyla ve kültür değişiminin sağlanmasıyla ortaya çıkan ortak yaşam kültürü sayesinde mümkündür ancak. Tıpkı akortları yapılmış her müzik aletinin, doğru zamanda doğru sesi çıkarmasıyla ortaya çıkan müthiş eserleri yaratan senfoni orkestralarında olduğu gibi. Bizler dünyaya geldiğimiz anda düştük uzun yollara. Kendimizi, sevgiliyi, askı, doğumu, ölümü, dört mevsimi, insanı ve insana ait olan her şeyi arıyoruz beş çizgiden oluşan uzun ince yollarda. Ve birlikte yaşıyoruz her notayla.

NOTALARLA YAŞAMAK

Notalarla Yaşamak

Notalarla Yaşamak Dünyamız bir sanat eseri, güzel yaşamak ise bir sanattır. Sanat uzun, ömür ise kısadır. O nedenle hep güdük kalır ömrümüz bu hayatta. İletişimle var olduğumuz bu güdük ömrümüzde ise müzik, en güzel sanatsal iletişim yollarından biridir. Bir orkestrada yer alan her müzik aletinin kendine özgü bir karakteri vardır ve bu karakter neşe ya da keder olarak yansır esere. Bu sanat eseri dünya, koca bir senfonik orkestrası gibidir. 14 milyar yıl önce çok uzun bir senfoni başlamıştır ve bazen allegro bazen adagio olarak devam etmektedir. Ve milyonlarca müzik aleti girip çıkmıştır orkestraya. Büyük bir orkestranın parçası olan bizler ne kadar da benzeriz müzik aletlerine. Büyük bir orkestrada her çalgının o şarkı boyunca aldığı rol gibi bizim de ömrümüz boyunca aldığımız roller vardır. Rolümüzü sergilerken güfte yazıp beste yaparız hayatı. Ve çileli, uzun, ince porte çizgileri arasında yaşarız hayatı müzik gibi. Bazen yazılmış bir eseri okuruz bazen kendi eserimizi yazarız. Kimileri türkü, kimileri konçerto olur bu orkestrada. Bazıları sadece sus işareti kullanırken bazıları ise nerde es vereceğini dahi bilmez. Öyle virtüözler vardır ki, bütün kalplerin kilidini açar sol anahtarıyla. Bazıları da hep üst perdeden çalar kibrinden hiç ödün vermeyerek. Dokuz sekizlik bir ölçüyle oynak bir hava çalan da vardır, ağıt yakan da vardır. Kimileri mistik bir tavırla tanrıyı arar üflemeli bir çalgıyla her nefeste. Kimileri de sevgiyi ve aşkı anlatır kemanın çekilen her yayında. Bazıları koroya değil soloya uygundur. Yalnızlığın iyi geldiği insanlardır onlar. Solo olarak da icra edebilirsin sanatı koro olarak da. Her ikisi de sanattır, yalnız ya da beraber yaşamanın bir sanat olduğu gibi. Ancak beraber yaşamak hayatın en zor halidir. Dayanışma, güçlü olma, ayakta ve hayatta kalma anlamında ortak yaşam vazgeçilmezdir. Ancak beraber yaşam eğitim ve öğretimin olmasıyla ve kültür değişiminin sağlanmasıyla ortaya çıkan ortak yaşam kültürü sayesinde mümkündür ancak. Tıpkı akortları yapılmış her müzik aletinin, doğru zamanda doğru sesi çıkarmasıyla ortaya çıkan müthiş eserleri yaratan senfoni orkestralarında olduğu gibi. Bizler dünyaya geldiğimiz anda düştük uzun yollara. Kendimizi, sevgiliyi, askı, doğumu, ölümü, dört mevsimi, insanı ve insana ait olan her şeyi arıyoruz beş çizgiden oluşan uzun ince yollarda. Ve birlikte yaşıyoruz her notayla.

BAŞIMDA DELİ BULUTLAR

Başımda Deli Bulutlar

Bir anda yerden kesildi ayaklarım Mutluluktan olmadığını iniş takımları kapanınca anladım Bulutların üzerinde yeryüzünü izliyorum minik penceremden Küçülen insanları ve alçalan insanlığı Şu an herkesin baktığı yerdeyim Gözlerinin ve kalplerinin kilitlendiği yerde Bedenim yukarıda gözlerim aşağıda Yakarmaya başlayan insanları izliyorum Üzerimde hissettim olanca umut, öfke ve pişmanlık dolu gözleri Ve bütün o karışık duyguları. İnletiyor gökyüzünü dualar, beddualar ve tövbeler Yerden fırlatılan oklar gibi geçiyor yanımdan bütün o dilekler Kaldırdım kafamı, çevirdim etrafa gözlerimi Ben de arıyorum herkes gibi Ve ben de istiyorum Temenni oklarının hedefi bulmasını Yakalamak istiyorum bütün okları Gönlüm razı değil boş dönmesine hiçbirinin Keşke gerçekleştirsem tüm dilekleri, Bir mucize olsa da mutlu etsem o yalvaran gözleri Aynı anda yeryüzünün diğer tarafındaki milyonları düşünüyorum Benzer duygularla farklı yönlere yakaranları Başka istikamete fırlatılan ve hedefi bulmayan, Milyonlarca okla kuşatılmış dünyayı Hem pencerenin dışında Hem beynimin içinde gri bir sis bulutu Penceremin önünde çarpışan bulutlar şimşek olup çakıyor beynimde Dışarıda sisler yüzünden mi bulamıyor hedefi dualar Yoksa beddualarla çarpışırken mi ortaya çıkıyor sisler Düşünürken bütün bunları, bir anda dağıldı bütün sisler Aydınlandım sandım, bir sevinç kapladı içimi Sonra anladım ki, sadece dışarıdaki sislermiş dağılan Kalakaldım zihnimdeki bulutlarla baş başa Ayaklarım yere bastığında Aklım bir karış havada değil artık Başımda deli bulutlar da dolanmıyor Ne etrafta ne de zihnimde sisler var Ta ki bir sonraki uçuşa kadar

NOTALARLA YAŞAMAK

Notalarla Yaşamak

Notalarla Yaşamak Dünyamız bir sanat eseri, güzel yaşamak ise bir sanattır. Sanat uzun, ömür ise kısadır. O nedenle hep güdük kalır ömrümüz bu hayatta. İletişimle var olduğumuz bu güdük ömrümüzde ise müzik, en güzel sanatsal iletişim yollarından biridir. Bir orkestrada yer alan her müzik aletinin kendine özgü bir karakteri vardır ve bu karakter neşe ya da keder olarak yansır esere. Bu sanat eseri dünya, koca bir senfonik orkestrası gibidir. 14 milyar yıl önce çok uzun bir senfoni başlamıştır ve bazen allegro bazen adagio olarak devam etmektedir. Ve milyonlarca müzik aleti girip çıkmıştır orkestraya. Büyük bir orkestranın parçası olan bizler ne kadar da benzeriz müzik aletlerine. Büyük bir orkestrada her çalgının o şarkı boyunca aldığı rol gibi bizim de ömrümüz boyunca aldığımız roller vardır. Rolümüzü sergilerken güfte yazıp beste yaparız hayatı. Ve çileli, uzun, ince porte çizgileri arasında yaşarız hayatı müzik gibi. Bazen yazılmış bir eseri okuruz bazen kendi eserimizi yazarız. Kimileri türkü, kimileri konçerto olur bu orkestrada. Bazıları sadece sus işareti kullanırken bazıları ise nerde es vereceğini dahi bilmez. Öyle virtüözler vardır ki, bütün kalplerin kilidini açar sol anahtarıyla. Bazıları da hep üst perdeden çalar kibrinden hiç ödün vermeyerek. Dokuz sekizlik bir ölçüyle oynak bir hava çalan da vardır, ağıt yakan da vardır. Kimileri mistik bir tavırla tanrıyı arar üflemeli bir çalgıyla her nefeste. Kimileri de sevgiyi ve aşkı anlatır kemanın çekilen her yayında. Bazıları koroya değil soloya uygundur. Yalnızlığın iyi geldiği insanlardır onlar. Solo olarak da icra edebilirsin sanatı koro olarak da. Her ikisi de sanattır, yalnız ya da beraber yaşamanın bir sanat olduğu gibi. Ancak beraber yaşamak hayatın en zor halidir. Dayanışma, güçlü olma, ayakta ve hayatta kalma anlamında ortak yaşam vazgeçilmezdir. Ancak beraber yaşam eğitim ve öğretimin olmasıyla ve kültür değişiminin sağlanmasıyla ortaya çıkan ortak yaşam kültürü sayesinde mümkündür ancak. Tıpkı akortları yapılmış her müzik aletinin, doğru zamanda doğru sesi çıkarmasıyla ortaya çıkan müthiş eserleri yaratan senfoni orkestralarında olduğu gibi. Bizler dünyaya geldiğimiz anda düştük uzun yollara. Kendimizi, sevgiliyi, askı, doğumu, ölümü, dört mevsimi, insanı ve insana ait olan her şeyi arıyoruz beş çizgiden oluşan uzun ince yollarda. Ve birlikte yaşıyoruz her notayla.

NOTALARLA YAŞAMAK

Notalarla Yaşamak

Notalarla Yaşamak Dünyamız bir sanat eseri, güzel yaşamak ise bir sanattır. Sanat uzun, ömür ise kısadır. O nedenle hep güdük kalır ömrümüz bu hayatta. İletişimle var olduğumuz bu güdük ömrümüzde ise müzik, en güzel sanatsal iletişim yollarından biridir. Bir orkestrada yer alan her müzik aletinin kendine özgü bir karakteri vardır ve bu karakter neşe ya da keder olarak yansır esere. Bu sanat eseri dünya, koca bir senfonik orkestrası gibidir. 14 milyar yıl önce çok uzun bir senfoni başlamıştır ve bazen allegro bazen adagio olarak devam etmektedir. Ve milyonlarca müzik aleti girip çıkmıştır orkestraya. Büyük bir orkestranın parçası olan bizler ne kadar da benzeriz müzik aletlerine. Büyük bir orkestrada her çalgının o şarkı boyunca aldığı rol gibi bizim de ömrümüz boyunca aldığımız roller vardır. Rolümüzü sergilerken güfte yazıp beste yaparız hayatı. Ve çileli, uzun, ince porte çizgileri arasında yaşarız hayatı müzik gibi. Bazen yazılmış bir eseri okuruz bazen kendi eserimizi yazarız. Kimileri türkü, kimileri konçerto olur bu orkestrada. Bazıları sadece sus işareti kullanırken bazıları ise nerde es vereceğini dahi bilmez. Öyle virtüözler vardır ki, bütün kalplerin kilidini açar sol anahtarıyla. Bazıları da hep üst perdeden çalar kibrinden hiç ödün vermeyerek. Dokuz sekizlik bir ölçüyle oynak bir hava çalan da vardır, ağıt yakan da vardır. Kimileri mistik bir tavırla tanrıyı arar üflemeli bir çalgıyla her nefeste. Kimileri de sevgiyi ve aşkı anlatır kemanın çekilen her yayında. Bazıları koroya değil soloya uygundur. Yalnızlığın iyi geldiği insanlardır onlar. Solo olarak da icra edebilirsin sanatı koro olarak da. Her ikisi de sanattır, yalnız ya da beraber yaşamanın bir sanat olduğu gibi. Ancak beraber yaşamak hayatın en zor halidir. Dayanışma, güçlü olma, ayakta ve hayatta kalma anlamında ortak yaşam vazgeçilmezdir. Ancak beraber yaşam eğitim ve öğretimin olmasıyla ve kültür değişiminin sağlanmasıyla ortaya çıkan ortak yaşam kültürü sayesinde mümkündür ancak. Tıpkı akortları yapılmış her müzik aletinin, doğru zamanda doğru sesi çıkarmasıyla ortaya çıkan müthiş eserleri yaratan senfoni orkestralarında olduğu gibi. Bizler dünyaya geldiğimiz anda düştük uzun yollara. Kendimizi, sevgiliyi, askı, doğumu, ölümü, dört mevsimi, insanı ve insana ait olan her şeyi arıyoruz beş çizgiden oluşan uzun ince yollarda. Ve birlikte yaşıyoruz her notayla.

NOTALARLA YAŞAMAK

Notalarla Yaşamak

Notalarla Yaşamak Dünyamız bir sanat eseri, güzel yaşamak ise bir sanattır. Sanat uzun, ömür ise kısadır. O nedenle hep güdük kalır ömrümüz bu hayatta. İletişimle var olduğumuz bu güdük ömrümüzde ise müzik, en güzel sanatsal iletişim yollarından biridir. Bir orkestrada yer alan her müzik aletinin kendine özgü bir karakteri vardır ve bu karakter neşe ya da keder olarak yansır esere. Bu sanat eseri dünya, koca bir senfonik orkestrası gibidir. 14 milyar yıl önce çok uzun bir senfoni başlamıştır ve bazen allegro bazen adagio olarak devam etmektedir. Ve milyonlarca müzik aleti girip çıkmıştır orkestraya. Büyük bir orkestranın parçası olan bizler ne kadar da benzeriz müzik aletlerine. Büyük bir orkestrada her çalgının o şarkı boyunca aldığı rol gibi bizim de ömrümüz boyunca aldığımız roller vardır. Rolümüzü sergilerken güfte yazıp beste yaparız hayatı. Ve çileli, uzun, ince porte çizgileri arasında yaşarız hayatı müzik gibi. Bazen yazılmış bir eseri okuruz bazen kendi eserimizi yazarız. Kimileri türkü, kimileri konçerto olur bu orkestrada. Bazıları sadece sus işareti kullanırken bazıları ise nerde es vereceğini dahi bilmez. Öyle virtüözler vardır ki, bütün kalplerin kilidini açar sol anahtarıyla. Bazıları da hep üst perdeden çalar kibrinden hiç ödün vermeyerek. Dokuz sekizlik bir ölçüyle oynak bir hava çalan da vardır, ağıt yakan da vardır. Kimileri mistik bir tavırla tanrıyı arar üflemeli bir çalgıyla her nefeste. Kimileri de sevgiyi ve aşkı anlatır kemanın çekilen her yayında. Bazıları koroya değil soloya uygundur. Yalnızlığın iyi geldiği insanlardır onlar. Solo olarak da icra edebilirsin sanatı koro olarak da. Her ikisi de sanattır, yalnız ya da beraber yaşamanın bir sanat olduğu gibi. Ancak beraber yaşamak hayatın en zor halidir. Dayanışma, güçlü olma, ayakta ve hayatta kalma anlamında ortak yaşam vazgeçilmezdir. Ancak beraber yaşam eğitim ve öğretimin olmasıyla ve kültür değişiminin sağlanmasıyla ortaya çıkan ortak yaşam kültürü sayesinde mümkündür ancak. Tıpkı akortları yapılmış her müzik aletinin, doğru zamanda doğru sesi çıkarmasıyla ortaya çıkan müthiş eserleri yaratan senfoni orkestralarında olduğu gibi. Bizler dünyaya geldiğimiz anda düştük uzun yollara. Kendimizi, sevgiliyi, askı, doğumu, ölümü, dört mevsimi, insanı ve insana ait olan her şeyi arıyoruz beş çizgiden oluşan uzun ince yollarda. Ve birlikte yaşıyoruz her notayla.

SEN DE PAYDALAN

Sende Paydalan

Bayağılık sadece kesirlerde kalsa Hepsi hepsi bir pay bir de payda Bütün paylarımızdan feragat etsek Mülkiyetsiz bir dünyada Mülkiyet paydır, iç dünyan payda Öfke ve kötümserlik pay Sevgi ve iyimserlik ise payda Kıskançlık pay, hoşgörü payda Dinsel ahlak pay, evrensel ahlak payda Mezhepler, dinler pay, insanlık payda Bencillik pay, empati payda Hırs, çekememezlik, yalan hepsi pay Sanat, spor, müzik payda Erdem de işte tam burada Payımızı azaltıp paydamızı arttırmakta Ve ortak paydada buluşmakta. Henüz payımızı almadan bu hayattan Fayda var paydalanmakta

NOTALARLA YAŞAMAK

Notalarla Yaşamak

Notalarla Yaşamak Dünyamız bir sanat eseri, güzel yaşamak ise bir sanattır. Sanat uzun, ömür ise kısadır. O nedenle hep güdük kalır ömrümüz bu hayatta. İletişimle var olduğumuz bu güdük ömrümüzde ise müzik, en güzel sanatsal iletişim yollarından biridir. Bir orkestrada yer alan her müzik aletinin kendine özgü bir karakteri vardır ve bu karakter neşe ya da keder olarak yansır esere. Bu sanat eseri dünya, koca bir senfonik orkestrası gibidir. 14 milyar yıl önce çok uzun bir senfoni başlamıştır ve bazen allegro bazen adagio olarak devam etmektedir. Ve milyonlarca müzik aleti girip çıkmıştır orkestraya. Büyük bir orkestranın parçası olan bizler ne kadar da benzeriz müzik aletlerine. Büyük bir orkestrada her çalgının o şarkı boyunca aldığı rol gibi bizim de ömrümüz boyunca aldığımız roller vardır. Rolümüzü sergilerken güfte yazıp beste yaparız hayatı. Ve çileli, uzun, ince porte çizgileri arasında yaşarız hayatı müzik gibi. Bazen yazılmış bir eseri okuruz bazen kendi eserimizi yazarız. Kimileri türkü, kimileri konçerto olur bu orkestrada. Bazıları sadece sus işareti kullanırken bazıları ise nerde es vereceğini dahi bilmez. Öyle virtüözler vardır ki, bütün kalplerin kilidini açar sol anahtarıyla. Bazıları da hep üst perdeden çalar kibrinden hiç ödün vermeyerek. Dokuz sekizlik bir ölçüyle oynak bir hava çalan da vardır, ağıt yakan da vardır. Kimileri mistik bir tavırla tanrıyı arar üflemeli bir çalgıyla her nefeste. Kimileri de sevgiyi ve aşkı anlatır kemanın çekilen her yayında. Bazıları koroya değil soloya uygundur. Yalnızlığın iyi geldiği insanlardır onlar. Solo olarak da icra edebilirsin sanatı koro olarak da. Her ikisi de sanattır, yalnız ya da beraber yaşamanın bir sanat olduğu gibi. Ancak beraber yaşamak hayatın en zor halidir. Dayanışma, güçlü olma, ayakta ve hayatta kalma anlamında ortak yaşam vazgeçilmezdir. Ancak beraber yaşam eğitim ve öğretimin olmasıyla ve kültür değişiminin sağlanmasıyla ortaya çıkan ortak yaşam kültürü sayesinde mümkündür ancak. Tıpkı akortları yapılmış her müzik aletinin, doğru zamanda doğru sesi çıkarmasıyla ortaya çıkan müthiş eserleri yaratan senfoni orkestralarında olduğu gibi. Bizler dünyaya geldiğimiz anda düştük uzun yollara. Kendimizi, sevgiliyi, askı, doğumu, ölümü, dört mevsimi, insanı ve insana ait olan her şeyi arıyoruz beş çizgiden oluşan uzun ince yollarda. Ve birlikte yaşıyoruz her notayla.

NOTALARLA YAŞAMAK

Notalarla Yaşamak

Notalarla Yaşamak Dünyamız bir sanat eseri, güzel yaşamak ise bir sanattır. Sanat uzun, ömür ise kısadır. O nedenle hep güdük kalır ömrümüz bu hayatta. İletişimle var olduğumuz bu güdük ömrümüzde ise müzik, en güzel sanatsal iletişim yollarından biridir. Bir orkestrada yer alan her müzik aletinin kendine özgü bir karakteri vardır ve bu karakter neşe ya da keder olarak yansır esere. Bu sanat eseri dünya, koca bir senfonik orkestrası gibidir. 14 milyar yıl önce çok uzun bir senfoni başlamıştır ve bazen allegro bazen adagio olarak devam etmektedir. Ve milyonlarca müzik aleti girip çıkmıştır orkestraya. Büyük bir orkestranın parçası olan bizler ne kadar da benzeriz müzik aletlerine. Büyük bir orkestrada her çalgının o şarkı boyunca aldığı rol gibi bizim de ömrümüz boyunca aldığımız roller vardır. Rolümüzü sergilerken güfte yazıp beste yaparız hayatı. Ve çileli, uzun, ince porte çizgileri arasında yaşarız hayatı müzik gibi. Bazen yazılmış bir eseri okuruz bazen kendi eserimizi yazarız. Kimileri türkü, kimileri konçerto olur bu orkestrada. Bazıları sadece sus işareti kullanırken bazıları ise nerde es vereceğini dahi bilmez. Öyle virtüözler vardır ki, bütün kalplerin kilidini açar sol anahtarıyla. Bazıları da hep üst perdeden çalar kibrinden hiç ödün vermeyerek. Dokuz sekizlik bir ölçüyle oynak bir hava çalan da vardır, ağıt yakan da vardır. Kimileri mistik bir tavırla tanrıyı arar üflemeli bir çalgıyla her nefeste. Kimileri de sevgiyi ve aşkı anlatır kemanın çekilen her yayında. Bazıları koroya değil soloya uygundur. Yalnızlığın iyi geldiği insanlardır onlar. Solo olarak da icra edebilirsin sanatı koro olarak da. Her ikisi de sanattır, yalnız ya da beraber yaşamanın bir sanat olduğu gibi. Ancak beraber yaşamak hayatın en zor halidir. Dayanışma, güçlü olma, ayakta ve hayatta kalma anlamında ortak yaşam vazgeçilmezdir. Ancak beraber yaşam eğitim ve öğretimin olmasıyla ve kültür değişiminin sağlanmasıyla ortaya çıkan ortak yaşam kültürü sayesinde mümkündür ancak. Tıpkı akortları yapılmış her müzik aletinin, doğru zamanda doğru sesi çıkarmasıyla ortaya çıkan müthiş eserleri yaratan senfoni orkestralarında olduğu gibi. Bizler dünyaya geldiğimiz anda düştük uzun yollara. Kendimizi, sevgiliyi, askı, doğumu, ölümü, dört mevsimi, insanı ve insana ait olan her şeyi arıyoruz beş çizgiden oluşan uzun ince yollarda. Ve birlikte yaşıyoruz her notayla.

NOTALARLA YAŞAMAK

Notalarla Yaşamak

Notalarla Yaşamak Dünyamız bir sanat eseri, güzel yaşamak ise bir sanattır. Sanat uzun, ömür ise kısadır. O nedenle hep güdük kalır ömrümüz bu hayatta. İletişimle var olduğumuz bu güdük ömrümüzde ise müzik, en güzel sanatsal iletişim yollarından biridir. Bir orkestrada yer alan her müzik aletinin kendine özgü bir karakteri vardır ve bu karakter neşe ya da keder olarak yansır esere. Bu sanat eseri dünya, koca bir senfonik orkestrası gibidir. 14 milyar yıl önce çok uzun bir senfoni başlamıştır ve bazen allegro bazen adagio olarak devam etmektedir. Ve milyonlarca müzik aleti girip çıkmıştır orkestraya. Büyük bir orkestranın parçası olan bizler ne kadar da benzeriz müzik aletlerine. Büyük bir orkestrada her çalgının o şarkı boyunca aldığı rol gibi bizim de ömrümüz boyunca aldığımız roller vardır. Rolümüzü sergilerken güfte yazıp beste yaparız hayatı. Ve çileli, uzun, ince porte çizgileri arasında yaşarız hayatı müzik gibi. Bazen yazılmış bir eseri okuruz bazen kendi eserimizi yazarız. Kimileri türkü, kimileri konçerto olur bu orkestrada. Bazıları sadece sus işareti kullanırken bazıları ise nerde es vereceğini dahi bilmez. Öyle virtüözler vardır ki, bütün kalplerin kilidini açar sol anahtarıyla. Bazıları da hep üst perdeden çalar kibrinden hiç ödün vermeyerek. Dokuz sekizlik bir ölçüyle oynak bir hava çalan da vardır, ağıt yakan da vardır. Kimileri mistik bir tavırla tanrıyı arar üflemeli bir çalgıyla her nefeste. Kimileri de sevgiyi ve aşkı anlatır kemanın çekilen her yayında. Bazıları koroya değil soloya uygundur. Yalnızlığın iyi geldiği insanlardır onlar. Solo olarak da icra edebilirsin sanatı koro olarak da. Her ikisi de sanattır, yalnız ya da beraber yaşamanın bir sanat olduğu gibi. Ancak beraber yaşamak hayatın en zor halidir. Dayanışma, güçlü olma, ayakta ve hayatta kalma anlamında ortak yaşam vazgeçilmezdir. Ancak beraber yaşam eğitim ve öğretimin olmasıyla ve kültür değişiminin sağlanmasıyla ortaya çıkan ortak yaşam kültürü sayesinde mümkündür ancak. Tıpkı akortları yapılmış her müzik aletinin, doğru zamanda doğru sesi çıkarmasıyla ortaya çıkan müthiş eserleri yaratan senfoni orkestralarında olduğu gibi. Bizler dünyaya geldiğimiz anda düştük uzun yollara. Kendimizi, sevgiliyi, askı, doğumu, ölümü, dört mevsimi, insanı ve insana ait olan her şeyi arıyoruz beş çizgiden oluşan uzun ince yollarda. Ve birlikte yaşıyoruz her notayla.

YOLCULUK

Yolculuk

Hem özgürlüğe mahkum olarak doğmuşuz Hem de sürpriz infazla ölüme Bilmediğimiz bir yolda Olmak istediğimiz kişiyle Olduğumuz kişi arasında Kimse terk etmek istemez Sonunda cennet olsa da

NOTALARLA YAŞAMAK

Notalarla Yaşamak

Notalarla Yaşamak Dünyamız bir sanat eseri, güzel yaşamak ise bir sanattır. Sanat uzun, ömür ise kısadır. O nedenle hep güdük kalır ömrümüz bu hayatta. İletişimle var olduğumuz bu güdük ömrümüzde ise müzik, en güzel sanatsal iletişim yollarından biridir. Bir orkestrada yer alan her müzik aletinin kendine özgü bir karakteri vardır ve bu karakter neşe ya da keder olarak yansır esere. Bu sanat eseri dünya, koca bir senfonik orkestrası gibidir. 14 milyar yıl önce çok uzun bir senfoni başlamıştır ve bazen allegro bazen adagio olarak devam etmektedir. Ve milyonlarca müzik aleti girip çıkmıştır orkestraya. Büyük bir orkestranın parçası olan bizler ne kadar da benzeriz müzik aletlerine. Büyük bir orkestrada her çalgının o şarkı boyunca aldığı rol gibi bizim de ömrümüz boyunca aldığımız roller vardır. Rolümüzü sergilerken güfte yazıp beste yaparız hayatı. Ve çileli, uzun, ince porte çizgileri arasında yaşarız hayatı müzik gibi. Bazen yazılmış bir eseri okuruz bazen kendi eserimizi yazarız. Kimileri türkü, kimileri konçerto olur bu orkestrada. Bazıları sadece sus işareti kullanırken bazıları ise nerde es vereceğini dahi bilmez. Öyle virtüözler vardır ki, bütün kalplerin kilidini açar sol anahtarıyla. Bazıları da hep üst perdeden çalar kibrinden hiç ödün vermeyerek. Dokuz sekizlik bir ölçüyle oynak bir hava çalan da vardır, ağıt yakan da vardır. Kimileri mistik bir tavırla tanrıyı arar üflemeli bir çalgıyla her nefeste. Kimileri de sevgiyi ve aşkı anlatır kemanın çekilen her yayında. Bazıları koroya değil soloya uygundur. Yalnızlığın iyi geldiği insanlardır onlar. Solo olarak da icra edebilirsin sanatı koro olarak da. Her ikisi de sanattır, yalnız ya da beraber yaşamanın bir sanat olduğu gibi. Ancak beraber yaşamak hayatın en zor halidir. Dayanışma, güçlü olma, ayakta ve hayatta kalma anlamında ortak yaşam vazgeçilmezdir. Ancak beraber yaşam eğitim ve öğretimin olmasıyla ve kültür değişiminin sağlanmasıyla ortaya çıkan ortak yaşam kültürü sayesinde mümkündür ancak. Tıpkı akortları yapılmış her müzik aletinin, doğru zamanda doğru sesi çıkarmasıyla ortaya çıkan müthiş eserleri yaratan senfoni orkestralarında olduğu gibi. Bizler dünyaya geldiğimiz anda düştük uzun yollara. Kendimizi, sevgiliyi, askı, doğumu, ölümü, dört mevsimi, insanı ve insana ait olan her şeyi arıyoruz beş çizgiden oluşan uzun ince yollarda. Ve birlikte yaşıyoruz her notayla.

NOTALARLA YAŞAMAK

Notalarla Yaşamak

Notalarla Yaşamak Dünyamız bir sanat eseri, güzel yaşamak ise bir sanattır. Sanat uzun, ömür ise kısadır. O nedenle hep güdük kalır ömrümüz bu hayatta. İletişimle var olduğumuz bu güdük ömrümüzde ise müzik, en güzel sanatsal iletişim yollarından biridir. Bir orkestrada yer alan her müzik aletinin kendine özgü bir karakteri vardır ve bu karakter neşe ya da keder olarak yansır esere. Bu sanat eseri dünya, koca bir senfonik orkestrası gibidir. 14 milyar yıl önce çok uzun bir senfoni başlamıştır ve bazen allegro bazen adagio olarak devam etmektedir. Ve milyonlarca müzik aleti girip çıkmıştır orkestraya. Büyük bir orkestranın parçası olan bizler ne kadar da benzeriz müzik aletlerine. Büyük bir orkestrada her çalgının o şarkı boyunca aldığı rol gibi bizim de ömrümüz boyunca aldığımız roller vardır. Rolümüzü sergilerken güfte yazıp beste yaparız hayatı. Ve çileli, uzun, ince porte çizgileri arasında yaşarız hayatı müzik gibi. Bazen yazılmış bir eseri okuruz bazen kendi eserimizi yazarız. Kimileri türkü, kimileri konçerto olur bu orkestrada. Bazıları sadece sus işareti kullanırken bazıları ise nerde es vereceğini dahi bilmez. Öyle virtüözler vardır ki, bütün kalplerin kilidini açar sol anahtarıyla. Bazıları da hep üst perdeden çalar kibrinden hiç ödün vermeyerek. Dokuz sekizlik bir ölçüyle oynak bir hava çalan da vardır, ağıt yakan da vardır. Kimileri mistik bir tavırla tanrıyı arar üflemeli bir çalgıyla her nefeste. Kimileri de sevgiyi ve aşkı anlatır kemanın çekilen her yayında. Bazıları koroya değil soloya uygundur. Yalnızlığın iyi geldiği insanlardır onlar. Solo olarak da icra edebilirsin sanatı koro olarak da. Her ikisi de sanattır, yalnız ya da beraber yaşamanın bir sanat olduğu gibi. Ancak beraber yaşamak hayatın en zor halidir. Dayanışma, güçlü olma, ayakta ve hayatta kalma anlamında ortak yaşam vazgeçilmezdir. Ancak beraber yaşam eğitim ve öğretimin olmasıyla ve kültür değişiminin sağlanmasıyla ortaya çıkan ortak yaşam kültürü sayesinde mümkündür ancak. Tıpkı akortları yapılmış her müzik aletinin, doğru zamanda doğru sesi çıkarmasıyla ortaya çıkan müthiş eserleri yaratan senfoni orkestralarında olduğu gibi. Bizler dünyaya geldiğimiz anda düştük uzun yollara. Kendimizi, sevgiliyi, askı, doğumu, ölümü, dört mevsimi, insanı ve insana ait olan her şeyi arıyoruz beş çizgiden oluşan uzun ince yollarda. Ve birlikte yaşıyoruz her notayla.

NOTALARLA YAŞAMAK

Notalarla Yaşamak

Notalarla Yaşamak Dünyamız bir sanat eseri, güzel yaşamak ise bir sanattır. Sanat uzun, ömür ise kısadır. O nedenle hep güdük kalır ömrümüz bu hayatta. İletişimle var olduğumuz bu güdük ömrümüzde ise müzik, en güzel sanatsal iletişim yollarından biridir. Bir orkestrada yer alan her müzik aletinin kendine özgü bir karakteri vardır ve bu karakter neşe ya da keder olarak yansır esere. Bu sanat eseri dünya, koca bir senfonik orkestrası gibidir. 14 milyar yıl önce çok uzun bir senfoni başlamıştır ve bazen allegro bazen adagio olarak devam etmektedir. Ve milyonlarca müzik aleti girip çıkmıştır orkestraya. Büyük bir orkestranın parçası olan bizler ne kadar da benzeriz müzik aletlerine. Büyük bir orkestrada her çalgının o şarkı boyunca aldığı rol gibi bizim de ömrümüz boyunca aldığımız roller vardır. Rolümüzü sergilerken güfte yazıp beste yaparız hayatı. Ve çileli, uzun, ince porte çizgileri arasında yaşarız hayatı müzik gibi. Bazen yazılmış bir eseri okuruz bazen kendi eserimizi yazarız. Kimileri türkü, kimileri konçerto olur bu orkestrada. Bazıları sadece sus işareti kullanırken bazıları ise nerde es vereceğini dahi bilmez. Öyle virtüözler vardır ki, bütün kalplerin kilidini açar sol anahtarıyla. Bazıları da hep üst perdeden çalar kibrinden hiç ödün vermeyerek. Dokuz sekizlik bir ölçüyle oynak bir hava çalan da vardır, ağıt yakan da vardır. Kimileri mistik bir tavırla tanrıyı arar üflemeli bir çalgıyla her nefeste. Kimileri de sevgiyi ve aşkı anlatır kemanın çekilen her yayında. Bazıları koroya değil soloya uygundur. Yalnızlığın iyi geldiği insanlardır onlar. Solo olarak da icra edebilirsin sanatı koro olarak da. Her ikisi de sanattır, yalnız ya da beraber yaşamanın bir sanat olduğu gibi. Ancak beraber yaşamak hayatın en zor halidir. Dayanışma, güçlü olma, ayakta ve hayatta kalma anlamında ortak yaşam vazgeçilmezdir. Ancak beraber yaşam eğitim ve öğretimin olmasıyla ve kültür değişiminin sağlanmasıyla ortaya çıkan ortak yaşam kültürü sayesinde mümkündür ancak. Tıpkı akortları yapılmış her müzik aletinin, doğru zamanda doğru sesi çıkarmasıyla ortaya çıkan müthiş eserleri yaratan senfoni orkestralarında olduğu gibi. Bizler dünyaya geldiğimiz anda düştük uzun yollara. Kendimizi, sevgiliyi, askı, doğumu, ölümü, dört mevsimi, insanı ve insana ait olan her şeyi arıyoruz beş çizgiden oluşan uzun ince yollarda. Ve birlikte yaşıyoruz her notayla.

YAĞLI SÜT

Yağlı Süt

Sevgi acele etmekse aşk telaştır Sevgi sükunet ise aşk panik ataktır Sevgi tuz gölü ise aşk Fırat’ın azgın suyudur Sevgi papatya çayı iken aşk rakının dibidir Sevgi uygun adım yürümek iken aşk çılgınca dans etmektir Sevgi organik beslenmekse aşk hamburger menüdür Sevgi kamu görevlisi, aşk borsa simsarıdır Sevgi statükocu iken aşk anarşisttir Sevgi kenetlenip halay çekmek ise aşk ateşli bir tangodur Sevgi oksitosin aşk adrenalindir. Doğrusu hangisidir? Sevgi midir aşk mıdır? Doğrusu yanlışı var mıdır? Biri olmadan diğeri düşünülebilir mi Sevgisiz bir aşk ya da aşksız bir sevgi olabilir mi Birini çekip alabilir misin diğerinin içinden? Sütün içindeki yağı çekip almak gibi Ne tadı kalır ne de tuzu Tek başına ne aşk ne de sevgi Aşkla sevmek en güzeli Ne su katılmış Ne de fazla yağdan damar tıkamış En iyisi az yağlı taze süt Hatta biraz da bal katılmış. sEVLİLİK Parmaklarımızda alyans değil Boynumuzda bir çift boyunduruk Dişlerimizin arasında demirden bir çift gem Ancak sonsuzda birleşen birer patikada Ne yaklaşabiliyor ne de çekip gidebiliyoruz bir başımıza Gem ağzımızda ama alamadık bir türlü gemi azıya Büyük tekerlekli koca bir araba takmışlar peşimize Doluşmuş çocuklar eş dost konu komşu kim varsa O da yetmezmiş gibi Gelenek görenekler de oturmuşlar en başa Kavga etmekteler birbirleriyle Herkes dizginlerin peşinde Kamçılar şaklıyor tepemizde Şaşkın şaşkın bakıyoruz birbirimize Göremiyoruz at gözlüğünden başka bir şey etrafta Sadece bakıyoruz önümüze Ve yürüyoruz mütemadiyen Paralel iki patikada, sonsuzda kesişen Dizginlerimiz elden ele dolaşıyor Benim dizginler arkadaşlarda Seninkiler çocuklarda Benimkiler kanun ve yönetmeliklerde Seninkiler gelenek ve göreneklerde Birbirimize sadece patikalarımız kalmış paralel Kendi patikam olduğunu sandığım yolda Ne uzaklaşabiliyorum ne de yaklaşabiliyorum Biraz uzaklaşsam ağzım burnum kanıyor Çıkarıp atmak istiyorum bütün dizginleri Dolu dizgin koşmak istiyorum bu yoldan Fark etmez benim patikam, senin patikan Yeter ki beraber koşup beraber çıkalım yoldan

NOTALARLA YAŞAMAK

Notalarla Yaşamak

Notalarla Yaşamak Dünyamız bir sanat eseri, güzel yaşamak ise bir sanattır. Sanat uzun, ömür ise kısadır. O nedenle hep güdük kalır ömrümüz bu hayatta. İletişimle var olduğumuz bu güdük ömrümüzde ise müzik, en güzel sanatsal iletişim yollarından biridir. Bir orkestrada yer alan her müzik aletinin kendine özgü bir karakteri vardır ve bu karakter neşe ya da keder olarak yansır esere. Bu sanat eseri dünya, koca bir senfonik orkestrası gibidir. 14 milyar yıl önce çok uzun bir senfoni başlamıştır ve bazen allegro bazen adagio olarak devam etmektedir. Ve milyonlarca müzik aleti girip çıkmıştır orkestraya. Büyük bir orkestranın parçası olan bizler ne kadar da benzeriz müzik aletlerine. Büyük bir orkestrada her çalgının o şarkı boyunca aldığı rol gibi bizim de ömrümüz boyunca aldığımız roller vardır. Rolümüzü sergilerken güfte yazıp beste yaparız hayatı. Ve çileli, uzun, ince porte çizgileri arasında yaşarız hayatı müzik gibi. Bazen yazılmış bir eseri okuruz bazen kendi eserimizi yazarız. Kimileri türkü, kimileri konçerto olur bu orkestrada. Bazıları sadece sus işareti kullanırken bazıları ise nerde es vereceğini dahi bilmez. Öyle virtüözler vardır ki, bütün kalplerin kilidini açar sol anahtarıyla. Bazıları da hep üst perdeden çalar kibrinden hiç ödün vermeyerek. Dokuz sekizlik bir ölçüyle oynak bir hava çalan da vardır, ağıt yakan da vardır. Kimileri mistik bir tavırla tanrıyı arar üflemeli bir çalgıyla her nefeste. Kimileri de sevgiyi ve aşkı anlatır kemanın çekilen her yayında. Bazıları koroya değil soloya uygundur. Yalnızlığın iyi geldiği insanlardır onlar. Solo olarak da icra edebilirsin sanatı koro olarak da. Her ikisi de sanattır, yalnız ya da beraber yaşamanın bir sanat olduğu gibi. Ancak beraber yaşamak hayatın en zor halidir. Dayanışma, güçlü olma, ayakta ve hayatta kalma anlamında ortak yaşam vazgeçilmezdir. Ancak beraber yaşam eğitim ve öğretimin olmasıyla ve kültür değişiminin sağlanmasıyla ortaya çıkan ortak yaşam kültürü sayesinde mümkündür ancak. Tıpkı akortları yapılmış her müzik aletinin, doğru zamanda doğru sesi çıkarmasıyla ortaya çıkan müthiş eserleri yaratan senfoni orkestralarında olduğu gibi. Bizler dünyaya geldiğimiz anda düştük uzun yollara. Kendimizi, sevgiliyi, askı, doğumu, ölümü, dört mevsimi, insanı ve insana ait olan her şeyi arıyoruz beş çizgiden oluşan uzun ince yollarda. Ve birlikte yaşıyoruz her notayla.

NOTALARLA YAŞAMAK

Notalarla Yaşamak

Notalarla Yaşamak Dünyamız bir sanat eseri, güzel yaşamak ise bir sanattır. Sanat uzun, ömür ise kısadır. O nedenle hep güdük kalır ömrümüz bu hayatta. İletişimle var olduğumuz bu güdük ömrümüzde ise müzik, en güzel sanatsal iletişim yollarından biridir. Bir orkestrada yer alan her müzik aletinin kendine özgü bir karakteri vardır ve bu karakter neşe ya da keder olarak yansır esere. Bu sanat eseri dünya, koca bir senfonik orkestrası gibidir. 14 milyar yıl önce çok uzun bir senfoni başlamıştır ve bazen allegro bazen adagio olarak devam etmektedir. Ve milyonlarca müzik aleti girip çıkmıştır orkestraya. Büyük bir orkestranın parçası olan bizler ne kadar da benzeriz müzik aletlerine. Büyük bir orkestrada her çalgının o şarkı boyunca aldığı rol gibi bizim de ömrümüz boyunca aldığımız roller vardır. Rolümüzü sergilerken güfte yazıp beste yaparız hayatı. Ve çileli, uzun, ince porte çizgileri arasında yaşarız hayatı müzik gibi. Bazen yazılmış bir eseri okuruz bazen kendi eserimizi yazarız. Kimileri türkü, kimileri konçerto olur bu orkestrada. Bazıları sadece sus işareti kullanırken bazıları ise nerde es vereceğini dahi bilmez. Öyle virtüözler vardır ki, bütün kalplerin kilidini açar sol anahtarıyla. Bazıları da hep üst perdeden çalar kibrinden hiç ödün vermeyerek. Dokuz sekizlik bir ölçüyle oynak bir hava çalan da vardır, ağıt yakan da vardır. Kimileri mistik bir tavırla tanrıyı arar üflemeli bir çalgıyla her nefeste. Kimileri de sevgiyi ve aşkı anlatır kemanın çekilen her yayında. Bazıları koroya değil soloya uygundur. Yalnızlığın iyi geldiği insanlardır onlar. Solo olarak da icra edebilirsin sanatı koro olarak da. Her ikisi de sanattır, yalnız ya da beraber yaşamanın bir sanat olduğu gibi. Ancak beraber yaşamak hayatın en zor halidir. Dayanışma, güçlü olma, ayakta ve hayatta kalma anlamında ortak yaşam vazgeçilmezdir. Ancak beraber yaşam eğitim ve öğretimin olmasıyla ve kültür değişiminin sağlanmasıyla ortaya çıkan ortak yaşam kültürü sayesinde mümkündür ancak. Tıpkı akortları yapılmış her müzik aletinin, doğru zamanda doğru sesi çıkarmasıyla ortaya çıkan müthiş eserleri yaratan senfoni orkestralarında olduğu gibi. Bizler dünyaya geldiğimiz anda düştük uzun yollara. Kendimizi, sevgiliyi, askı, doğumu, ölümü, dört mevsimi, insanı ve insana ait olan her şeyi arıyoruz beş çizgiden oluşan uzun ince yollarda. Ve birlikte yaşıyoruz her notayla.

NOTALARLA YAŞAMAK

Notalarla Yaşamak

Notalarla Yaşamak Dünyamız bir sanat eseri, güzel yaşamak ise bir sanattır. Sanat uzun, ömür ise kısadır. O nedenle hep güdük kalır ömrümüz bu hayatta. İletişimle var olduğumuz bu güdük ömrümüzde ise müzik, en güzel sanatsal iletişim yollarından biridir. Bir orkestrada yer alan her müzik aletinin kendine özgü bir karakteri vardır ve bu karakter neşe ya da keder olarak yansır esere. Bu sanat eseri dünya, koca bir senfonik orkestrası gibidir. 14 milyar yıl önce çok uzun bir senfoni başlamıştır ve bazen allegro bazen adagio olarak devam etmektedir. Ve milyonlarca müzik aleti girip çıkmıştır orkestraya. Büyük bir orkestranın parçası olan bizler ne kadar da benzeriz müzik aletlerine. Büyük bir orkestrada her çalgının o şarkı boyunca aldığı rol gibi bizim de ömrümüz boyunca aldığımız roller vardır. Rolümüzü sergilerken güfte yazıp beste yaparız hayatı. Ve çileli, uzun, ince porte çizgileri arasında yaşarız hayatı müzik gibi. Bazen yazılmış bir eseri okuruz bazen kendi eserimizi yazarız. Kimileri türkü, kimileri konçerto olur bu orkestrada. Bazıları sadece sus işareti kullanırken bazıları ise nerde es vereceğini dahi bilmez. Öyle virtüözler vardır ki, bütün kalplerin kilidini açar sol anahtarıyla. Bazıları da hep üst perdeden çalar kibrinden hiç ödün vermeyerek. Dokuz sekizlik bir ölçüyle oynak bir hava çalan da vardır, ağıt yakan da vardır. Kimileri mistik bir tavırla tanrıyı arar üflemeli bir çalgıyla her nefeste. Kimileri de sevgiyi ve aşkı anlatır kemanın çekilen her yayında. Bazıları koroya değil soloya uygundur. Yalnızlığın iyi geldiği insanlardır onlar. Solo olarak da icra edebilirsin sanatı koro olarak da. Her ikisi de sanattır, yalnız ya da beraber yaşamanın bir sanat olduğu gibi. Ancak beraber yaşamak hayatın en zor halidir. Dayanışma, güçlü olma, ayakta ve hayatta kalma anlamında ortak yaşam vazgeçilmezdir. Ancak beraber yaşam eğitim ve öğretimin olmasıyla ve kültür değişiminin sağlanmasıyla ortaya çıkan ortak yaşam kültürü sayesinde mümkündür ancak. Tıpkı akortları yapılmış her müzik aletinin, doğru zamanda doğru sesi çıkarmasıyla ortaya çıkan müthiş eserleri yaratan senfoni orkestralarında olduğu gibi. Bizler dünyaya geldiğimiz anda düştük uzun yollara. Kendimizi, sevgiliyi, askı, doğumu, ölümü, dört mevsimi, insanı ve insana ait olan her şeyi arıyoruz beş çizgiden oluşan uzun ince yollarda. Ve birlikte yaşıyoruz her notayla.

BÖYLE İNSAN OLUNACAKSA

Böyle İnsan Olacaksa

Baba bana aslan olmayı öğret Balık olmayı öğret mesela Fazlasını avlamamayı Biriktirmemeyi öğret Şişman olmamayı da Kin ve nefret beslememeyi öğret Bana ağustos böceği gibi neşeli olmayı Karınca gibi çalışkan ve sabırlı olmayı öğret Ne bileyim kedi olmayı, köpek olmayı… Bana hayvan olmayı öğret Hayvan doğup insan olurken herkes Sen bana hayvan kalmayı öğret

NOTALARLA YAŞAMAK

Notalarla Yaşamak

Notalarla Yaşamak Dünyamız bir sanat eseri, güzel yaşamak ise bir sanattır. Sanat uzun, ömür ise kısadır. O nedenle hep güdük kalır ömrümüz bu hayatta. İletişimle var olduğumuz bu güdük ömrümüzde ise müzik, en güzel sanatsal iletişim yollarından biridir. Bir orkestrada yer alan her müzik aletinin kendine özgü bir karakteri vardır ve bu karakter neşe ya da keder olarak yansır esere. Bu sanat eseri dünya, koca bir senfonik orkestrası gibidir. 14 milyar yıl önce çok uzun bir senfoni başlamıştır ve bazen allegro bazen adagio olarak devam etmektedir. Ve milyonlarca müzik aleti girip çıkmıştır orkestraya. Büyük bir orkestranın parçası olan bizler ne kadar da benzeriz müzik aletlerine. Büyük bir orkestrada her çalgının o şarkı boyunca aldığı rol gibi bizim de ömrümüz boyunca aldığımız roller vardır. Rolümüzü sergilerken güfte yazıp beste yaparız hayatı. Ve çileli, uzun, ince porte çizgileri arasında yaşarız hayatı müzik gibi. Bazen yazılmış bir eseri okuruz bazen kendi eserimizi yazarız. Kimileri türkü, kimileri konçerto olur bu orkestrada. Bazıları sadece sus işareti kullanırken bazıları ise nerde es vereceğini dahi bilmez. Öyle virtüözler vardır ki, bütün kalplerin kilidini açar sol anahtarıyla. Bazıları da hep üst perdeden çalar kibrinden hiç ödün vermeyerek. Dokuz sekizlik bir ölçüyle oynak bir hava çalan da vardır, ağıt yakan da vardır. Kimileri mistik bir tavırla tanrıyı arar üflemeli bir çalgıyla her nefeste. Kimileri de sevgiyi ve aşkı anlatır kemanın çekilen her yayında. Bazıları koroya değil soloya uygundur. Yalnızlığın iyi geldiği insanlardır onlar. Solo olarak da icra edebilirsin sanatı koro olarak da. Her ikisi de sanattır, yalnız ya da beraber yaşamanın bir sanat olduğu gibi. Ancak beraber yaşamak hayatın en zor halidir. Dayanışma, güçlü olma, ayakta ve hayatta kalma anlamında ortak yaşam vazgeçilmezdir. Ancak beraber yaşam eğitim ve öğretimin olmasıyla ve kültür değişiminin sağlanmasıyla ortaya çıkan ortak yaşam kültürü sayesinde mümkündür ancak. Tıpkı akortları yapılmış her müzik aletinin, doğru zamanda doğru sesi çıkarmasıyla ortaya çıkan müthiş eserleri yaratan senfoni orkestralarında olduğu gibi. Bizler dünyaya geldiğimiz anda düştük uzun yollara. Kendimizi, sevgiliyi, askı, doğumu, ölümü, dört mevsimi, insanı ve insana ait olan her şeyi arıyoruz beş çizgiden oluşan uzun ince yollarda. Ve birlikte yaşıyoruz her notayla.

NOTALARLA YAŞAMAK

Notalarla Yaşamak

Notalarla Yaşamak Dünyamız bir sanat eseri, güzel yaşamak ise bir sanattır. Sanat uzun, ömür ise kısadır. O nedenle hep güdük kalır ömrümüz bu hayatta. İletişimle var olduğumuz bu güdük ömrümüzde ise müzik, en güzel sanatsal iletişim yollarından biridir. Bir orkestrada yer alan her müzik aletinin kendine özgü bir karakteri vardır ve bu karakter neşe ya da keder olarak yansır esere. Bu sanat eseri dünya, koca bir senfonik orkestrası gibidir. 14 milyar yıl önce çok uzun bir senfoni başlamıştır ve bazen allegro bazen adagio olarak devam etmektedir. Ve milyonlarca müzik aleti girip çıkmıştır orkestraya. Büyük bir orkestranın parçası olan bizler ne kadar da benzeriz müzik aletlerine. Büyük bir orkestrada her çalgının o şarkı boyunca aldığı rol gibi bizim de ömrümüz boyunca aldığımız roller vardır. Rolümüzü sergilerken güfte yazıp beste yaparız hayatı. Ve çileli, uzun, ince porte çizgileri arasında yaşarız hayatı müzik gibi. Bazen yazılmış bir eseri okuruz bazen kendi eserimizi yazarız. Kimileri türkü, kimileri konçerto olur bu orkestrada. Bazıları sadece sus işareti kullanırken bazıları ise nerde es vereceğini dahi bilmez. Öyle virtüözler vardır ki, bütün kalplerin kilidini açar sol anahtarıyla. Bazıları da hep üst perdeden çalar kibrinden hiç ödün vermeyerek. Dokuz sekizlik bir ölçüyle oynak bir hava çalan da vardır, ağıt yakan da vardır. Kimileri mistik bir tavırla tanrıyı arar üflemeli bir çalgıyla her nefeste. Kimileri de sevgiyi ve aşkı anlatır kemanın çekilen her yayında. Bazıları koroya değil soloya uygundur. Yalnızlığın iyi geldiği insanlardır onlar. Solo olarak da icra edebilirsin sanatı koro olarak da. Her ikisi de sanattır, yalnız ya da beraber yaşamanın bir sanat olduğu gibi. Ancak beraber yaşamak hayatın en zor halidir. Dayanışma, güçlü olma, ayakta ve hayatta kalma anlamında ortak yaşam vazgeçilmezdir. Ancak beraber yaşam eğitim ve öğretimin olmasıyla ve kültür değişiminin sağlanmasıyla ortaya çıkan ortak yaşam kültürü sayesinde mümkündür ancak. Tıpkı akortları yapılmış her müzik aletinin, doğru zamanda doğru sesi çıkarmasıyla ortaya çıkan müthiş eserleri yaratan senfoni orkestralarında olduğu gibi. Bizler dünyaya geldiğimiz anda düştük uzun yollara. Kendimizi, sevgiliyi, askı, doğumu, ölümü, dört mevsimi, insanı ve insana ait olan her şeyi arıyoruz beş çizgiden oluşan uzun ince yollarda. Ve birlikte yaşıyoruz her notayla.

NOTALARLA YAŞAMAK

Notalarla Yaşamak

Notalarla Yaşamak Dünyamız bir sanat eseri, güzel yaşamak ise bir sanattır. Sanat uzun, ömür ise kısadır. O nedenle hep güdük kalır ömrümüz bu hayatta. İletişimle var olduğumuz bu güdük ömrümüzde ise müzik, en güzel sanatsal iletişim yollarından biridir. Bir orkestrada yer alan her müzik aletinin kendine özgü bir karakteri vardır ve bu karakter neşe ya da keder olarak yansır esere. Bu sanat eseri dünya, koca bir senfonik orkestrası gibidir. 14 milyar yıl önce çok uzun bir senfoni başlamıştır ve bazen allegro bazen adagio olarak devam etmektedir. Ve milyonlarca müzik aleti girip çıkmıştır orkestraya. Büyük bir orkestranın parçası olan bizler ne kadar da benzeriz müzik aletlerine. Büyük bir orkestrada her çalgının o şarkı boyunca aldığı rol gibi bizim de ömrümüz boyunca aldığımız roller vardır. Rolümüzü sergilerken güfte yazıp beste yaparız hayatı. Ve çileli, uzun, ince porte çizgileri arasında yaşarız hayatı müzik gibi. Bazen yazılmış bir eseri okuruz bazen kendi eserimizi yazarız. Kimileri türkü, kimileri konçerto olur bu orkestrada. Bazıları sadece sus işareti kullanırken bazıları ise nerde es vereceğini dahi bilmez. Öyle virtüözler vardır ki, bütün kalplerin kilidini açar sol anahtarıyla. Bazıları da hep üst perdeden çalar kibrinden hiç ödün vermeyerek. Dokuz sekizlik bir ölçüyle oynak bir hava çalan da vardır, ağıt yakan da vardır. Kimileri mistik bir tavırla tanrıyı arar üflemeli bir çalgıyla her nefeste. Kimileri de sevgiyi ve aşkı anlatır kemanın çekilen her yayında. Bazıları koroya değil soloya uygundur. Yalnızlığın iyi geldiği insanlardır onlar. Solo olarak da icra edebilirsin sanatı koro olarak da. Her ikisi de sanattır, yalnız ya da beraber yaşamanın bir sanat olduğu gibi. Ancak beraber yaşamak hayatın en zor halidir. Dayanışma, güçlü olma, ayakta ve hayatta kalma anlamında ortak yaşam vazgeçilmezdir. Ancak beraber yaşam eğitim ve öğretimin olmasıyla ve kültür değişiminin sağlanmasıyla ortaya çıkan ortak yaşam kültürü sayesinde mümkündür ancak. Tıpkı akortları yapılmış her müzik aletinin, doğru zamanda doğru sesi çıkarmasıyla ortaya çıkan müthiş eserleri yaratan senfoni orkestralarında olduğu gibi. Bizler dünyaya geldiğimiz anda düştük uzun yollara. Kendimizi, sevgiliyi, askı, doğumu, ölümü, dört mevsimi, insanı ve insana ait olan her şeyi arıyoruz beş çizgiden oluşan uzun ince yollarda. Ve birlikte yaşıyoruz her notayla.

EN BÜYÜK YARIŞ

En Büyük Yarış

Hep bir yarışının içindeymişim hiç fark edemediğim Bir hakem var mı bu yarışta emin de değilim Ama rakip dersen istemediğin kadar Görünenler neyse de asıl rakip göremediğin Ömrümüzü yiyip bitiren, içimizi kemiren Yarışı bitirme keyfini hiç yaşatmayan bir rakip Bitiş çizgisini geçerken kimsenin sevinemediği bir yarış bu Her hamlesinde bizi eksilten Bir süre sonra teslim bayrağını çekip belki bir şans daha isteyeceğim Ve başında çok hızlı gidip de sonrasında bitmesini hiç istemeyeceğim Centilmence bir yarış istiyorken anladım ki Sonu baştan belliymiş Anladım ki madalya yokmuş sonunda Ve ödül de ceza da meğer her anındaymış yarışın Yarışı bitirmek değil hedef yarışta olmakmış meğer Yenilmek bir kayıp değilmiş O da zaten baştan söylenmiş Görünmeyen rakibimi görmezden Ve hatta fark etmezden geliyorum artık Artık yarış, kendimle Ne başkalarıyla ne de zamanla Kabullendim ben, inan sen de kabulleneceksin bir süre sonra Kendini bulacaksın, vazgeçmeyi başardığında Zira kaybedecek başka bir şey yok Kendinden başka Sağında ki solundaki yarışanlara bakma Kronometreye de Batıya doğru bir yarışta Önündeki gölgenin kısalıp Arkanda bıraktığın gölge uzamaya başladığında Sen yürümeye devam et Eksikliğini kompleks yapmadan Fazlalığını kibre kaçmadan İyi ile kötünün, doğru ile yanlışın Bir tahterevalli üzerinde sürekli gidip geldiği Bu tamamlanma yarışında Madalya bekleme yarışın sonunda Gururla taşı sen madalyanı hayatın boyunca

NOTALARLA YAŞAMAK

Notalarla Yaşamak

Notalarla Yaşamak Dünyamız bir sanat eseri, güzel yaşamak ise bir sanattır. Sanat uzun, ömür ise kısadır. O nedenle hep güdük kalır ömrümüz bu hayatta. İletişimle var olduğumuz bu güdük ömrümüzde ise müzik, en güzel sanatsal iletişim yollarından biridir. Bir orkestrada yer alan her müzik aletinin kendine özgü bir karakteri vardır ve bu karakter neşe ya da keder olarak yansır esere. Bu sanat eseri dünya, koca bir senfonik orkestrası gibidir. 14 milyar yıl önce çok uzun bir senfoni başlamıştır ve bazen allegro bazen adagio olarak devam etmektedir. Ve milyonlarca müzik aleti girip çıkmıştır orkestraya. Büyük bir orkestranın parçası olan bizler ne kadar da benzeriz müzik aletlerine. Büyük bir orkestrada her çalgının o şarkı boyunca aldığı rol gibi bizim de ömrümüz boyunca aldığımız roller vardır. Rolümüzü sergilerken güfte yazıp beste yaparız hayatı. Ve çileli, uzun, ince porte çizgileri arasında yaşarız hayatı müzik gibi. Bazen yazılmış bir eseri okuruz bazen kendi eserimizi yazarız. Kimileri türkü, kimileri konçerto olur bu orkestrada. Bazıları sadece sus işareti kullanırken bazıları ise nerde es vereceğini dahi bilmez. Öyle virtüözler vardır ki, bütün kalplerin kilidini açar sol anahtarıyla. Bazıları da hep üst perdeden çalar kibrinden hiç ödün vermeyerek. Dokuz sekizlik bir ölçüyle oynak bir hava çalan da vardır, ağıt yakan da vardır. Kimileri mistik bir tavırla tanrıyı arar üflemeli bir çalgıyla her nefeste. Kimileri de sevgiyi ve aşkı anlatır kemanın çekilen her yayında. Bazıları koroya değil soloya uygundur. Yalnızlığın iyi geldiği insanlardır onlar. Solo olarak da icra edebilirsin sanatı koro olarak da. Her ikisi de sanattır, yalnız ya da beraber yaşamanın bir sanat olduğu gibi. Ancak beraber yaşamak hayatın en zor halidir. Dayanışma, güçlü olma, ayakta ve hayatta kalma anlamında ortak yaşam vazgeçilmezdir. Ancak beraber yaşam eğitim ve öğretimin olmasıyla ve kültür değişiminin sağlanmasıyla ortaya çıkan ortak yaşam kültürü sayesinde mümkündür ancak. Tıpkı akortları yapılmış her müzik aletinin, doğru zamanda doğru sesi çıkarmasıyla ortaya çıkan müthiş eserleri yaratan senfoni orkestralarında olduğu gibi. Bizler dünyaya geldiğimiz anda düştük uzun yollara. Kendimizi, sevgiliyi, askı, doğumu, ölümü, dört mevsimi, insanı ve insana ait olan her şeyi arıyoruz beş çizgiden oluşan uzun ince yollarda. Ve birlikte yaşıyoruz her notayla.

NOTALARLA YAŞAMAK

Notalarla Yaşamak

Notalarla Yaşamak Dünyamız bir sanat eseri, güzel yaşamak ise bir sanattır. Sanat uzun, ömür ise kısadır. O nedenle hep güdük kalır ömrümüz bu hayatta. İletişimle var olduğumuz bu güdük ömrümüzde ise müzik, en güzel sanatsal iletişim yollarından biridir. Bir orkestrada yer alan her müzik aletinin kendine özgü bir karakteri vardır ve bu karakter neşe ya da keder olarak yansır esere. Bu sanat eseri dünya, koca bir senfonik orkestrası gibidir. 14 milyar yıl önce çok uzun bir senfoni başlamıştır ve bazen allegro bazen adagio olarak devam etmektedir. Ve milyonlarca müzik aleti girip çıkmıştır orkestraya. Büyük bir orkestranın parçası olan bizler ne kadar da benzeriz müzik aletlerine. Büyük bir orkestrada her çalgının o şarkı boyunca aldığı rol gibi bizim de ömrümüz boyunca aldığımız roller vardır. Rolümüzü sergilerken güfte yazıp beste yaparız hayatı. Ve çileli, uzun, ince porte çizgileri arasında yaşarız hayatı müzik gibi. Bazen yazılmış bir eseri okuruz bazen kendi eserimizi yazarız. Kimileri türkü, kimileri konçerto olur bu orkestrada. Bazıları sadece sus işareti kullanırken bazıları ise nerde es vereceğini dahi bilmez. Öyle virtüözler vardır ki, bütün kalplerin kilidini açar sol anahtarıyla. Bazıları da hep üst perdeden çalar kibrinden hiç ödün vermeyerek. Dokuz sekizlik bir ölçüyle oynak bir hava çalan da vardır, ağıt yakan da vardır. Kimileri mistik bir tavırla tanrıyı arar üflemeli bir çalgıyla her nefeste. Kimileri de sevgiyi ve aşkı anlatır kemanın çekilen her yayında. Bazıları koroya değil soloya uygundur. Yalnızlığın iyi geldiği insanlardır onlar. Solo olarak da icra edebilirsin sanatı koro olarak da. Her ikisi de sanattır, yalnız ya da beraber yaşamanın bir sanat olduğu gibi. Ancak beraber yaşamak hayatın en zor halidir. Dayanışma, güçlü olma, ayakta ve hayatta kalma anlamında ortak yaşam vazgeçilmezdir. Ancak beraber yaşam eğitim ve öğretimin olmasıyla ve kültür değişiminin sağlanmasıyla ortaya çıkan ortak yaşam kültürü sayesinde mümkündür ancak. Tıpkı akortları yapılmış her müzik aletinin, doğru zamanda doğru sesi çıkarmasıyla ortaya çıkan müthiş eserleri yaratan senfoni orkestralarında olduğu gibi. Bizler dünyaya geldiğimiz anda düştük uzun yollara. Kendimizi, sevgiliyi, askı, doğumu, ölümü, dört mevsimi, insanı ve insana ait olan her şeyi arıyoruz beş çizgiden oluşan uzun ince yollarda. Ve birlikte yaşıyoruz her notayla.

NOTALARLA YAŞAMAK

Notalarla Yaşamak

Notalarla Yaşamak Dünyamız bir sanat eseri, güzel yaşamak ise bir sanattır. Sanat uzun, ömür ise kısadır. O nedenle hep güdük kalır ömrümüz bu hayatta. İletişimle var olduğumuz bu güdük ömrümüzde ise müzik, en güzel sanatsal iletişim yollarından biridir. Bir orkestrada yer alan her müzik aletinin kendine özgü bir karakteri vardır ve bu karakter neşe ya da keder olarak yansır esere. Bu sanat eseri dünya, koca bir senfonik orkestrası gibidir. 14 milyar yıl önce çok uzun bir senfoni başlamıştır ve bazen allegro bazen adagio olarak devam etmektedir. Ve milyonlarca müzik aleti girip çıkmıştır orkestraya. Büyük bir orkestranın parçası olan bizler ne kadar da benzeriz müzik aletlerine. Büyük bir orkestrada her çalgının o şarkı boyunca aldığı rol gibi bizim de ömrümüz boyunca aldığımız roller vardır. Rolümüzü sergilerken güfte yazıp beste yaparız hayatı. Ve çileli, uzun, ince porte çizgileri arasında yaşarız hayatı müzik gibi. Bazen yazılmış bir eseri okuruz bazen kendi eserimizi yazarız. Kimileri türkü, kimileri konçerto olur bu orkestrada. Bazıları sadece sus işareti kullanırken bazıları ise nerde es vereceğini dahi bilmez. Öyle virtüözler vardır ki, bütün kalplerin kilidini açar sol anahtarıyla. Bazıları da hep üst perdeden çalar kibrinden hiç ödün vermeyerek. Dokuz sekizlik bir ölçüyle oynak bir hava çalan da vardır, ağıt yakan da vardır. Kimileri mistik bir tavırla tanrıyı arar üflemeli bir çalgıyla her nefeste. Kimileri de sevgiyi ve aşkı anlatır kemanın çekilen her yayında. Bazıları koroya değil soloya uygundur. Yalnızlığın iyi geldiği insanlardır onlar. Solo olarak da icra edebilirsin sanatı koro olarak da. Her ikisi de sanattır, yalnız ya da beraber yaşamanın bir sanat olduğu gibi. Ancak beraber yaşamak hayatın en zor halidir. Dayanışma, güçlü olma, ayakta ve hayatta kalma anlamında ortak yaşam vazgeçilmezdir. Ancak beraber yaşam eğitim ve öğretimin olmasıyla ve kültür değişiminin sağlanmasıyla ortaya çıkan ortak yaşam kültürü sayesinde mümkündür ancak. Tıpkı akortları yapılmış her müzik aletinin, doğru zamanda doğru sesi çıkarmasıyla ortaya çıkan müthiş eserleri yaratan senfoni orkestralarında olduğu gibi. Bizler dünyaya geldiğimiz anda düştük uzun yollara. Kendimizi, sevgiliyi, askı, doğumu, ölümü, dört mevsimi, insanı ve insana ait olan her şeyi arıyoruz beş çizgiden oluşan uzun ince yollarda. Ve birlikte yaşıyoruz her notayla.

NOTALARLA YAŞAMAK

Notalarla Yaşamak

Notalarla Yaşamak Dünyamız bir sanat eseri, güzel yaşamak ise bir sanattır. Sanat uzun, ömür ise kısadır. O nedenle hep güdük kalır ömrümüz bu hayatta. İletişimle var olduğumuz bu güdük ömrümüzde ise müzik, en güzel sanatsal iletişim yollarından biridir. Bir orkestrada yer alan her müzik aletinin kendine özgü bir karakteri vardır ve bu karakter neşe ya da keder olarak yansır esere. Bu sanat eseri dünya, koca bir senfonik orkestrası gibidir. 14 milyar yıl önce çok uzun bir senfoni başlamıştır ve bazen allegro bazen adagio olarak devam etmektedir. Ve milyonlarca müzik aleti girip çıkmıştır orkestraya. Büyük bir orkestranın parçası olan bizler ne kadar da benzeriz müzik aletlerine. Büyük bir orkestrada her çalgının o şarkı boyunca aldığı rol gibi bizim de ömrümüz boyunca aldığımız roller vardır. Rolümüzü sergilerken güfte yazıp beste yaparız hayatı. Ve çileli, uzun, ince porte çizgileri arasında yaşarız hayatı müzik gibi. Bazen yazılmış bir eseri okuruz bazen kendi eserimizi yazarız. Kimileri türkü, kimileri konçerto olur bu orkestrada. Bazıları sadece sus işareti kullanırken bazıları ise nerde es vereceğini dahi bilmez. Öyle virtüözler vardır ki, bütün kalplerin kilidini açar sol anahtarıyla. Bazıları da hep üst perdeden çalar kibrinden hiç ödün vermeyerek. Dokuz sekizlik bir ölçüyle oynak bir hava çalan da vardır, ağıt yakan da vardır. Kimileri mistik bir tavırla tanrıyı arar üflemeli bir çalgıyla her nefeste. Kimileri de sevgiyi ve aşkı anlatır kemanın çekilen her yayında. Bazıları koroya değil soloya uygundur. Yalnızlığın iyi geldiği insanlardır onlar. Solo olarak da icra edebilirsin sanatı koro olarak da. Her ikisi de sanattır, yalnız ya da beraber yaşamanın bir sanat olduğu gibi. Ancak beraber yaşamak hayatın en zor halidir. Dayanışma, güçlü olma, ayakta ve hayatta kalma anlamında ortak yaşam vazgeçilmezdir. Ancak beraber yaşam eğitim ve öğretimin olmasıyla ve kültür değişiminin sağlanmasıyla ortaya çıkan ortak yaşam kültürü sayesinde mümkündür ancak. Tıpkı akortları yapılmış her müzik aletinin, doğru zamanda doğru sesi çıkarmasıyla ortaya çıkan müthiş eserleri yaratan senfoni orkestralarında olduğu gibi. Bizler dünyaya geldiğimiz anda düştük uzun yollara. Kendimizi, sevgiliyi, askı, doğumu, ölümü, dört mevsimi, insanı ve insana ait olan her şeyi arıyoruz beş çizgiden oluşan uzun ince yollarda. Ve birlikte yaşıyoruz her notayla.

NOTALARLA YAŞAMAK

Notalarla Yaşamak

Notalarla Yaşamak Dünyamız bir sanat eseri, güzel yaşamak ise bir sanattır. Sanat uzun, ömür ise kısadır. O nedenle hep güdük kalır ömrümüz bu hayatta. İletişimle var olduğumuz bu güdük ömrümüzde ise müzik, en güzel sanatsal iletişim yollarından biridir. Bir orkestrada yer alan her müzik aletinin kendine özgü bir karakteri vardır ve bu karakter neşe ya da keder olarak yansır esere. Bu sanat eseri dünya, koca bir senfonik orkestrası gibidir. 14 milyar yıl önce çok uzun bir senfoni başlamıştır ve bazen allegro bazen adagio olarak devam etmektedir. Ve milyonlarca müzik aleti girip çıkmıştır orkestraya. Büyük bir orkestranın parçası olan bizler ne kadar da benzeriz müzik aletlerine. Büyük bir orkestrada her çalgının o şarkı boyunca aldığı rol gibi bizim de ömrümüz boyunca aldığımız roller vardır. Rolümüzü sergilerken güfte yazıp beste yaparız hayatı. Ve çileli, uzun, ince porte çizgileri arasında yaşarız hayatı müzik gibi. Bazen yazılmış bir eseri okuruz bazen kendi eserimizi yazarız. Kimileri türkü, kimileri konçerto olur bu orkestrada. Bazıları sadece sus işareti kullanırken bazıları ise nerde es vereceğini dahi bilmez. Öyle virtüözler vardır ki, bütün kalplerin kilidini açar sol anahtarıyla. Bazıları da hep üst perdeden çalar kibrinden hiç ödün vermeyerek. Dokuz sekizlik bir ölçüyle oynak bir hava çalan da vardır, ağıt yakan da vardır. Kimileri mistik bir tavırla tanrıyı arar üflemeli bir çalgıyla her nefeste. Kimileri de sevgiyi ve aşkı anlatır kemanın çekilen her yayında. Bazıları koroya değil soloya uygundur. Yalnızlığın iyi geldiği insanlardır onlar. Solo olarak da icra edebilirsin sanatı koro olarak da. Her ikisi de sanattır, yalnız ya da beraber yaşamanın bir sanat olduğu gibi. Ancak beraber yaşamak hayatın en zor halidir. Dayanışma, güçlü olma, ayakta ve hayatta kalma anlamında ortak yaşam vazgeçilmezdir. Ancak beraber yaşam eğitim ve öğretimin olmasıyla ve kültür değişiminin sağlanmasıyla ortaya çıkan ortak yaşam kültürü sayesinde mümkündür ancak. Tıpkı akortları yapılmış her müzik aletinin, doğru zamanda doğru sesi çıkarmasıyla ortaya çıkan müthiş eserleri yaratan senfoni orkestralarında olduğu gibi. Bizler dünyaya geldiğimiz anda düştük uzun yollara. Kendimizi, sevgiliyi, askı, doğumu, ölümü, dört mevsimi, insanı ve insana ait olan her şeyi arıyoruz beş çizgiden oluşan uzun ince yollarda. Ve birlikte yaşıyoruz her notayla.

NOTALARLA YAŞAMAK

Notalarla Yaşamak

Notalarla Yaşamak Dünyamız bir sanat eseri, güzel yaşamak ise bir sanattır. Sanat uzun, ömür ise kısadır. O nedenle hep güdük kalır ömrümüz bu hayatta. İletişimle var olduğumuz bu güdük ömrümüzde ise müzik, en güzel sanatsal iletişim yollarından biridir. Bir orkestrada yer alan her müzik aletinin kendine özgü bir karakteri vardır ve bu karakter neşe ya da keder olarak yansır esere. Bu sanat eseri dünya, koca bir senfonik orkestrası gibidir. 14 milyar yıl önce çok uzun bir senfoni başlamıştır ve bazen allegro bazen adagio olarak devam etmektedir. Ve milyonlarca müzik aleti girip çıkmıştır orkestraya. Büyük bir orkestranın parçası olan bizler ne kadar da benzeriz müzik aletlerine. Büyük bir orkestrada her çalgının o şarkı boyunca aldığı rol gibi bizim de ömrümüz boyunca aldığımız roller vardır. Rolümüzü sergilerken güfte yazıp beste yaparız hayatı. Ve çileli, uzun, ince porte çizgileri arasında yaşarız hayatı müzik gibi. Bazen yazılmış bir eseri okuruz bazen kendi eserimizi yazarız. Kimileri türkü, kimileri konçerto olur bu orkestrada. Bazıları sadece sus işareti kullanırken bazıları ise nerde es vereceğini dahi bilmez. Öyle virtüözler vardır ki, bütün kalplerin kilidini açar sol anahtarıyla. Bazıları da hep üst perdeden çalar kibrinden hiç ödün vermeyerek. Dokuz sekizlik bir ölçüyle oynak bir hava çalan da vardır, ağıt yakan da vardır. Kimileri mistik bir tavırla tanrıyı arar üflemeli bir çalgıyla her nefeste. Kimileri de sevgiyi ve aşkı anlatır kemanın çekilen her yayında. Bazıları koroya değil soloya uygundur. Yalnızlığın iyi geldiği insanlardır onlar. Solo olarak da icra edebilirsin sanatı koro olarak da. Her ikisi de sanattır, yalnız ya da beraber yaşamanın bir sanat olduğu gibi. Ancak beraber yaşamak hayatın en zor halidir. Dayanışma, güçlü olma, ayakta ve hayatta kalma anlamında ortak yaşam vazgeçilmezdir. Ancak beraber yaşam eğitim ve öğretimin olmasıyla ve kültür değişiminin sağlanmasıyla ortaya çıkan ortak yaşam kültürü sayesinde mümkündür ancak. Tıpkı akortları yapılmış her müzik aletinin, doğru zamanda doğru sesi çıkarmasıyla ortaya çıkan müthiş eserleri yaratan senfoni orkestralarında olduğu gibi. Bizler dünyaya geldiğimiz anda düştük uzun yollara. Kendimizi, sevgiliyi, askı, doğumu, ölümü, dört mevsimi, insanı ve insana ait olan her şeyi arıyoruz beş çizgiden oluşan uzun ince yollarda. Ve birlikte yaşıyoruz her notayla.

NOTALARLA YAŞAMAK

Notalarla Yaşamak

Notalarla Yaşamak Dünyamız bir sanat eseri, güzel yaşamak ise bir sanattır. Sanat uzun, ömür ise kısadır. O nedenle hep güdük kalır ömrümüz bu hayatta. İletişimle var olduğumuz bu güdük ömrümüzde ise müzik, en güzel sanatsal iletişim yollarından biridir. Bir orkestrada yer alan her müzik aletinin kendine özgü bir karakteri vardır ve bu karakter neşe ya da keder olarak yansır esere. Bu sanat eseri dünya, koca bir senfonik orkestrası gibidir. 14 milyar yıl önce çok uzun bir senfoni başlamıştır ve bazen allegro bazen adagio olarak devam etmektedir. Ve milyonlarca müzik aleti girip çıkmıştır orkestraya. Büyük bir orkestranın parçası olan bizler ne kadar da benzeriz müzik aletlerine. Büyük bir orkestrada her çalgının o şarkı boyunca aldığı rol gibi bizim de ömrümüz boyunca aldığımız roller vardır. Rolümüzü sergilerken güfte yazıp beste yaparız hayatı. Ve çileli, uzun, ince porte çizgileri arasında yaşarız hayatı müzik gibi. Bazen yazılmış bir eseri okuruz bazen kendi eserimizi yazarız. Kimileri türkü, kimileri konçerto olur bu orkestrada. Bazıları sadece sus işareti kullanırken bazıları ise nerde es vereceğini dahi bilmez. Öyle virtüözler vardır ki, bütün kalplerin kilidini açar sol anahtarıyla. Bazıları da hep üst perdeden çalar kibrinden hiç ödün vermeyerek. Dokuz sekizlik bir ölçüyle oynak bir hava çalan da vardır, ağıt yakan da vardır. Kimileri mistik bir tavırla tanrıyı arar üflemeli bir çalgıyla her nefeste. Kimileri de sevgiyi ve aşkı anlatır kemanın çekilen her yayında. Bazıları koroya değil soloya uygundur. Yalnızlığın iyi geldiği insanlardır onlar. Solo olarak da icra edebilirsin sanatı koro olarak da. Her ikisi de sanattır, yalnız ya da beraber yaşamanın bir sanat olduğu gibi. Ancak beraber yaşamak hayatın en zor halidir. Dayanışma, güçlü olma, ayakta ve hayatta kalma anlamında ortak yaşam vazgeçilmezdir. Ancak beraber yaşam eğitim ve öğretimin olmasıyla ve kültür değişiminin sağlanmasıyla ortaya çıkan ortak yaşam kültürü sayesinde mümkündür ancak. Tıpkı akortları yapılmış her müzik aletinin, doğru zamanda doğru sesi çıkarmasıyla ortaya çıkan müthiş eserleri yaratan senfoni orkestralarında olduğu gibi. Bizler dünyaya geldiğimiz anda düştük uzun yollara. Kendimizi, sevgiliyi, askı, doğumu, ölümü, dört mevsimi, insanı ve insana ait olan her şeyi arıyoruz beş çizgiden oluşan uzun ince yollarda. Ve birlikte yaşıyoruz her notayla.

ÜÇÜ BİR ARADA

Üçü Bir Arada

Karanlık mağaralardan çamurdan evlere Avlanmaktan buğday ekip biçmeye Tekerleği bularak daha da hızlı Koşar adım ilerledik medeniyete Gün geldi inanma ihtiyacını keşfettik Ve balistik füzelerden de güçlü En büyük silahını yaptık insanoğlunun Hem de kendi soyuna karşı kullanacağı Bununla da kalmadık Güçlendirdik nükleer başlıklarla Din, siyaset, ekonomi, canın nasıl isterse İkisi bir arada, üçü bir arada Ayrıca görmezden gelme duygusuyla da cilaladık İyimser öngörü sosuna batırdık Ve aidiyet ihtiyacı ile marine ettik Daha da ne yapalım Homo homini lupus dedik

NOTALARLA YAŞAMAK

Notalarla Yaşamak

Notalarla Yaşamak Dünyamız bir sanat eseri, güzel yaşamak ise bir sanattır. Sanat uzun, ömür ise kısadır. O nedenle hep güdük kalır ömrümüz bu hayatta. İletişimle var olduğumuz bu güdük ömrümüzde ise müzik, en güzel sanatsal iletişim yollarından biridir. Bir orkestrada yer alan her müzik aletinin kendine özgü bir karakteri vardır ve bu karakter neşe ya da keder olarak yansır esere. Bu sanat eseri dünya, koca bir senfonik orkestrası gibidir. 14 milyar yıl önce çok uzun bir senfoni başlamıştır ve bazen allegro bazen adagio olarak devam etmektedir. Ve milyonlarca müzik aleti girip çıkmıştır orkestraya. Büyük bir orkestranın parçası olan bizler ne kadar da benzeriz müzik aletlerine. Büyük bir orkestrada her çalgının o şarkı boyunca aldığı rol gibi bizim de ömrümüz boyunca aldığımız roller vardır. Rolümüzü sergilerken güfte yazıp beste yaparız hayatı. Ve çileli, uzun, ince porte çizgileri arasında yaşarız hayatı müzik gibi. Bazen yazılmış bir eseri okuruz bazen kendi eserimizi yazarız. Kimileri türkü, kimileri konçerto olur bu orkestrada. Bazıları sadece sus işareti kullanırken bazıları ise nerde es vereceğini dahi bilmez. Öyle virtüözler vardır ki, bütün kalplerin kilidini açar sol anahtarıyla. Bazıları da hep üst perdeden çalar kibrinden hiç ödün vermeyerek. Dokuz sekizlik bir ölçüyle oynak bir hava çalan da vardır, ağıt yakan da vardır. Kimileri mistik bir tavırla tanrıyı arar üflemeli bir çalgıyla her nefeste. Kimileri de sevgiyi ve aşkı anlatır kemanın çekilen her yayında. Bazıları koroya değil soloya uygundur. Yalnızlığın iyi geldiği insanlardır onlar. Solo olarak da icra edebilirsin sanatı koro olarak da. Her ikisi de sanattır, yalnız ya da beraber yaşamanın bir sanat olduğu gibi. Ancak beraber yaşamak hayatın en zor halidir. Dayanışma, güçlü olma, ayakta ve hayatta kalma anlamında ortak yaşam vazgeçilmezdir. Ancak beraber yaşam eğitim ve öğretimin olmasıyla ve kültür değişiminin sağlanmasıyla ortaya çıkan ortak yaşam kültürü sayesinde mümkündür ancak. Tıpkı akortları yapılmış her müzik aletinin, doğru zamanda doğru sesi çıkarmasıyla ortaya çıkan müthiş eserleri yaratan senfoni orkestralarında olduğu gibi. Bizler dünyaya geldiğimiz anda düştük uzun yollara. Kendimizi, sevgiliyi, askı, doğumu, ölümü, dört mevsimi, insanı ve insana ait olan her şeyi arıyoruz beş çizgiden oluşan uzun ince yollarda. Ve birlikte yaşıyoruz her notayla.

NOTALARLA YAŞAMAK

Notalarla Yaşamak

Notalarla Yaşamak Dünyamız bir sanat eseri, güzel yaşamak ise bir sanattır. Sanat uzun, ömür ise kısadır. O nedenle hep güdük kalır ömrümüz bu hayatta. İletişimle var olduğumuz bu güdük ömrümüzde ise müzik, en güzel sanatsal iletişim yollarından biridir. Bir orkestrada yer alan her müzik aletinin kendine özgü bir karakteri vardır ve bu karakter neşe ya da keder olarak yansır esere. Bu sanat eseri dünya, koca bir senfonik orkestrası gibidir. 14 milyar yıl önce çok uzun bir senfoni başlamıştır ve bazen allegro bazen adagio olarak devam etmektedir. Ve milyonlarca müzik aleti girip çıkmıştır orkestraya. Büyük bir orkestranın parçası olan bizler ne kadar da benzeriz müzik aletlerine. Büyük bir orkestrada her çalgının o şarkı boyunca aldığı rol gibi bizim de ömrümüz boyunca aldığımız roller vardır. Rolümüzü sergilerken güfte yazıp beste yaparız hayatı. Ve çileli, uzun, ince porte çizgileri arasında yaşarız hayatı müzik gibi. Bazen yazılmış bir eseri okuruz bazen kendi eserimizi yazarız. Kimileri türkü, kimileri konçerto olur bu orkestrada. Bazıları sadece sus işareti kullanırken bazıları ise nerde es vereceğini dahi bilmez. Öyle virtüözler vardır ki, bütün kalplerin kilidini açar sol anahtarıyla. Bazıları da hep üst perdeden çalar kibrinden hiç ödün vermeyerek. Dokuz sekizlik bir ölçüyle oynak bir hava çalan da vardır, ağıt yakan da vardır. Kimileri mistik bir tavırla tanrıyı arar üflemeli bir çalgıyla her nefeste. Kimileri de sevgiyi ve aşkı anlatır kemanın çekilen her yayında. Bazıları koroya değil soloya uygundur. Yalnızlığın iyi geldiği insanlardır onlar. Solo olarak da icra edebilirsin sanatı koro olarak da. Her ikisi de sanattır, yalnız ya da beraber yaşamanın bir sanat olduğu gibi. Ancak beraber yaşamak hayatın en zor halidir. Dayanışma, güçlü olma, ayakta ve hayatta kalma anlamında ortak yaşam vazgeçilmezdir. Ancak beraber yaşam eğitim ve öğretimin olmasıyla ve kültür değişiminin sağlanmasıyla ortaya çıkan ortak yaşam kültürü sayesinde mümkündür ancak. Tıpkı akortları yapılmış her müzik aletinin, doğru zamanda doğru sesi çıkarmasıyla ortaya çıkan müthiş eserleri yaratan senfoni orkestralarında olduğu gibi. Bizler dünyaya geldiğimiz anda düştük uzun yollara. Kendimizi, sevgiliyi, askı, doğumu, ölümü, dört mevsimi, insanı ve insana ait olan her şeyi arıyoruz beş çizgiden oluşan uzun ince yollarda. Ve birlikte yaşıyoruz her notayla.

NOTALARLA YAŞAMAK

Notalarla Yaşamak

Notalarla Yaşamak Dünyamız bir sanat eseri, güzel yaşamak ise bir sanattır. Sanat uzun, ömür ise kısadır. O nedenle hep güdük kalır ömrümüz bu hayatta. İletişimle var olduğumuz bu güdük ömrümüzde ise müzik, en güzel sanatsal iletişim yollarından biridir. Bir orkestrada yer alan her müzik aletinin kendine özgü bir karakteri vardır ve bu karakter neşe ya da keder olarak yansır esere. Bu sanat eseri dünya, koca bir senfonik orkestrası gibidir. 14 milyar yıl önce çok uzun bir senfoni başlamıştır ve bazen allegro bazen adagio olarak devam etmektedir. Ve milyonlarca müzik aleti girip çıkmıştır orkestraya. Büyük bir orkestranın parçası olan bizler ne kadar da benzeriz müzik aletlerine. Büyük bir orkestrada her çalgının o şarkı boyunca aldığı rol gibi bizim de ömrümüz boyunca aldığımız roller vardır. Rolümüzü sergilerken güfte yazıp beste yaparız hayatı. Ve çileli, uzun, ince porte çizgileri arasında yaşarız hayatı müzik gibi. Bazen yazılmış bir eseri okuruz bazen kendi eserimizi yazarız. Kimileri türkü, kimileri konçerto olur bu orkestrada. Bazıları sadece sus işareti kullanırken bazıları ise nerde es vereceğini dahi bilmez. Öyle virtüözler vardır ki, bütün kalplerin kilidini açar sol anahtarıyla. Bazıları da hep üst perdeden çalar kibrinden hiç ödün vermeyerek. Dokuz sekizlik bir ölçüyle oynak bir hava çalan da vardır, ağıt yakan da vardır. Kimileri mistik bir tavırla tanrıyı arar üflemeli bir çalgıyla her nefeste. Kimileri de sevgiyi ve aşkı anlatır kemanın çekilen her yayında. Bazıları koroya değil soloya uygundur. Yalnızlığın iyi geldiği insanlardır onlar. Solo olarak da icra edebilirsin sanatı koro olarak da. Her ikisi de sanattır, yalnız ya da beraber yaşamanın bir sanat olduğu gibi. Ancak beraber yaşamak hayatın en zor halidir. Dayanışma, güçlü olma, ayakta ve hayatta kalma anlamında ortak yaşam vazgeçilmezdir. Ancak beraber yaşam eğitim ve öğretimin olmasıyla ve kültür değişiminin sağlanmasıyla ortaya çıkan ortak yaşam kültürü sayesinde mümkündür ancak. Tıpkı akortları yapılmış her müzik aletinin, doğru zamanda doğru sesi çıkarmasıyla ortaya çıkan müthiş eserleri yaratan senfoni orkestralarında olduğu gibi. Bizler dünyaya geldiğimiz anda düştük uzun yollara. Kendimizi, sevgiliyi, askı, doğumu, ölümü, dört mevsimi, insanı ve insana ait olan her şeyi arıyoruz beş çizgiden oluşan uzun ince yollarda. Ve birlikte yaşıyoruz her notayla.

NOTALARLA YAŞAMAK

Notalarla Yaşamak

Notalarla Yaşamak Dünyamız bir sanat eseri, güzel yaşamak ise bir sanattır. Sanat uzun, ömür ise kısadır. O nedenle hep güdük kalır ömrümüz bu hayatta. İletişimle var olduğumuz bu güdük ömrümüzde ise müzik, en güzel sanatsal iletişim yollarından biridir. Bir orkestrada yer alan her müzik aletinin kendine özgü bir karakteri vardır ve bu karakter neşe ya da keder olarak yansır esere. Bu sanat eseri dünya, koca bir senfonik orkestrası gibidir. 14 milyar yıl önce çok uzun bir senfoni başlamıştır ve bazen allegro bazen adagio olarak devam etmektedir. Ve milyonlarca müzik aleti girip çıkmıştır orkestraya. Büyük bir orkestranın parçası olan bizler ne kadar da benzeriz müzik aletlerine. Büyük bir orkestrada her çalgının o şarkı boyunca aldığı rol gibi bizim de ömrümüz boyunca aldığımız roller vardır. Rolümüzü sergilerken güfte yazıp beste yaparız hayatı. Ve çileli, uzun, ince porte çizgileri arasında yaşarız hayatı müzik gibi. Bazen yazılmış bir eseri okuruz bazen kendi eserimizi yazarız. Kimileri türkü, kimileri konçerto olur bu orkestrada. Bazıları sadece sus işareti kullanırken bazıları ise nerde es vereceğini dahi bilmez. Öyle virtüözler vardır ki, bütün kalplerin kilidini açar sol anahtarıyla. Bazıları da hep üst perdeden çalar kibrinden hiç ödün vermeyerek. Dokuz sekizlik bir ölçüyle oynak bir hava çalan da vardır, ağıt yakan da vardır. Kimileri mistik bir tavırla tanrıyı arar üflemeli bir çalgıyla her nefeste. Kimileri de sevgiyi ve aşkı anlatır kemanın çekilen her yayında. Bazıları koroya değil soloya uygundur. Yalnızlığın iyi geldiği insanlardır onlar. Solo olarak da icra edebilirsin sanatı koro olarak da. Her ikisi de sanattır, yalnız ya da beraber yaşamanın bir sanat olduğu gibi. Ancak beraber yaşamak hayatın en zor halidir. Dayanışma, güçlü olma, ayakta ve hayatta kalma anlamında ortak yaşam vazgeçilmezdir. Ancak beraber yaşam eğitim ve öğretimin olmasıyla ve kültür değişiminin sağlanmasıyla ortaya çıkan ortak yaşam kültürü sayesinde mümkündür ancak. Tıpkı akortları yapılmış her müzik aletinin, doğru zamanda doğru sesi çıkarmasıyla ortaya çıkan müthiş eserleri yaratan senfoni orkestralarında olduğu gibi. Bizler dünyaya geldiğimiz anda düştük uzun yollara. Kendimizi, sevgiliyi, askı, doğumu, ölümü, dört mevsimi, insanı ve insana ait olan her şeyi arıyoruz beş çizgiden oluşan uzun ince yollarda. Ve birlikte yaşıyoruz her notayla.

NOTALARLA YAŞAMAK

Notalarla Yaşamak

Notalarla Yaşamak Dünyamız bir sanat eseri, güzel yaşamak ise bir sanattır. Sanat uzun, ömür ise kısadır. O nedenle hep güdük kalır ömrümüz bu hayatta. İletişimle var olduğumuz bu güdük ömrümüzde ise müzik, en güzel sanatsal iletişim yollarından biridir. Bir orkestrada yer alan her müzik aletinin kendine özgü bir karakteri vardır ve bu karakter neşe ya da keder olarak yansır esere. Bu sanat eseri dünya, koca bir senfonik orkestrası gibidir. 14 milyar yıl önce çok uzun bir senfoni başlamıştır ve bazen allegro bazen adagio olarak devam etmektedir. Ve milyonlarca müzik aleti girip çıkmıştır orkestraya. Büyük bir orkestranın parçası olan bizler ne kadar da benzeriz müzik aletlerine. Büyük bir orkestrada her çalgının o şarkı boyunca aldığı rol gibi bizim de ömrümüz boyunca aldığımız roller vardır. Rolümüzü sergilerken güfte yazıp beste yaparız hayatı. Ve çileli, uzun, ince porte çizgileri arasında yaşarız hayatı müzik gibi. Bazen yazılmış bir eseri okuruz bazen kendi eserimizi yazarız. Kimileri türkü, kimileri konçerto olur bu orkestrada. Bazıları sadece sus işareti kullanırken bazıları ise nerde es vereceğini dahi bilmez. Öyle virtüözler vardır ki, bütün kalplerin kilidini açar sol anahtarıyla. Bazıları da hep üst perdeden çalar kibrinden hiç ödün vermeyerek. Dokuz sekizlik bir ölçüyle oynak bir hava çalan da vardır, ağıt yakan da vardır. Kimileri mistik bir tavırla tanrıyı arar üflemeli bir çalgıyla her nefeste. Kimileri de sevgiyi ve aşkı anlatır kemanın çekilen her yayında. Bazıları koroya değil soloya uygundur. Yalnızlığın iyi geldiği insanlardır onlar. Solo olarak da icra edebilirsin sanatı koro olarak da. Her ikisi de sanattır, yalnız ya da beraber yaşamanın bir sanat olduğu gibi. Ancak beraber yaşamak hayatın en zor halidir. Dayanışma, güçlü olma, ayakta ve hayatta kalma anlamında ortak yaşam vazgeçilmezdir. Ancak beraber yaşam eğitim ve öğretimin olmasıyla ve kültür değişiminin sağlanmasıyla ortaya çıkan ortak yaşam kültürü sayesinde mümkündür ancak. Tıpkı akortları yapılmış her müzik aletinin, doğru zamanda doğru sesi çıkarmasıyla ortaya çıkan müthiş eserleri yaratan senfoni orkestralarında olduğu gibi. Bizler dünyaya geldiğimiz anda düştük uzun yollara. Kendimizi, sevgiliyi, askı, doğumu, ölümü, dört mevsimi, insanı ve insana ait olan her şeyi arıyoruz beş çizgiden oluşan uzun ince yollarda. Ve birlikte yaşıyoruz her notayla.

NOTALARLA YAŞAMAK

Notalarla Yaşamak

Notalarla Yaşamak Dünyamız bir sanat eseri, güzel yaşamak ise bir sanattır. Sanat uzun, ömür ise kısadır. O nedenle hep güdük kalır ömrümüz bu hayatta. İletişimle var olduğumuz bu güdük ömrümüzde ise müzik, en güzel sanatsal iletişim yollarından biridir. Bir orkestrada yer alan her müzik aletinin kendine özgü bir karakteri vardır ve bu karakter neşe ya da keder olarak yansır esere. Bu sanat eseri dünya, koca bir senfonik orkestrası gibidir. 14 milyar yıl önce çok uzun bir senfoni başlamıştır ve bazen allegro bazen adagio olarak devam etmektedir. Ve milyonlarca müzik aleti girip çıkmıştır orkestraya. Büyük bir orkestranın parçası olan bizler ne kadar da benzeriz müzik aletlerine. Büyük bir orkestrada her çalgının o şarkı boyunca aldığı rol gibi bizim de ömrümüz boyunca aldığımız roller vardır. Rolümüzü sergilerken güfte yazıp beste yaparız hayatı. Ve çileli, uzun, ince porte çizgileri arasında yaşarız hayatı müzik gibi. Bazen yazılmış bir eseri okuruz bazen kendi eserimizi yazarız. Kimileri türkü, kimileri konçerto olur bu orkestrada. Bazıları sadece sus işareti kullanırken bazıları ise nerde es vereceğini dahi bilmez. Öyle virtüözler vardır ki, bütün kalplerin kilidini açar sol anahtarıyla. Bazıları da hep üst perdeden çalar kibrinden hiç ödün vermeyerek. Dokuz sekizlik bir ölçüyle oynak bir hava çalan da vardır, ağıt yakan da vardır. Kimileri mistik bir tavırla tanrıyı arar üflemeli bir çalgıyla her nefeste. Kimileri de sevgiyi ve aşkı anlatır kemanın çekilen her yayında. Bazıları koroya değil soloya uygundur. Yalnızlığın iyi geldiği insanlardır onlar. Solo olarak da icra edebilirsin sanatı koro olarak da. Her ikisi de sanattır, yalnız ya da beraber yaşamanın bir sanat olduğu gibi. Ancak beraber yaşamak hayatın en zor halidir. Dayanışma, güçlü olma, ayakta ve hayatta kalma anlamında ortak yaşam vazgeçilmezdir. Ancak beraber yaşam eğitim ve öğretimin olmasıyla ve kültür değişiminin sağlanmasıyla ortaya çıkan ortak yaşam kültürü sayesinde mümkündür ancak. Tıpkı akortları yapılmış her müzik aletinin, doğru zamanda doğru sesi çıkarmasıyla ortaya çıkan müthiş eserleri yaratan senfoni orkestralarında olduğu gibi. Bizler dünyaya geldiğimiz anda düştük uzun yollara. Kendimizi, sevgiliyi, askı, doğumu, ölümü, dört mevsimi, insanı ve insana ait olan her şeyi arıyoruz beş çizgiden oluşan uzun ince yollarda. Ve birlikte yaşıyoruz her notayla.

NOTALARLA YAŞAMAK

Notalarla Yaşamak

Notalarla Yaşamak Dünyamız bir sanat eseri, güzel yaşamak ise bir sanattır. Sanat uzun, ömür ise kısadır. O nedenle hep güdük kalır ömrümüz bu hayatta. İletişimle var olduğumuz bu güdük ömrümüzde ise müzik, en güzel sanatsal iletişim yollarından biridir. Bir orkestrada yer alan her müzik aletinin kendine özgü bir karakteri vardır ve bu karakter neşe ya da keder olarak yansır esere. Bu sanat eseri dünya, koca bir senfonik orkestrası gibidir. 14 milyar yıl önce çok uzun bir senfoni başlamıştır ve bazen allegro bazen adagio olarak devam etmektedir. Ve milyonlarca müzik aleti girip çıkmıştır orkestraya. Büyük bir orkestranın parçası olan bizler ne kadar da benzeriz müzik aletlerine. Büyük bir orkestrada her çalgının o şarkı boyunca aldığı rol gibi bizim de ömrümüz boyunca aldığımız roller vardır. Rolümüzü sergilerken güfte yazıp beste yaparız hayatı. Ve çileli, uzun, ince porte çizgileri arasında yaşarız hayatı müzik gibi. Bazen yazılmış bir eseri okuruz bazen kendi eserimizi yazarız. Kimileri türkü, kimileri konçerto olur bu orkestrada. Bazıları sadece sus işareti kullanırken bazıları ise nerde es vereceğini dahi bilmez. Öyle virtüözler vardır ki, bütün kalplerin kilidini açar sol anahtarıyla. Bazıları da hep üst perdeden çalar kibrinden hiç ödün vermeyerek. Dokuz sekizlik bir ölçüyle oynak bir hava çalan da vardır, ağıt yakan da vardır. Kimileri mistik bir tavırla tanrıyı arar üflemeli bir çalgıyla her nefeste. Kimileri de sevgiyi ve aşkı anlatır kemanın çekilen her yayında. Bazıları koroya değil soloya uygundur. Yalnızlığın iyi geldiği insanlardır onlar. Solo olarak da icra edebilirsin sanatı koro olarak da. Her ikisi de sanattır, yalnız ya da beraber yaşamanın bir sanat olduğu gibi. Ancak beraber yaşamak hayatın en zor halidir. Dayanışma, güçlü olma, ayakta ve hayatta kalma anlamında ortak yaşam vazgeçilmezdir. Ancak beraber yaşam eğitim ve öğretimin olmasıyla ve kültür değişiminin sağlanmasıyla ortaya çıkan ortak yaşam kültürü sayesinde mümkündür ancak. Tıpkı akortları yapılmış her müzik aletinin, doğru zamanda doğru sesi çıkarmasıyla ortaya çıkan müthiş eserleri yaratan senfoni orkestralarında olduğu gibi. Bizler dünyaya geldiğimiz anda düştük uzun yollara. Kendimizi, sevgiliyi, askı, doğumu, ölümü, dört mevsimi, insanı ve insana ait olan her şeyi arıyoruz beş çizgiden oluşan uzun ince yollarda. Ve birlikte yaşıyoruz her notayla.

NOTALARLA YAŞAMAK

Notalarla Yaşamak

Notalarla Yaşamak Dünyamız bir sanat eseri, güzel yaşamak ise bir sanattır. Sanat uzun, ömür ise kısadır. O nedenle hep güdük kalır ömrümüz bu hayatta. İletişimle var olduğumuz bu güdük ömrümüzde ise müzik, en güzel sanatsal iletişim yollarından biridir. Bir orkestrada yer alan her müzik aletinin kendine özgü bir karakteri vardır ve bu karakter neşe ya da keder olarak yansır esere. Bu sanat eseri dünya, koca bir senfonik orkestrası gibidir. 14 milyar yıl önce çok uzun bir senfoni başlamıştır ve bazen allegro bazen adagio olarak devam etmektedir. Ve milyonlarca müzik aleti girip çıkmıştır orkestraya. Büyük bir orkestranın parçası olan bizler ne kadar da benzeriz müzik aletlerine. Büyük bir orkestrada her çalgının o şarkı boyunca aldığı rol gibi bizim de ömrümüz boyunca aldığımız roller vardır. Rolümüzü sergilerken güfte yazıp beste yaparız hayatı. Ve çileli, uzun, ince porte çizgileri arasında yaşarız hayatı müzik gibi. Bazen yazılmış bir eseri okuruz bazen kendi eserimizi yazarız. Kimileri türkü, kimileri konçerto olur bu orkestrada. Bazıları sadece sus işareti kullanırken bazıları ise nerde es vereceğini dahi bilmez. Öyle virtüözler vardır ki, bütün kalplerin kilidini açar sol anahtarıyla. Bazıları da hep üst perdeden çalar kibrinden hiç ödün vermeyerek. Dokuz sekizlik bir ölçüyle oynak bir hava çalan da vardır, ağıt yakan da vardır. Kimileri mistik bir tavırla tanrıyı arar üflemeli bir çalgıyla her nefeste. Kimileri de sevgiyi ve aşkı anlatır kemanın çekilen her yayında. Bazıları koroya değil soloya uygundur. Yalnızlığın iyi geldiği insanlardır onlar. Solo olarak da icra edebilirsin sanatı koro olarak da. Her ikisi de sanattır, yalnız ya da beraber yaşamanın bir sanat olduğu gibi. Ancak beraber yaşamak hayatın en zor halidir. Dayanışma, güçlü olma, ayakta ve hayatta kalma anlamında ortak yaşam vazgeçilmezdir. Ancak beraber yaşam eğitim ve öğretimin olmasıyla ve kültür değişiminin sağlanmasıyla ortaya çıkan ortak yaşam kültürü sayesinde mümkündür ancak. Tıpkı akortları yapılmış her müzik aletinin, doğru zamanda doğru sesi çıkarmasıyla ortaya çıkan müthiş eserleri yaratan senfoni orkestralarında olduğu gibi. Bizler dünyaya geldiğimiz anda düştük uzun yollara. Kendimizi, sevgiliyi, askı, doğumu, ölümü, dört mevsimi, insanı ve insana ait olan her şeyi arıyoruz beş çizgiden oluşan uzun ince yollarda. Ve birlikte yaşıyoruz her notayla.

NOTALARLA YAŞAMAK

Notalarla Yaşamak

Notalarla Yaşamak Dünyamız bir sanat eseri, güzel yaşamak ise bir sanattır. Sanat uzun, ömür ise kısadır. O nedenle hep güdük kalır ömrümüz bu hayatta. İletişimle var olduğumuz bu güdük ömrümüzde ise müzik, en güzel sanatsal iletişim yollarından biridir. Bir orkestrada yer alan her müzik aletinin kendine özgü bir karakteri vardır ve bu karakter neşe ya da keder olarak yansır esere. Bu sanat eseri dünya, koca bir senfonik orkestrası gibidir. 14 milyar yıl önce çok uzun bir senfoni başlamıştır ve bazen allegro bazen adagio olarak devam etmektedir. Ve milyonlarca müzik aleti girip çıkmıştır orkestraya. Büyük bir orkestranın parçası olan bizler ne kadar da benzeriz müzik aletlerine. Büyük bir orkestrada her çalgının o şarkı boyunca aldığı rol gibi bizim de ömrümüz boyunca aldığımız roller vardır. Rolümüzü sergilerken güfte yazıp beste yaparız hayatı. Ve çileli, uzun, ince porte çizgileri arasında yaşarız hayatı müzik gibi. Bazen yazılmış bir eseri okuruz bazen kendi eserimizi yazarız. Kimileri türkü, kimileri konçerto olur bu orkestrada. Bazıları sadece sus işareti kullanırken bazıları ise nerde es vereceğini dahi bilmez. Öyle virtüözler vardır ki, bütün kalplerin kilidini açar sol anahtarıyla. Bazıları da hep üst perdeden çalar kibrinden hiç ödün vermeyerek. Dokuz sekizlik bir ölçüyle oynak bir hava çalan da vardır, ağıt yakan da vardır. Kimileri mistik bir tavırla tanrıyı arar üflemeli bir çalgıyla her nefeste. Kimileri de sevgiyi ve aşkı anlatır kemanın çekilen her yayında. Bazıları koroya değil soloya uygundur. Yalnızlığın iyi geldiği insanlardır onlar. Solo olarak da icra edebilirsin sanatı koro olarak da. Her ikisi de sanattır, yalnız ya da beraber yaşamanın bir sanat olduğu gibi. Ancak beraber yaşamak hayatın en zor halidir. Dayanışma, güçlü olma, ayakta ve hayatta kalma anlamında ortak yaşam vazgeçilmezdir. Ancak beraber yaşam eğitim ve öğretimin olmasıyla ve kültür değişiminin sağlanmasıyla ortaya çıkan ortak yaşam kültürü sayesinde mümkündür ancak. Tıpkı akortları yapılmış her müzik aletinin, doğru zamanda doğru sesi çıkarmasıyla ortaya çıkan müthiş eserleri yaratan senfoni orkestralarında olduğu gibi. Bizler dünyaya geldiğimiz anda düştük uzun yollara. Kendimizi, sevgiliyi, askı, doğumu, ölümü, dört mevsimi, insanı ve insana ait olan her şeyi arıyoruz beş çizgiden oluşan uzun ince yollarda. Ve birlikte yaşıyoruz her notayla.

NOTALARLA YAŞAMAK

Notalarla Yaşamak

Notalarla Yaşamak Dünyamız bir sanat eseri, güzel yaşamak ise bir sanattır. Sanat uzun, ömür ise kısadır. O nedenle hep güdük kalır ömrümüz bu hayatta. İletişimle var olduğumuz bu güdük ömrümüzde ise müzik, en güzel sanatsal iletişim yollarından biridir. Bir orkestrada yer alan her müzik aletinin kendine özgü bir karakteri vardır ve bu karakter neşe ya da keder olarak yansır esere. Bu sanat eseri dünya, koca bir senfonik orkestrası gibidir. 14 milyar yıl önce çok uzun bir senfoni başlamıştır ve bazen allegro bazen adagio olarak devam etmektedir. Ve milyonlarca müzik aleti girip çıkmıştır orkestraya. Büyük bir orkestranın parçası olan bizler ne kadar da benzeriz müzik aletlerine. Büyük bir orkestrada her çalgının o şarkı boyunca aldığı rol gibi bizim de ömrümüz boyunca aldığımız roller vardır. Rolümüzü sergilerken güfte yazıp beste yaparız hayatı. Ve çileli, uzun, ince porte çizgileri arasında yaşarız hayatı müzik gibi. Bazen yazılmış bir eseri okuruz bazen kendi eserimizi yazarız. Kimileri türkü, kimileri konçerto olur bu orkestrada. Bazıları sadece sus işareti kullanırken bazıları ise nerde es vereceğini dahi bilmez. Öyle virtüözler vardır ki, bütün kalplerin kilidini açar sol anahtarıyla. Bazıları da hep üst perdeden çalar kibrinden hiç ödün vermeyerek. Dokuz sekizlik bir ölçüyle oynak bir hava çalan da vardır, ağıt yakan da vardır. Kimileri mistik bir tavırla tanrıyı arar üflemeli bir çalgıyla her nefeste. Kimileri de sevgiyi ve aşkı anlatır kemanın çekilen her yayında. Bazıları koroya değil soloya uygundur. Yalnızlığın iyi geldiği insanlardır onlar. Solo olarak da icra edebilirsin sanatı koro olarak da. Her ikisi de sanattır, yalnız ya da beraber yaşamanın bir sanat olduğu gibi. Ancak beraber yaşamak hayatın en zor halidir. Dayanışma, güçlü olma, ayakta ve hayatta kalma anlamında ortak yaşam vazgeçilmezdir. Ancak beraber yaşam eğitim ve öğretimin olmasıyla ve kültür değişiminin sağlanmasıyla ortaya çıkan ortak yaşam kültürü sayesinde mümkündür ancak. Tıpkı akortları yapılmış her müzik aletinin, doğru zamanda doğru sesi çıkarmasıyla ortaya çıkan müthiş eserleri yaratan senfoni orkestralarında olduğu gibi. Bizler dünyaya geldiğimiz anda düştük uzun yollara. Kendimizi, sevgiliyi, askı, doğumu, ölümü, dört mevsimi, insanı ve insana ait olan her şeyi arıyoruz beş çizgiden oluşan uzun ince yollarda. Ve birlikte yaşıyoruz her notayla.

NOTALARLA YAŞAMAK

Notalarla Yaşamak

Notalarla Yaşamak Dünyamız bir sanat eseri, güzel yaşamak ise bir sanattır. Sanat uzun, ömür ise kısadır. O nedenle hep güdük kalır ömrümüz bu hayatta. İletişimle var olduğumuz bu güdük ömrümüzde ise müzik, en güzel sanatsal iletişim yollarından biridir. Bir orkestrada yer alan her müzik aletinin kendine özgü bir karakteri vardır ve bu karakter neşe ya da keder olarak yansır esere. Bu sanat eseri dünya, koca bir senfonik orkestrası gibidir. 14 milyar yıl önce çok uzun bir senfoni başlamıştır ve bazen allegro bazen adagio olarak devam etmektedir. Ve milyonlarca müzik aleti girip çıkmıştır orkestraya. Büyük bir orkestranın parçası olan bizler ne kadar da benzeriz müzik aletlerine. Büyük bir orkestrada her çalgının o şarkı boyunca aldığı rol gibi bizim de ömrümüz boyunca aldığımız roller vardır. Rolümüzü sergilerken güfte yazıp beste yaparız hayatı. Ve çileli, uzun, ince porte çizgileri arasında yaşarız hayatı müzik gibi. Bazen yazılmış bir eseri okuruz bazen kendi eserimizi yazarız. Kimileri türkü, kimileri konçerto olur bu orkestrada. Bazıları sadece sus işareti kullanırken bazıları ise nerde es vereceğini dahi bilmez. Öyle virtüözler vardır ki, bütün kalplerin kilidini açar sol anahtarıyla. Bazıları da hep üst perdeden çalar kibrinden hiç ödün vermeyerek. Dokuz sekizlik bir ölçüyle oynak bir hava çalan da vardır, ağıt yakan da vardır. Kimileri mistik bir tavırla tanrıyı arar üflemeli bir çalgıyla her nefeste. Kimileri de sevgiyi ve aşkı anlatır kemanın çekilen her yayında. Bazıları koroya değil soloya uygundur. Yalnızlığın iyi geldiği insanlardır onlar. Solo olarak da icra edebilirsin sanatı koro olarak da. Her ikisi de sanattır, yalnız ya da beraber yaşamanın bir sanat olduğu gibi. Ancak beraber yaşamak hayatın en zor halidir. Dayanışma, güçlü olma, ayakta ve hayatta kalma anlamında ortak yaşam vazgeçilmezdir. Ancak beraber yaşam eğitim ve öğretimin olmasıyla ve kültür değişiminin sağlanmasıyla ortaya çıkan ortak yaşam kültürü sayesinde mümkündür ancak. Tıpkı akortları yapılmış her müzik aletinin, doğru zamanda doğru sesi çıkarmasıyla ortaya çıkan müthiş eserleri yaratan senfoni orkestralarında olduğu gibi. Bizler dünyaya geldiğimiz anda düştük uzun yollara. Kendimizi, sevgiliyi, askı, doğumu, ölümü, dört mevsimi, insanı ve insana ait olan her şeyi arıyoruz beş çizgiden oluşan uzun ince yollarda. Ve birlikte yaşıyoruz her notayla.

NOTALARLA YAŞAMAK

Notalarla Yaşamak

Notalarla Yaşamak Dünyamız bir sanat eseri, güzel yaşamak ise bir sanattır. Sanat uzun, ömür ise kısadır. O nedenle hep güdük kalır ömrümüz bu hayatta. İletişimle var olduğumuz bu güdük ömrümüzde ise müzik, en güzel sanatsal iletişim yollarından biridir. Bir orkestrada yer alan her müzik aletinin kendine özgü bir karakteri vardır ve bu karakter neşe ya da keder olarak yansır esere. Bu sanat eseri dünya, koca bir senfonik orkestrası gibidir. 14 milyar yıl önce çok uzun bir senfoni başlamıştır ve bazen allegro bazen adagio olarak devam etmektedir. Ve milyonlarca müzik aleti girip çıkmıştır orkestraya. Büyük bir orkestranın parçası olan bizler ne kadar da benzeriz müzik aletlerine. Büyük bir orkestrada her çalgının o şarkı boyunca aldığı rol gibi bizim de ömrümüz boyunca aldığımız roller vardır. Rolümüzü sergilerken güfte yazıp beste yaparız hayatı. Ve çileli, uzun, ince porte çizgileri arasında yaşarız hayatı müzik gibi. Bazen yazılmış bir eseri okuruz bazen kendi eserimizi yazarız. Kimileri türkü, kimileri konçerto olur bu orkestrada. Bazıları sadece sus işareti kullanırken bazıları ise nerde es vereceğini dahi bilmez. Öyle virtüözler vardır ki, bütün kalplerin kilidini açar sol anahtarıyla. Bazıları da hep üst perdeden çalar kibrinden hiç ödün vermeyerek. Dokuz sekizlik bir ölçüyle oynak bir hava çalan da vardır, ağıt yakan da vardır. Kimileri mistik bir tavırla tanrıyı arar üflemeli bir çalgıyla her nefeste. Kimileri de sevgiyi ve aşkı anlatır kemanın çekilen her yayında. Bazıları koroya değil soloya uygundur. Yalnızlığın iyi geldiği insanlardır onlar. Solo olarak da icra edebilirsin sanatı koro olarak da. Her ikisi de sanattır, yalnız ya da beraber yaşamanın bir sanat olduğu gibi. Ancak beraber yaşamak hayatın en zor halidir. Dayanışma, güçlü olma, ayakta ve hayatta kalma anlamında ortak yaşam vazgeçilmezdir. Ancak beraber yaşam eğitim ve öğretimin olmasıyla ve kültür değişiminin sağlanmasıyla ortaya çıkan ortak yaşam kültürü sayesinde mümkündür ancak. Tıpkı akortları yapılmış her müzik aletinin, doğru zamanda doğru sesi çıkarmasıyla ortaya çıkan müthiş eserleri yaratan senfoni orkestralarında olduğu gibi. Bizler dünyaya geldiğimiz anda düştük uzun yollara. Kendimizi, sevgiliyi, askı, doğumu, ölümü, dört mevsimi, insanı ve insana ait olan her şeyi arıyoruz beş çizgiden oluşan uzun ince yollarda. Ve birlikte yaşıyoruz her notayla.

NOTALARLA YAŞAMAK

Notalarla Yaşamak

Notalarla Yaşamak Dünyamız bir sanat eseri, güzel yaşamak ise bir sanattır. Sanat uzun, ömür ise kısadır. O nedenle hep güdük kalır ömrümüz bu hayatta. İletişimle var olduğumuz bu güdük ömrümüzde ise müzik, en güzel sanatsal iletişim yollarından biridir. Bir orkestrada yer alan her müzik aletinin kendine özgü bir karakteri vardır ve bu karakter neşe ya da keder olarak yansır esere. Bu sanat eseri dünya, koca bir senfonik orkestrası gibidir. 14 milyar yıl önce çok uzun bir senfoni başlamıştır ve bazen allegro bazen adagio olarak devam etmektedir. Ve milyonlarca müzik aleti girip çıkmıştır orkestraya. Büyük bir orkestranın parçası olan bizler ne kadar da benzeriz müzik aletlerine. Büyük bir orkestrada her çalgının o şarkı boyunca aldığı rol gibi bizim de ömrümüz boyunca aldığımız roller vardır. Rolümüzü sergilerken güfte yazıp beste yaparız hayatı. Ve çileli, uzun, ince porte çizgileri arasında yaşarız hayatı müzik gibi. Bazen yazılmış bir eseri okuruz bazen kendi eserimizi yazarız. Kimileri türkü, kimileri konçerto olur bu orkestrada. Bazıları sadece sus işareti kullanırken bazıları ise nerde es vereceğini dahi bilmez. Öyle virtüözler vardır ki, bütün kalplerin kilidini açar sol anahtarıyla. Bazıları da hep üst perdeden çalar kibrinden hiç ödün vermeyerek. Dokuz sekizlik bir ölçüyle oynak bir hava çalan da vardır, ağıt yakan da vardır. Kimileri mistik bir tavırla tanrıyı arar üflemeli bir çalgıyla her nefeste. Kimileri de sevgiyi ve aşkı anlatır kemanın çekilen her yayında. Bazıları koroya değil soloya uygundur. Yalnızlığın iyi geldiği insanlardır onlar. Solo olarak da icra edebilirsin sanatı koro olarak da. Her ikisi de sanattır, yalnız ya da beraber yaşamanın bir sanat olduğu gibi. Ancak beraber yaşamak hayatın en zor halidir. Dayanışma, güçlü olma, ayakta ve hayatta kalma anlamında ortak yaşam vazgeçilmezdir. Ancak beraber yaşam eğitim ve öğretimin olmasıyla ve kültür değişiminin sağlanmasıyla ortaya çıkan ortak yaşam kültürü sayesinde mümkündür ancak. Tıpkı akortları yapılmış her müzik aletinin, doğru zamanda doğru sesi çıkarmasıyla ortaya çıkan müthiş eserleri yaratan senfoni orkestralarında olduğu gibi. Bizler dünyaya geldiğimiz anda düştük uzun yollara. Kendimizi, sevgiliyi, askı, doğumu, ölümü, dört mevsimi, insanı ve insana ait olan her şeyi arıyoruz beş çizgiden oluşan uzun ince yollarda. Ve birlikte yaşıyoruz her notayla.

NOTALARLA YAŞAMAK

Notalarla Yaşamak

Notalarla Yaşamak Dünyamız bir sanat eseri, güzel yaşamak ise bir sanattır. Sanat uzun, ömür ise kısadır. O nedenle hep güdük kalır ömrümüz bu hayatta. İletişimle var olduğumuz bu güdük ömrümüzde ise müzik, en güzel sanatsal iletişim yollarından biridir. Bir orkestrada yer alan her müzik aletinin kendine özgü bir karakteri vardır ve bu karakter neşe ya da keder olarak yansır esere. Bu sanat eseri dünya, koca bir senfonik orkestrası gibidir. 14 milyar yıl önce çok uzun bir senfoni başlamıştır ve bazen allegro bazen adagio olarak devam etmektedir. Ve milyonlarca müzik aleti girip çıkmıştır orkestraya. Büyük bir orkestranın parçası olan bizler ne kadar da benzeriz müzik aletlerine. Büyük bir orkestrada her çalgının o şarkı boyunca aldığı rol gibi bizim de ömrümüz boyunca aldığımız roller vardır. Rolümüzü sergilerken güfte yazıp beste yaparız hayatı. Ve çileli, uzun, ince porte çizgileri arasında yaşarız hayatı müzik gibi. Bazen yazılmış bir eseri okuruz bazen kendi eserimizi yazarız. Kimileri türkü, kimileri konçerto olur bu orkestrada. Bazıları sadece sus işareti kullanırken bazıları ise nerde es vereceğini dahi bilmez. Öyle virtüözler vardır ki, bütün kalplerin kilidini açar sol anahtarıyla. Bazıları da hep üst perdeden çalar kibrinden hiç ödün vermeyerek. Dokuz sekizlik bir ölçüyle oynak bir hava çalan da vardır, ağıt yakan da vardır. Kimileri mistik bir tavırla tanrıyı arar üflemeli bir çalgıyla her nefeste. Kimileri de sevgiyi ve aşkı anlatır kemanın çekilen her yayında. Bazıları koroya değil soloya uygundur. Yalnızlığın iyi geldiği insanlardır onlar. Solo olarak da icra edebilirsin sanatı koro olarak da. Her ikisi de sanattır, yalnız ya da beraber yaşamanın bir sanat olduğu gibi. Ancak beraber yaşamak hayatın en zor halidir. Dayanışma, güçlü olma, ayakta ve hayatta kalma anlamında ortak yaşam vazgeçilmezdir. Ancak beraber yaşam eğitim ve öğretimin olmasıyla ve kültür değişiminin sağlanmasıyla ortaya çıkan ortak yaşam kültürü sayesinde mümkündür ancak. Tıpkı akortları yapılmış her müzik aletinin, doğru zamanda doğru sesi çıkarmasıyla ortaya çıkan müthiş eserleri yaratan senfoni orkestralarında olduğu gibi. Bizler dünyaya geldiğimiz anda düştük uzun yollara. Kendimizi, sevgiliyi, askı, doğumu, ölümü, dört mevsimi, insanı ve insana ait olan her şeyi arıyoruz beş çizgiden oluşan uzun ince yollarda. Ve birlikte yaşıyoruz her notayla.

NOTALARLA YAŞAMAK

Notalarla Yaşamak

Notalarla Yaşamak Dünyamız bir sanat eseri, güzel yaşamak ise bir sanattır. Sanat uzun, ömür ise kısadır. O nedenle hep güdük kalır ömrümüz bu hayatta. İletişimle var olduğumuz bu güdük ömrümüzde ise müzik, en güzel sanatsal iletişim yollarından biridir. Bir orkestrada yer alan her müzik aletinin kendine özgü bir karakteri vardır ve bu karakter neşe ya da keder olarak yansır esere. Bu sanat eseri dünya, koca bir senfonik orkestrası gibidir. 14 milyar yıl önce çok uzun bir senfoni başlamıştır ve bazen allegro bazen adagio olarak devam etmektedir. Ve milyonlarca müzik aleti girip çıkmıştır orkestraya. Büyük bir orkestranın parçası olan bizler ne kadar da benzeriz müzik aletlerine. Büyük bir orkestrada her çalgının o şarkı boyunca aldığı rol gibi bizim de ömrümüz boyunca aldığımız roller vardır. Rolümüzü sergilerken güfte yazıp beste yaparız hayatı. Ve çileli, uzun, ince porte çizgileri arasında yaşarız hayatı müzik gibi. Bazen yazılmış bir eseri okuruz bazen kendi eserimizi yazarız. Kimileri türkü, kimileri konçerto olur bu orkestrada. Bazıları sadece sus işareti kullanırken bazıları ise nerde es vereceğini dahi bilmez. Öyle virtüözler vardır ki, bütün kalplerin kilidini açar sol anahtarıyla. Bazıları da hep üst perdeden çalar kibrinden hiç ödün vermeyerek. Dokuz sekizlik bir ölçüyle oynak bir hava çalan da vardır, ağıt yakan da vardır. Kimileri mistik bir tavırla tanrıyı arar üflemeli bir çalgıyla her nefeste. Kimileri de sevgiyi ve aşkı anlatır kemanın çekilen her yayında. Bazıları koroya değil soloya uygundur. Yalnızlığın iyi geldiği insanlardır onlar. Solo olarak da icra edebilirsin sanatı koro olarak da. Her ikisi de sanattır, yalnız ya da beraber yaşamanın bir sanat olduğu gibi. Ancak beraber yaşamak hayatın en zor halidir. Dayanışma, güçlü olma, ayakta ve hayatta kalma anlamında ortak yaşam vazgeçilmezdir. Ancak beraber yaşam eğitim ve öğretimin olmasıyla ve kültür değişiminin sağlanmasıyla ortaya çıkan ortak yaşam kültürü sayesinde mümkündür ancak. Tıpkı akortları yapılmış her müzik aletinin, doğru zamanda doğru sesi çıkarmasıyla ortaya çıkan müthiş eserleri yaratan senfoni orkestralarında olduğu gibi. Bizler dünyaya geldiğimiz anda düştük uzun yollara. Kendimizi, sevgiliyi, askı, doğumu, ölümü, dört mevsimi, insanı ve insana ait olan her şeyi arıyoruz beş çizgiden oluşan uzun ince yollarda. Ve birlikte yaşıyoruz her notayla.

SEVİMLİ UMUT HIRSIZLARI

Sevimli Umut Hırsızları

Schopenhauer’e sorsan "bir aptalın rüyası" Nietzsche göre zayıfların zayıflığı" Yani duruma göre değişiyor anlamı Bana soracak olursan Ufka kanca atmak İşkenceye direnme gücü bulmak Bir çeşit hayal etmek Hem de mistik değer yükleyerek İmkansızı eylemsizce beklemek Arzuları diri tutmak için kesintisiz güç kaynağı Ta ki bir gün gelip de bir soysuz çalıncaya kadar Çalındığında bir şey kalır mı geriye sence Bence tam bir özgürlük hali Biliyorum artık umudun nemenem bir şey olduğunu Öyle bir şey ki o Olanaksızlıktan bilgelik Tesadüfi farkındalık Teselli bulma aracı Bel bağlama gereci Mecburiyetten ermiş halleri Evet istemiyorum artık umut falan Varsın çalsınlar Umursamazlık pelerinim var benim artık İmkansız arzulara ihtimal yüklemek istemiyorum Olmayacak duaya amin demek için beklemekten sıkıldım Çalsınlar umutlarımızı Ve lütfen geri de getirmesinler artık

NOTALARLA YAŞAMAK

Notalarla Yaşamak

Notalarla Yaşamak Dünyamız bir sanat eseri, güzel yaşamak ise bir sanattır. Sanat uzun, ömür ise kısadır. O nedenle hep güdük kalır ömrümüz bu hayatta. İletişimle var olduğumuz bu güdük ömrümüzde ise müzik, en güzel sanatsal iletişim yollarından biridir. Bir orkestrada yer alan her müzik aletinin kendine özgü bir karakteri vardır ve bu karakter neşe ya da keder olarak yansır esere. Bu sanat eseri dünya, koca bir senfonik orkestrası gibidir. 14 milyar yıl önce çok uzun bir senfoni başlamıştır ve bazen allegro bazen adagio olarak devam etmektedir. Ve milyonlarca müzik aleti girip çıkmıştır orkestraya. Büyük bir orkestranın parçası olan bizler ne kadar da benzeriz müzik aletlerine. Büyük bir orkestrada her çalgının o şarkı boyunca aldığı rol gibi bizim de ömrümüz boyunca aldığımız roller vardır. Rolümüzü sergilerken güfte yazıp beste yaparız hayatı. Ve çileli, uzun, ince porte çizgileri arasında yaşarız hayatı müzik gibi. Bazen yazılmış bir eseri okuruz bazen kendi eserimizi yazarız. Kimileri türkü, kimileri konçerto olur bu orkestrada. Bazıları sadece sus işareti kullanırken bazıları ise nerde es vereceğini dahi bilmez. Öyle virtüözler vardır ki, bütün kalplerin kilidini açar sol anahtarıyla. Bazıları da hep üst perdeden çalar kibrinden hiç ödün vermeyerek. Dokuz sekizlik bir ölçüyle oynak bir hava çalan da vardır, ağıt yakan da vardır. Kimileri mistik bir tavırla tanrıyı arar üflemeli bir çalgıyla her nefeste. Kimileri de sevgiyi ve aşkı anlatır kemanın çekilen her yayında. Bazıları koroya değil soloya uygundur. Yalnızlığın iyi geldiği insanlardır onlar. Solo olarak da icra edebilirsin sanatı koro olarak da. Her ikisi de sanattır, yalnız ya da beraber yaşamanın bir sanat olduğu gibi. Ancak beraber yaşamak hayatın en zor halidir. Dayanışma, güçlü olma, ayakta ve hayatta kalma anlamında ortak yaşam vazgeçilmezdir. Ancak beraber yaşam eğitim ve öğretimin olmasıyla ve kültür değişiminin sağlanmasıyla ortaya çıkan ortak yaşam kültürü sayesinde mümkündür ancak. Tıpkı akortları yapılmış her müzik aletinin, doğru zamanda doğru sesi çıkarmasıyla ortaya çıkan müthiş eserleri yaratan senfoni orkestralarında olduğu gibi. Bizler dünyaya geldiğimiz anda düştük uzun yollara. Kendimizi, sevgiliyi, askı, doğumu, ölümü, dört mevsimi, insanı ve insana ait olan her şeyi arıyoruz beş çizgiden oluşan uzun ince yollarda. Ve birlikte yaşıyoruz her notayla.

NOTALARLA YAŞAMAK

Notalarla Yaşamak

Notalarla Yaşamak Dünyamız bir sanat eseri, güzel yaşamak ise bir sanattır. Sanat uzun, ömür ise kısadır. O nedenle hep güdük kalır ömrümüz bu hayatta. İletişimle var olduğumuz bu güdük ömrümüzde ise müzik, en güzel sanatsal iletişim yollarından biridir. Bir orkestrada yer alan her müzik aletinin kendine özgü bir karakteri vardır ve bu karakter neşe ya da keder olarak yansır esere. Bu sanat eseri dünya, koca bir senfonik orkestrası gibidir. 14 milyar yıl önce çok uzun bir senfoni başlamıştır ve bazen allegro bazen adagio olarak devam etmektedir. Ve milyonlarca müzik aleti girip çıkmıştır orkestraya. Büyük bir orkestranın parçası olan bizler ne kadar da benzeriz müzik aletlerine. Büyük bir orkestrada her çalgının o şarkı boyunca aldığı rol gibi bizim de ömrümüz boyunca aldığımız roller vardır. Rolümüzü sergilerken güfte yazıp beste yaparız hayatı. Ve çileli, uzun, ince porte çizgileri arasında yaşarız hayatı müzik gibi. Bazen yazılmış bir eseri okuruz bazen kendi eserimizi yazarız. Kimileri türkü, kimileri konçerto olur bu orkestrada. Bazıları sadece sus işareti kullanırken bazıları ise nerde es vereceğini dahi bilmez. Öyle virtüözler vardır ki, bütün kalplerin kilidini açar sol anahtarıyla. Bazıları da hep üst perdeden çalar kibrinden hiç ödün vermeyerek. Dokuz sekizlik bir ölçüyle oynak bir hava çalan da vardır, ağıt yakan da vardır. Kimileri mistik bir tavırla tanrıyı arar üflemeli bir çalgıyla her nefeste. Kimileri de sevgiyi ve aşkı anlatır kemanın çekilen her yayında. Bazıları koroya değil soloya uygundur. Yalnızlığın iyi geldiği insanlardır onlar. Solo olarak da icra edebilirsin sanatı koro olarak da. Her ikisi de sanattır, yalnız ya da beraber yaşamanın bir sanat olduğu gibi. Ancak beraber yaşamak hayatın en zor halidir. Dayanışma, güçlü olma, ayakta ve hayatta kalma anlamında ortak yaşam vazgeçilmezdir. Ancak beraber yaşam eğitim ve öğretimin olmasıyla ve kültür değişiminin sağlanmasıyla ortaya çıkan ortak yaşam kültürü sayesinde mümkündür ancak. Tıpkı akortları yapılmış her müzik aletinin, doğru zamanda doğru sesi çıkarmasıyla ortaya çıkan müthiş eserleri yaratan senfoni orkestralarında olduğu gibi. Bizler dünyaya geldiğimiz anda düştük uzun yollara. Kendimizi, sevgiliyi, askı, doğumu, ölümü, dört mevsimi, insanı ve insana ait olan her şeyi arıyoruz beş çizgiden oluşan uzun ince yollarda. Ve birlikte yaşıyoruz her notayla.

NOTALARLA YAŞAMAK

Notalarla Yaşamak

Notalarla Yaşamak Dünyamız bir sanat eseri, güzel yaşamak ise bir sanattır. Sanat uzun, ömür ise kısadır. O nedenle hep güdük kalır ömrümüz bu hayatta. İletişimle var olduğumuz bu güdük ömrümüzde ise müzik, en güzel sanatsal iletişim yollarından biridir. Bir orkestrada yer alan her müzik aletinin kendine özgü bir karakteri vardır ve bu karakter neşe ya da keder olarak yansır esere. Bu sanat eseri dünya, koca bir senfonik orkestrası gibidir. 14 milyar yıl önce çok uzun bir senfoni başlamıştır ve bazen allegro bazen adagio olarak devam etmektedir. Ve milyonlarca müzik aleti girip çıkmıştır orkestraya. Büyük bir orkestranın parçası olan bizler ne kadar da benzeriz müzik aletlerine. Büyük bir orkestrada her çalgının o şarkı boyunca aldığı rol gibi bizim de ömrümüz boyunca aldığımız roller vardır. Rolümüzü sergilerken güfte yazıp beste yaparız hayatı. Ve çileli, uzun, ince porte çizgileri arasında yaşarız hayatı müzik gibi. Bazen yazılmış bir eseri okuruz bazen kendi eserimizi yazarız. Kimileri türkü, kimileri konçerto olur bu orkestrada. Bazıları sadece sus işareti kullanırken bazıları ise nerde es vereceğini dahi bilmez. Öyle virtüözler vardır ki, bütün kalplerin kilidini açar sol anahtarıyla. Bazıları da hep üst perdeden çalar kibrinden hiç ödün vermeyerek. Dokuz sekizlik bir ölçüyle oynak bir hava çalan da vardır, ağıt yakan da vardır. Kimileri mistik bir tavırla tanrıyı arar üflemeli bir çalgıyla her nefeste. Kimileri de sevgiyi ve aşkı anlatır kemanın çekilen her yayında. Bazıları koroya değil soloya uygundur. Yalnızlığın iyi geldiği insanlardır onlar. Solo olarak da icra edebilirsin sanatı koro olarak da. Her ikisi de sanattır, yalnız ya da beraber yaşamanın bir sanat olduğu gibi. Ancak beraber yaşamak hayatın en zor halidir. Dayanışma, güçlü olma, ayakta ve hayatta kalma anlamında ortak yaşam vazgeçilmezdir. Ancak beraber yaşam eğitim ve öğretimin olmasıyla ve kültür değişiminin sağlanmasıyla ortaya çıkan ortak yaşam kültürü sayesinde mümkündür ancak. Tıpkı akortları yapılmış her müzik aletinin, doğru zamanda doğru sesi çıkarmasıyla ortaya çıkan müthiş eserleri yaratan senfoni orkestralarında olduğu gibi. Bizler dünyaya geldiğimiz anda düştük uzun yollara. Kendimizi, sevgiliyi, askı, doğumu, ölümü, dört mevsimi, insanı ve insana ait olan her şeyi arıyoruz beş çizgiden oluşan uzun ince yollarda. Ve birlikte yaşıyoruz her notayla.

VARLIĞINLA TAMAMLANDIM 

Varlığınla Tamamlandım

Mağduriyetin o ilk gününde Ademe elmayı sen mi yedirttin? Bizi cennetten sen mi kovdurttun? Boğazımızda düğümlü kalan adem elması da senin eserin mi yoksa Sen tarihte suçlanan ilk insan ve ilk kadın İsis’mi, Lilit’mi yoksa Havva mısın Uzayda koloniler oluşturmaya yakın çağda Hala inanılan şey bu safsata Şeytana pabucunu ters giydiriyor bu kadın hala Milyon yıl süründükten sonra El ele verip kalktık ayağa Ve nice badireler atlattık beraber Ama insanlığımız emekliyor hala Sorsanız bütün kadınlarımızı çok seviyoruz Cemal Süreya kadar güzel anlatamazsak ta Bir erkek aşkı ve kadını bu kadar eşsiz anlatırken Bazılarımız yok sayıyor kadını hala Ferhat şirin için dağları delerken Bir kadının şahitliği az görülüyor Kerem Aslı için, Mecnun Leyla için, Ve daha nice erkekler nice kadınlar için Divane olup acılar çekerken İkinci sınıf sayanlar var hala Sen doğurdun hepimizi, sevdin ve büyüttün koynunda Sonra gönderdin başka kadının koynuna Annem oldun sevgilim oldun kızım oldun Anladım ki varlığınla tamamlandım ben Ve sayende ben oldum

NOTALARLA YAŞAMAK

Notalarla Yaşamak

Notalarla Yaşamak Dünyamız bir sanat eseri, güzel yaşamak ise bir sanattır. Sanat uzun, ömür ise kısadır. O nedenle hep güdük kalır ömrümüz bu hayatta. İletişimle var olduğumuz bu güdük ömrümüzde ise müzik, en güzel sanatsal iletişim yollarından biridir. Bir orkestrada yer alan her müzik aletinin kendine özgü bir karakteri vardır ve bu karakter neşe ya da keder olarak yansır esere. Bu sanat eseri dünya, koca bir senfonik orkestrası gibidir. 14 milyar yıl önce çok uzun bir senfoni başlamıştır ve bazen allegro bazen adagio olarak devam etmektedir. Ve milyonlarca müzik aleti girip çıkmıştır orkestraya. Büyük bir orkestranın parçası olan bizler ne kadar da benzeriz müzik aletlerine. Büyük bir orkestrada her çalgının o şarkı boyunca aldığı rol gibi bizim de ömrümüz boyunca aldığımız roller vardır. Rolümüzü sergilerken güfte yazıp beste yaparız hayatı. Ve çileli, uzun, ince porte çizgileri arasında yaşarız hayatı müzik gibi. Bazen yazılmış bir eseri okuruz bazen kendi eserimizi yazarız. Kimileri türkü, kimileri konçerto olur bu orkestrada. Bazıları sadece sus işareti kullanırken bazıları ise nerde es vereceğini dahi bilmez. Öyle virtüözler vardır ki, bütün kalplerin kilidini açar sol anahtarıyla. Bazıları da hep üst perdeden çalar kibrinden hiç ödün vermeyerek. Dokuz sekizlik bir ölçüyle oynak bir hava çalan da vardır, ağıt yakan da vardır. Kimileri mistik bir tavırla tanrıyı arar üflemeli bir çalgıyla her nefeste. Kimileri de sevgiyi ve aşkı anlatır kemanın çekilen her yayında. Bazıları koroya değil soloya uygundur. Yalnızlığın iyi geldiği insanlardır onlar. Solo olarak da icra edebilirsin sanatı koro olarak da. Her ikisi de sanattır, yalnız ya da beraber yaşamanın bir sanat olduğu gibi. Ancak beraber yaşamak hayatın en zor halidir. Dayanışma, güçlü olma, ayakta ve hayatta kalma anlamında ortak yaşam vazgeçilmezdir. Ancak beraber yaşam eğitim ve öğretimin olmasıyla ve kültür değişiminin sağlanmasıyla ortaya çıkan ortak yaşam kültürü sayesinde mümkündür ancak. Tıpkı akortları yapılmış her müzik aletinin, doğru zamanda doğru sesi çıkarmasıyla ortaya çıkan müthiş eserleri yaratan senfoni orkestralarında olduğu gibi. Bizler dünyaya geldiğimiz anda düştük uzun yollara. Kendimizi, sevgiliyi, askı, doğumu, ölümü, dört mevsimi, insanı ve insana ait olan her şeyi arıyoruz beş çizgiden oluşan uzun ince yollarda. Ve birlikte yaşıyoruz her notayla.

NOTALARLA YAŞAMAK

Notalarla Yaşamak

Notalarla Yaşamak Dünyamız bir sanat eseri, güzel yaşamak ise bir sanattır. Sanat uzun, ömür ise kısadır. O nedenle hep güdük kalır ömrümüz bu hayatta. İletişimle var olduğumuz bu güdük ömrümüzde ise müzik, en güzel sanatsal iletişim yollarından biridir. Bir orkestrada yer alan her müzik aletinin kendine özgü bir karakteri vardır ve bu karakter neşe ya da keder olarak yansır esere. Bu sanat eseri dünya, koca bir senfonik orkestrası gibidir. 14 milyar yıl önce çok uzun bir senfoni başlamıştır ve bazen allegro bazen adagio olarak devam etmektedir. Ve milyonlarca müzik aleti girip çıkmıştır orkestraya. Büyük bir orkestranın parçası olan bizler ne kadar da benzeriz müzik aletlerine. Büyük bir orkestrada her çalgının o şarkı boyunca aldığı rol gibi bizim de ömrümüz boyunca aldığımız roller vardır. Rolümüzü sergilerken güfte yazıp beste yaparız hayatı. Ve çileli, uzun, ince porte çizgileri arasında yaşarız hayatı müzik gibi. Bazen yazılmış bir eseri okuruz bazen kendi eserimizi yazarız. Kimileri türkü, kimileri konçerto olur bu orkestrada. Bazıları sadece sus işareti kullanırken bazıları ise nerde es vereceğini dahi bilmez. Öyle virtüözler vardır ki, bütün kalplerin kilidini açar sol anahtarıyla. Bazıları da hep üst perdeden çalar kibrinden hiç ödün vermeyerek. Dokuz sekizlik bir ölçüyle oynak bir hava çalan da vardır, ağıt yakan da vardır. Kimileri mistik bir tavırla tanrıyı arar üflemeli bir çalgıyla her nefeste. Kimileri de sevgiyi ve aşkı anlatır kemanın çekilen her yayında. Bazıları koroya değil soloya uygundur. Yalnızlığın iyi geldiği insanlardır onlar. Solo olarak da icra edebilirsin sanatı koro olarak da. Her ikisi de sanattır, yalnız ya da beraber yaşamanın bir sanat olduğu gibi. Ancak beraber yaşamak hayatın en zor halidir. Dayanışma, güçlü olma, ayakta ve hayatta kalma anlamında ortak yaşam vazgeçilmezdir. Ancak beraber yaşam eğitim ve öğretimin olmasıyla ve kültür değişiminin sağlanmasıyla ortaya çıkan ortak yaşam kültürü sayesinde mümkündür ancak. Tıpkı akortları yapılmış her müzik aletinin, doğru zamanda doğru sesi çıkarmasıyla ortaya çıkan müthiş eserleri yaratan senfoni orkestralarında olduğu gibi. Bizler dünyaya geldiğimiz anda düştük uzun yollara. Kendimizi, sevgiliyi, askı, doğumu, ölümü, dört mevsimi, insanı ve insana ait olan her şeyi arıyoruz beş çizgiden oluşan uzun ince yollarda. Ve birlikte yaşıyoruz her notayla.

NOTALARLA YAŞAMAK

Notalarla Yaşamak

Notalarla Yaşamak Dünyamız bir sanat eseri, güzel yaşamak ise bir sanattır. Sanat uzun, ömür ise kısadır. O nedenle hep güdük kalır ömrümüz bu hayatta. İletişimle var olduğumuz bu güdük ömrümüzde ise müzik, en güzel sanatsal iletişim yollarından biridir. Bir orkestrada yer alan her müzik aletinin kendine özgü bir karakteri vardır ve bu karakter neşe ya da keder olarak yansır esere. Bu sanat eseri dünya, koca bir senfonik orkestrası gibidir. 14 milyar yıl önce çok uzun bir senfoni başlamıştır ve bazen allegro bazen adagio olarak devam etmektedir. Ve milyonlarca müzik aleti girip çıkmıştır orkestraya. Büyük bir orkestranın parçası olan bizler ne kadar da benzeriz müzik aletlerine. Büyük bir orkestrada her çalgının o şarkı boyunca aldığı rol gibi bizim de ömrümüz boyunca aldığımız roller vardır. Rolümüzü sergilerken güfte yazıp beste yaparız hayatı. Ve çileli, uzun, ince porte çizgileri arasında yaşarız hayatı müzik gibi. Bazen yazılmış bir eseri okuruz bazen kendi eserimizi yazarız. Kimileri türkü, kimileri konçerto olur bu orkestrada. Bazıları sadece sus işareti kullanırken bazıları ise nerde es vereceğini dahi bilmez. Öyle virtüözler vardır ki, bütün kalplerin kilidini açar sol anahtarıyla. Bazıları da hep üst perdeden çalar kibrinden hiç ödün vermeyerek. Dokuz sekizlik bir ölçüyle oynak bir hava çalan da vardır, ağıt yakan da vardır. Kimileri mistik bir tavırla tanrıyı arar üflemeli bir çalgıyla her nefeste. Kimileri de sevgiyi ve aşkı anlatır kemanın çekilen her yayında. Bazıları koroya değil soloya uygundur. Yalnızlığın iyi geldiği insanlardır onlar. Solo olarak da icra edebilirsin sanatı koro olarak da. Her ikisi de sanattır, yalnız ya da beraber yaşamanın bir sanat olduğu gibi. Ancak beraber yaşamak hayatın en zor halidir. Dayanışma, güçlü olma, ayakta ve hayatta kalma anlamında ortak yaşam vazgeçilmezdir. Ancak beraber yaşam eğitim ve öğretimin olmasıyla ve kültür değişiminin sağlanmasıyla ortaya çıkan ortak yaşam kültürü sayesinde mümkündür ancak. Tıpkı akortları yapılmış her müzik aletinin, doğru zamanda doğru sesi çıkarmasıyla ortaya çıkan müthiş eserleri yaratan senfoni orkestralarında olduğu gibi. Bizler dünyaya geldiğimiz anda düştük uzun yollara. Kendimizi, sevgiliyi, askı, doğumu, ölümü, dört mevsimi, insanı ve insana ait olan her şeyi arıyoruz beş çizgiden oluşan uzun ince yollarda. Ve birlikte yaşıyoruz her notayla.

HAYATImıN ANLAMI

HAYATImıN ANLAMI

Daha bir duygusal olurum doğum günlerimde Yine aynı sorular yine yüzleşme zamanı Sorup duracağım kendime her yaşımda Acaba nedir bu hayatın anlamı Üstadlara sorsaydık ne derlerdi Platon’a sorsaydık mesela Daha çok öğrenmek derdi herhalde Sevgili hocası Sokrat’a sorsak kendini bilmektir derdi Öğrencisi Aristo’ya danışsak erdeme ulaşmak Epikürcüler ise derdi ki hayat zevk almak Marx oradan itiraz ederdi buna Hayatın anlamı sınıf mücadelesi ve sosyal adalettir diye Acaba zor işler bunlar deyip Stoacılar gibi kadere boyun mu eğsek Yoksa Nihilistler gibi her şey boş mu desek Nietzsche hiç beğenmezdi bu fikri eminim Ve hayatın anlamı kendini aşmaktır derdi Sartre ise kendi anlamını yaratmak diye mutlaka eklerdi. Her doğum günümde bu ünlüler törenle geçer zihnimden uygun olmayan adımlarla Ve daha az aydınlatırlar beni pastanın üzerindeki mumlardan Aslında üfle mumunu iç şarabını Yok illa daha fazla mumla aydınlatacağım her yıl bu karanlığı Bunların hepsi büyük sorular ve büyük cevaplar Ama cevaplar her bedene uymayan tek beden elbise gibi sanki Mumlar ve ak saçlar arttıkça daha bir aydınlanıyor gibiyim Sonuncu mum daha bir anlam kazandırdı hayatıma Artık uygun adımda geçiyor zihnimde bütün filozoflar Anladım ki aynı anda doğruymuş bütün sorular ve cevaplar Biz hayatın anlamını soruyorken üstatlara Onlar kendi hayatlarının anlamını anlatıyor bizlere Biz de alıp o tek beden elbiseyi Giydirmeye çalışıyoruz herkese Hatta kalkıp herkesin hayatının anlamını Bütün doğanın anlamına atfediyoruz Benim hayatım benim hayatımın anlamı Hayatın değil hayatımın anlamı bütün mesele Peki o halde sorarsan hayatın anlamı ne diye Onu da konuşuruz elbet başka bir şiirde

NOTALARLA YAŞAMAK

Notalarla Yaşamak

Notalarla Yaşamak Dünyamız bir sanat eseri, güzel yaşamak ise bir sanattır. Sanat uzun, ömür ise kısadır. O nedenle hep güdük kalır ömrümüz bu hayatta. İletişimle var olduğumuz bu güdük ömrümüzde ise müzik, en güzel sanatsal iletişim yollarından biridir. Bir orkestrada yer alan her müzik aletinin kendine özgü bir karakteri vardır ve bu karakter neşe ya da keder olarak yansır esere. Bu sanat eseri dünya, koca bir senfonik orkestrası gibidir. 14 milyar yıl önce çok uzun bir senfoni başlamıştır ve bazen allegro bazen adagio olarak devam etmektedir. Ve milyonlarca müzik aleti girip çıkmıştır orkestraya. Büyük bir orkestranın parçası olan bizler ne kadar da benzeriz müzik aletlerine. Büyük bir orkestrada her çalgının o şarkı boyunca aldığı rol gibi bizim de ömrümüz boyunca aldığımız roller vardır. Rolümüzü sergilerken güfte yazıp beste yaparız hayatı. Ve çileli, uzun, ince porte çizgileri arasında yaşarız hayatı müzik gibi. Bazen yazılmış bir eseri okuruz bazen kendi eserimizi yazarız. Kimileri türkü, kimileri konçerto olur bu orkestrada. Bazıları sadece sus işareti kullanırken bazıları ise nerde es vereceğini dahi bilmez. Öyle virtüözler vardır ki, bütün kalplerin kilidini açar sol anahtarıyla. Bazıları da hep üst perdeden çalar kibrinden hiç ödün vermeyerek. Dokuz sekizlik bir ölçüyle oynak bir hava çalan da vardır, ağıt yakan da vardır. Kimileri mistik bir tavırla tanrıyı arar üflemeli bir çalgıyla her nefeste. Kimileri de sevgiyi ve aşkı anlatır kemanın çekilen her yayında. Bazıları koroya değil soloya uygundur. Yalnızlığın iyi geldiği insanlardır onlar. Solo olarak da icra edebilirsin sanatı koro olarak da. Her ikisi de sanattır, yalnız ya da beraber yaşamanın bir sanat olduğu gibi. Ancak beraber yaşamak hayatın en zor halidir. Dayanışma, güçlü olma, ayakta ve hayatta kalma anlamında ortak yaşam vazgeçilmezdir. Ancak beraber yaşam eğitim ve öğretimin olmasıyla ve kültür değişiminin sağlanmasıyla ortaya çıkan ortak yaşam kültürü sayesinde mümkündür ancak. Tıpkı akortları yapılmış her müzik aletinin, doğru zamanda doğru sesi çıkarmasıyla ortaya çıkan müthiş eserleri yaratan senfoni orkestralarında olduğu gibi. Bizler dünyaya geldiğimiz anda düştük uzun yollara. Kendimizi, sevgiliyi, askı, doğumu, ölümü, dört mevsimi, insanı ve insana ait olan her şeyi arıyoruz beş çizgiden oluşan uzun ince yollarda. Ve birlikte yaşıyoruz her notayla.

NOTALARLA YAŞAMAK

Notalarla Yaşamak

Notalarla Yaşamak Dünyamız bir sanat eseri, güzel yaşamak ise bir sanattır. Sanat uzun, ömür ise kısadır. O nedenle hep güdük kalır ömrümüz bu hayatta. İletişimle var olduğumuz bu güdük ömrümüzde ise müzik, en güzel sanatsal iletişim yollarından biridir. Bir orkestrada yer alan her müzik aletinin kendine özgü bir karakteri vardır ve bu karakter neşe ya da keder olarak yansır esere. Bu sanat eseri dünya, koca bir senfonik orkestrası gibidir. 14 milyar yıl önce çok uzun bir senfoni başlamıştır ve bazen allegro bazen adagio olarak devam etmektedir. Ve milyonlarca müzik aleti girip çıkmıştır orkestraya. Büyük bir orkestranın parçası olan bizler ne kadar da benzeriz müzik aletlerine. Büyük bir orkestrada her çalgının o şarkı boyunca aldığı rol gibi bizim de ömrümüz boyunca aldığımız roller vardır. Rolümüzü sergilerken güfte yazıp beste yaparız hayatı. Ve çileli, uzun, ince porte çizgileri arasında yaşarız hayatı müzik gibi. Bazen yazılmış bir eseri okuruz bazen kendi eserimizi yazarız. Kimileri türkü, kimileri konçerto olur bu orkestrada. Bazıları sadece sus işareti kullanırken bazıları ise nerde es vereceğini dahi bilmez. Öyle virtüözler vardır ki, bütün kalplerin kilidini açar sol anahtarıyla. Bazıları da hep üst perdeden çalar kibrinden hiç ödün vermeyerek. Dokuz sekizlik bir ölçüyle oynak bir hava çalan da vardır, ağıt yakan da vardır. Kimileri mistik bir tavırla tanrıyı arar üflemeli bir çalgıyla her nefeste. Kimileri de sevgiyi ve aşkı anlatır kemanın çekilen her yayında. Bazıları koroya değil soloya uygundur. Yalnızlığın iyi geldiği insanlardır onlar. Solo olarak da icra edebilirsin sanatı koro olarak da. Her ikisi de sanattır, yalnız ya da beraber yaşamanın bir sanat olduğu gibi. Ancak beraber yaşamak hayatın en zor halidir. Dayanışma, güçlü olma, ayakta ve hayatta kalma anlamında ortak yaşam vazgeçilmezdir. Ancak beraber yaşam eğitim ve öğretimin olmasıyla ve kültür değişiminin sağlanmasıyla ortaya çıkan ortak yaşam kültürü sayesinde mümkündür ancak. Tıpkı akortları yapılmış her müzik aletinin, doğru zamanda doğru sesi çıkarmasıyla ortaya çıkan müthiş eserleri yaratan senfoni orkestralarında olduğu gibi. Bizler dünyaya geldiğimiz anda düştük uzun yollara. Kendimizi, sevgiliyi, askı, doğumu, ölümü, dört mevsimi, insanı ve insana ait olan her şeyi arıyoruz beş çizgiden oluşan uzun ince yollarda. Ve birlikte yaşıyoruz her notayla.

NOTALARLA YAŞAMAK

Notalarla Yaşamak

Notalarla Yaşamak Dünyamız bir sanat eseri, güzel yaşamak ise bir sanattır. Sanat uzun, ömür ise kısadır. O nedenle hep güdük kalır ömrümüz bu hayatta. İletişimle var olduğumuz bu güdük ömrümüzde ise müzik, en güzel sanatsal iletişim yollarından biridir. Bir orkestrada yer alan her müzik aletinin kendine özgü bir karakteri vardır ve bu karakter neşe ya da keder olarak yansır esere. Bu sanat eseri dünya, koca bir senfonik orkestrası gibidir. 14 milyar yıl önce çok uzun bir senfoni başlamıştır ve bazen allegro bazen adagio olarak devam etmektedir. Ve milyonlarca müzik aleti girip çıkmıştır orkestraya. Büyük bir orkestranın parçası olan bizler ne kadar da benzeriz müzik aletlerine. Büyük bir orkestrada her çalgının o şarkı boyunca aldığı rol gibi bizim de ömrümüz boyunca aldığımız roller vardır. Rolümüzü sergilerken güfte yazıp beste yaparız hayatı. Ve çileli, uzun, ince porte çizgileri arasında yaşarız hayatı müzik gibi. Bazen yazılmış bir eseri okuruz bazen kendi eserimizi yazarız. Kimileri türkü, kimileri konçerto olur bu orkestrada. Bazıları sadece sus işareti kullanırken bazıları ise nerde es vereceğini dahi bilmez. Öyle virtüözler vardır ki, bütün kalplerin kilidini açar sol anahtarıyla. Bazıları da hep üst perdeden çalar kibrinden hiç ödün vermeyerek. Dokuz sekizlik bir ölçüyle oynak bir hava çalan da vardır, ağıt yakan da vardır. Kimileri mistik bir tavırla tanrıyı arar üflemeli bir çalgıyla her nefeste. Kimileri de sevgiyi ve aşkı anlatır kemanın çekilen her yayında. Bazıları koroya değil soloya uygundur. Yalnızlığın iyi geldiği insanlardır onlar. Solo olarak da icra edebilirsin sanatı koro olarak da. Her ikisi de sanattır, yalnız ya da beraber yaşamanın bir sanat olduğu gibi. Ancak beraber yaşamak hayatın en zor halidir. Dayanışma, güçlü olma, ayakta ve hayatta kalma anlamında ortak yaşam vazgeçilmezdir. Ancak beraber yaşam eğitim ve öğretimin olmasıyla ve kültür değişiminin sağlanmasıyla ortaya çıkan ortak yaşam kültürü sayesinde mümkündür ancak. Tıpkı akortları yapılmış her müzik aletinin, doğru zamanda doğru sesi çıkarmasıyla ortaya çıkan müthiş eserleri yaratan senfoni orkestralarında olduğu gibi. Bizler dünyaya geldiğimiz anda düştük uzun yollara. Kendimizi, sevgiliyi, askı, doğumu, ölümü, dört mevsimi, insanı ve insana ait olan her şeyi arıyoruz beş çizgiden oluşan uzun ince yollarda. Ve birlikte yaşıyoruz her notayla.

İÇİNDEN NEHİR GEÇEN ŞEHİRLER

İçinden Nehir Geçen Şehirler

Ben, ceplerimde kelimeler Yalnız gezen bir bulutum Ne zaman güzel bir şehir görsem Islatmak isterim saçlarını Bir yaz yağmuruyla Ben gri bir bulutum Gezerim aklım bir karış havada, Gözüm hep gölgemi düşürdüğüm yerlerde Sevdamın yağmur olup Yeşerteceği bir şehir aramakta Ben bir sevda bulutuyum Nehir olup doldurmak isterim şehrin derelerini Fethetmek isterim şehri bir uçtan bir uca Sarıp sarmalamak isterim Bütün kollarımla Ben bir yağmur damlasıyım Her kelimede tamamlanınca damlayan Çatlamış bir toprağa ya da bulutuna aşık bir selvi ağacına Şiir olup yağan bir yağmurum Bardaktan boşalırcasına Şehrin teninde melodiyim ben Çatılara düşen her damlada Ve bahçelerinde birer damla öpücük Kırmızı güllerin yapraklarında Şehrin bacalarından girerim ben koynuna Sanki yavaş ol der gibi Cısss eder kor ateşe düşen her damla Ama ben bu şehrin, sırılsıklam aşık olmasını isterim Yağmuruna, bulutuna Ben ne muson yağmuruyum ne de sağanak Olsa olsa ahmak ıslatan bir sevda yağmuru Deli dolu yağıp ta İstemem ne şehirden ne sevdadan olmak Tek arzum Bu şehrin kalbini Nehrimin ılık sularıyla ısıtmak Ben şehrime bulut, sevdalıma gölgeyim Yatağımı bulsam da yatak derenin değil şehrin Nehir kıvrılsa da kıvrımlar nehrin değil şehrin Nazlanır şehir, içinden geçen akarsuyuna Nehir gider hep, şehrin hem huyuna hem suyuna Ben bir bulut idim sevdamın üstüne titreyen Bir damla oldum şehrimi serinleten Sonra yağdım durmaksızın Ve şimdi ben bir akarsuyum yatağını bulmuş Gerdanındaki asma köprünün altında Şehrine bir sofra kurmuş Çilingir soframızda Demlenelim her günün akşamı Rakı senden balık benden Peynir senden şırıltılı melodiler benden Ay şahit, yıldızlar Islak Saçların düşmüş yüzüme salkım söğüt İç bir kadeh daha bırak kollarıma kendini Alıp götüreyim uzak denizlere bütün dertlerini Kaç şehir dolaştım, kaç çiçek suladım ben Bıkmadan usanmadan Ama sen son şehrim ol benim Okyanusuma ulaşmadan

NOTALARLA YAŞAMAK

Notalarla Yaşamak

Notalarla Yaşamak Dünyamız bir sanat eseri, güzel yaşamak ise bir sanattır. Sanat uzun, ömür ise kısadır. O nedenle hep güdük kalır ömrümüz bu hayatta. İletişimle var olduğumuz bu güdük ömrümüzde ise müzik, en güzel sanatsal iletişim yollarından biridir. Bir orkestrada yer alan her müzik aletinin kendine özgü bir karakteri vardır ve bu karakter neşe ya da keder olarak yansır esere. Bu sanat eseri dünya, koca bir senfonik orkestrası gibidir. 14 milyar yıl önce çok uzun bir senfoni başlamıştır ve bazen allegro bazen adagio olarak devam etmektedir. Ve milyonlarca müzik aleti girip çıkmıştır orkestraya. Büyük bir orkestranın parçası olan bizler ne kadar da benzeriz müzik aletlerine. Büyük bir orkestrada her çalgının o şarkı boyunca aldığı rol gibi bizim de ömrümüz boyunca aldığımız roller vardır. Rolümüzü sergilerken güfte yazıp beste yaparız hayatı. Ve çileli, uzun, ince porte çizgileri arasında yaşarız hayatı müzik gibi. Bazen yazılmış bir eseri okuruz bazen kendi eserimizi yazarız. Kimileri türkü, kimileri konçerto olur bu orkestrada. Bazıları sadece sus işareti kullanırken bazıları ise nerde es vereceğini dahi bilmez. Öyle virtüözler vardır ki, bütün kalplerin kilidini açar sol anahtarıyla. Bazıları da hep üst perdeden çalar kibrinden hiç ödün vermeyerek. Dokuz sekizlik bir ölçüyle oynak bir hava çalan da vardır, ağıt yakan da vardır. Kimileri mistik bir tavırla tanrıyı arar üflemeli bir çalgıyla her nefeste. Kimileri de sevgiyi ve aşkı anlatır kemanın çekilen her yayında. Bazıları koroya değil soloya uygundur. Yalnızlığın iyi geldiği insanlardır onlar. Solo olarak da icra edebilirsin sanatı koro olarak da. Her ikisi de sanattır, yalnız ya da beraber yaşamanın bir sanat olduğu gibi. Ancak beraber yaşamak hayatın en zor halidir. Dayanışma, güçlü olma, ayakta ve hayatta kalma anlamında ortak yaşam vazgeçilmezdir. Ancak beraber yaşam eğitim ve öğretimin olmasıyla ve kültür değişiminin sağlanmasıyla ortaya çıkan ortak yaşam kültürü sayesinde mümkündür ancak. Tıpkı akortları yapılmış her müzik aletinin, doğru zamanda doğru sesi çıkarmasıyla ortaya çıkan müthiş eserleri yaratan senfoni orkestralarında olduğu gibi. Bizler dünyaya geldiğimiz anda düştük uzun yollara. Kendimizi, sevgiliyi, askı, doğumu, ölümü, dört mevsimi, insanı ve insana ait olan her şeyi arıyoruz beş çizgiden oluşan uzun ince yollarda. Ve birlikte yaşıyoruz her notayla.

NOTALARLA YAŞAMAK

Notalarla Yaşamak

Notalarla Yaşamak Dünyamız bir sanat eseri, güzel yaşamak ise bir sanattır. Sanat uzun, ömür ise kısadır. O nedenle hep güdük kalır ömrümüz bu hayatta. İletişimle var olduğumuz bu güdük ömrümüzde ise müzik, en güzel sanatsal iletişim yollarından biridir. Bir orkestrada yer alan her müzik aletinin kendine özgü bir karakteri vardır ve bu karakter neşe ya da keder olarak yansır esere. Bu sanat eseri dünya, koca bir senfonik orkestrası gibidir. 14 milyar yıl önce çok uzun bir senfoni başlamıştır ve bazen allegro bazen adagio olarak devam etmektedir. Ve milyonlarca müzik aleti girip çıkmıştır orkestraya. Büyük bir orkestranın parçası olan bizler ne kadar da benzeriz müzik aletlerine. Büyük bir orkestrada her çalgının o şarkı boyunca aldığı rol gibi bizim de ömrümüz boyunca aldığımız roller vardır. Rolümüzü sergilerken güfte yazıp beste yaparız hayatı. Ve çileli, uzun, ince porte çizgileri arasında yaşarız hayatı müzik gibi. Bazen yazılmış bir eseri okuruz bazen kendi eserimizi yazarız. Kimileri türkü, kimileri konçerto olur bu orkestrada. Bazıları sadece sus işareti kullanırken bazıları ise nerde es vereceğini dahi bilmez. Öyle virtüözler vardır ki, bütün kalplerin kilidini açar sol anahtarıyla. Bazıları da hep üst perdeden çalar kibrinden hiç ödün vermeyerek. Dokuz sekizlik bir ölçüyle oynak bir hava çalan da vardır, ağıt yakan da vardır. Kimileri mistik bir tavırla tanrıyı arar üflemeli bir çalgıyla her nefeste. Kimileri de sevgiyi ve aşkı anlatır kemanın çekilen her yayında. Bazıları koroya değil soloya uygundur. Yalnızlığın iyi geldiği insanlardır onlar. Solo olarak da icra edebilirsin sanatı koro olarak da. Her ikisi de sanattır, yalnız ya da beraber yaşamanın bir sanat olduğu gibi. Ancak beraber yaşamak hayatın en zor halidir. Dayanışma, güçlü olma, ayakta ve hayatta kalma anlamında ortak yaşam vazgeçilmezdir. Ancak beraber yaşam eğitim ve öğretimin olmasıyla ve kültür değişiminin sağlanmasıyla ortaya çıkan ortak yaşam kültürü sayesinde mümkündür ancak. Tıpkı akortları yapılmış her müzik aletinin, doğru zamanda doğru sesi çıkarmasıyla ortaya çıkan müthiş eserleri yaratan senfoni orkestralarında olduğu gibi. Bizler dünyaya geldiğimiz anda düştük uzun yollara. Kendimizi, sevgiliyi, askı, doğumu, ölümü, dört mevsimi, insanı ve insana ait olan her şeyi arıyoruz beş çizgiden oluşan uzun ince yollarda. Ve birlikte yaşıyoruz her notayla.

NOTALARLA YAŞAMAK

Notalarla Yaşamak

Notalarla Yaşamak Dünyamız bir sanat eseri, güzel yaşamak ise bir sanattır. Sanat uzun, ömür ise kısadır. O nedenle hep güdük kalır ömrümüz bu hayatta. İletişimle var olduğumuz bu güdük ömrümüzde ise müzik, en güzel sanatsal iletişim yollarından biridir. Bir orkestrada yer alan her müzik aletinin kendine özgü bir karakteri vardır ve bu karakter neşe ya da keder olarak yansır esere. Bu sanat eseri dünya, koca bir senfonik orkestrası gibidir. 14 milyar yıl önce çok uzun bir senfoni başlamıştır ve bazen allegro bazen adagio olarak devam etmektedir. Ve milyonlarca müzik aleti girip çıkmıştır orkestraya. Büyük bir orkestranın parçası olan bizler ne kadar da benzeriz müzik aletlerine. Büyük bir orkestrada her çalgının o şarkı boyunca aldığı rol gibi bizim de ömrümüz boyunca aldığımız roller vardır. Rolümüzü sergilerken güfte yazıp beste yaparız hayatı. Ve çileli, uzun, ince porte çizgileri arasında yaşarız hayatı müzik gibi. Bazen yazılmış bir eseri okuruz bazen kendi eserimizi yazarız. Kimileri türkü, kimileri konçerto olur bu orkestrada. Bazıları sadece sus işareti kullanırken bazıları ise nerde es vereceğini dahi bilmez. Öyle virtüözler vardır ki, bütün kalplerin kilidini açar sol anahtarıyla. Bazıları da hep üst perdeden çalar kibrinden hiç ödün vermeyerek. Dokuz sekizlik bir ölçüyle oynak bir hava çalan da vardır, ağıt yakan da vardır. Kimileri mistik bir tavırla tanrıyı arar üflemeli bir çalgıyla her nefeste. Kimileri de sevgiyi ve aşkı anlatır kemanın çekilen her yayında. Bazıları koroya değil soloya uygundur. Yalnızlığın iyi geldiği insanlardır onlar. Solo olarak da icra edebilirsin sanatı koro olarak da. Her ikisi de sanattır, yalnız ya da beraber yaşamanın bir sanat olduğu gibi. Ancak beraber yaşamak hayatın en zor halidir. Dayanışma, güçlü olma, ayakta ve hayatta kalma anlamında ortak yaşam vazgeçilmezdir. Ancak beraber yaşam eğitim ve öğretimin olmasıyla ve kültür değişiminin sağlanmasıyla ortaya çıkan ortak yaşam kültürü sayesinde mümkündür ancak. Tıpkı akortları yapılmış her müzik aletinin, doğru zamanda doğru sesi çıkarmasıyla ortaya çıkan müthiş eserleri yaratan senfoni orkestralarında olduğu gibi. Bizler dünyaya geldiğimiz anda düştük uzun yollara. Kendimizi, sevgiliyi, askı, doğumu, ölümü, dört mevsimi, insanı ve insana ait olan her şeyi arıyoruz beş çizgiden oluşan uzun ince yollarda. Ve birlikte yaşıyoruz her notayla.

SEBEPSİZ TEBESSÜM

Sebepsiz Tebessüm

Nedenselliğe de aykırı Akli melekelerin varlığına da Ama ben yine de görmek istiyorum yüzümde Sebepsiz bir tebessüm Topuk dikeninin üstünde değil Yalınayak çimlerde yürümek istiyorum Ve görmek istiyorum yüzümde Gülmeye varan sebepsiz bir tebessüm Deli deseler kimin umurunda Bir başkasından daha deliyim sadece Çılgın gibi görünsem de uzaktan Yine de görmek istiyorum yüzümde Kahkahaya varan sebepsiz bir tebessüm

NOTALARLA YAŞAMAK

Notalarla Yaşamak

Notalarla Yaşamak Dünyamız bir sanat eseri, güzel yaşamak ise bir sanattır. Sanat uzun, ömür ise kısadır. O nedenle hep güdük kalır ömrümüz bu hayatta. İletişimle var olduğumuz bu güdük ömrümüzde ise müzik, en güzel sanatsal iletişim yollarından biridir. Bir orkestrada yer alan her müzik aletinin kendine özgü bir karakteri vardır ve bu karakter neşe ya da keder olarak yansır esere. Bu sanat eseri dünya, koca bir senfonik orkestrası gibidir. 14 milyar yıl önce çok uzun bir senfoni başlamıştır ve bazen allegro bazen adagio olarak devam etmektedir. Ve milyonlarca müzik aleti girip çıkmıştır orkestraya. Büyük bir orkestranın parçası olan bizler ne kadar da benzeriz müzik aletlerine. Büyük bir orkestrada her çalgının o şarkı boyunca aldığı rol gibi bizim de ömrümüz boyunca aldığımız roller vardır. Rolümüzü sergilerken güfte yazıp beste yaparız hayatı. Ve çileli, uzun, ince porte çizgileri arasında yaşarız hayatı müzik gibi. Bazen yazılmış bir eseri okuruz bazen kendi eserimizi yazarız. Kimileri türkü, kimileri konçerto olur bu orkestrada. Bazıları sadece sus işareti kullanırken bazıları ise nerde es vereceğini dahi bilmez. Öyle virtüözler vardır ki, bütün kalplerin kilidini açar sol anahtarıyla. Bazıları da hep üst perdeden çalar kibrinden hiç ödün vermeyerek. Dokuz sekizlik bir ölçüyle oynak bir hava çalan da vardır, ağıt yakan da vardır. Kimileri mistik bir tavırla tanrıyı arar üflemeli bir çalgıyla her nefeste. Kimileri de sevgiyi ve aşkı anlatır kemanın çekilen her yayında. Bazıları koroya değil soloya uygundur. Yalnızlığın iyi geldiği insanlardır onlar. Solo olarak da icra edebilirsin sanatı koro olarak da. Her ikisi de sanattır, yalnız ya da beraber yaşamanın bir sanat olduğu gibi. Ancak beraber yaşamak hayatın en zor halidir. Dayanışma, güçlü olma, ayakta ve hayatta kalma anlamında ortak yaşam vazgeçilmezdir. Ancak beraber yaşam eğitim ve öğretimin olmasıyla ve kültür değişiminin sağlanmasıyla ortaya çıkan ortak yaşam kültürü sayesinde mümkündür ancak. Tıpkı akortları yapılmış her müzik aletinin, doğru zamanda doğru sesi çıkarmasıyla ortaya çıkan müthiş eserleri yaratan senfoni orkestralarında olduğu gibi. Bizler dünyaya geldiğimiz anda düştük uzun yollara. Kendimizi, sevgiliyi, askı, doğumu, ölümü, dört mevsimi, insanı ve insana ait olan her şeyi arıyoruz beş çizgiden oluşan uzun ince yollarda. Ve birlikte yaşıyoruz her notayla.

NOTALARLA YAŞAMAK

Notalarla Yaşamak

Notalarla Yaşamak Dünyamız bir sanat eseri, güzel yaşamak ise bir sanattır. Sanat uzun, ömür ise kısadır. O nedenle hep güdük kalır ömrümüz bu hayatta. İletişimle var olduğumuz bu güdük ömrümüzde ise müzik, en güzel sanatsal iletişim yollarından biridir. Bir orkestrada yer alan her müzik aletinin kendine özgü bir karakteri vardır ve bu karakter neşe ya da keder olarak yansır esere. Bu sanat eseri dünya, koca bir senfonik orkestrası gibidir. 14 milyar yıl önce çok uzun bir senfoni başlamıştır ve bazen allegro bazen adagio olarak devam etmektedir. Ve milyonlarca müzik aleti girip çıkmıştır orkestraya. Büyük bir orkestranın parçası olan bizler ne kadar da benzeriz müzik aletlerine. Büyük bir orkestrada her çalgının o şarkı boyunca aldığı rol gibi bizim de ömrümüz boyunca aldığımız roller vardır. Rolümüzü sergilerken güfte yazıp beste yaparız hayatı. Ve çileli, uzun, ince porte çizgileri arasında yaşarız hayatı müzik gibi. Bazen yazılmış bir eseri okuruz bazen kendi eserimizi yazarız. Kimileri türkü, kimileri konçerto olur bu orkestrada. Bazıları sadece sus işareti kullanırken bazıları ise nerde es vereceğini dahi bilmez. Öyle virtüözler vardır ki, bütün kalplerin kilidini açar sol anahtarıyla. Bazıları da hep üst perdeden çalar kibrinden hiç ödün vermeyerek. Dokuz sekizlik bir ölçüyle oynak bir hava çalan da vardır, ağıt yakan da vardır. Kimileri mistik bir tavırla tanrıyı arar üflemeli bir çalgıyla her nefeste. Kimileri de sevgiyi ve aşkı anlatır kemanın çekilen her yayında. Bazıları koroya değil soloya uygundur. Yalnızlığın iyi geldiği insanlardır onlar. Solo olarak da icra edebilirsin sanatı koro olarak da. Her ikisi de sanattır, yalnız ya da beraber yaşamanın bir sanat olduğu gibi. Ancak beraber yaşamak hayatın en zor halidir. Dayanışma, güçlü olma, ayakta ve hayatta kalma anlamında ortak yaşam vazgeçilmezdir. Ancak beraber yaşam eğitim ve öğretimin olmasıyla ve kültür değişiminin sağlanmasıyla ortaya çıkan ortak yaşam kültürü sayesinde mümkündür ancak. Tıpkı akortları yapılmış her müzik aletinin, doğru zamanda doğru sesi çıkarmasıyla ortaya çıkan müthiş eserleri yaratan senfoni orkestralarında olduğu gibi. Bizler dünyaya geldiğimiz anda düştük uzun yollara. Kendimizi, sevgiliyi, askı, doğumu, ölümü, dört mevsimi, insanı ve insana ait olan her şeyi arıyoruz beş çizgiden oluşan uzun ince yollarda. Ve birlikte yaşıyoruz her notayla.

NOTALARLA YAŞAMAK

Notalarla Yaşamak

Notalarla Yaşamak Dünyamız bir sanat eseri, güzel yaşamak ise bir sanattır. Sanat uzun, ömür ise kısadır. O nedenle hep güdük kalır ömrümüz bu hayatta. İletişimle var olduğumuz bu güdük ömrümüzde ise müzik, en güzel sanatsal iletişim yollarından biridir. Bir orkestrada yer alan her müzik aletinin kendine özgü bir karakteri vardır ve bu karakter neşe ya da keder olarak yansır esere. Bu sanat eseri dünya, koca bir senfonik orkestrası gibidir. 14 milyar yıl önce çok uzun bir senfoni başlamıştır ve bazen allegro bazen adagio olarak devam etmektedir. Ve milyonlarca müzik aleti girip çıkmıştır orkestraya. Büyük bir orkestranın parçası olan bizler ne kadar da benzeriz müzik aletlerine. Büyük bir orkestrada her çalgının o şarkı boyunca aldığı rol gibi bizim de ömrümüz boyunca aldığımız roller vardır. Rolümüzü sergilerken güfte yazıp beste yaparız hayatı. Ve çileli, uzun, ince porte çizgileri arasında yaşarız hayatı müzik gibi. Bazen yazılmış bir eseri okuruz bazen kendi eserimizi yazarız. Kimileri türkü, kimileri konçerto olur bu orkestrada. Bazıları sadece sus işareti kullanırken bazıları ise nerde es vereceğini dahi bilmez. Öyle virtüözler vardır ki, bütün kalplerin kilidini açar sol anahtarıyla. Bazıları da hep üst perdeden çalar kibrinden hiç ödün vermeyerek. Dokuz sekizlik bir ölçüyle oynak bir hava çalan da vardır, ağıt yakan da vardır. Kimileri mistik bir tavırla tanrıyı arar üflemeli bir çalgıyla her nefeste. Kimileri de sevgiyi ve aşkı anlatır kemanın çekilen her yayında. Bazıları koroya değil soloya uygundur. Yalnızlığın iyi geldiği insanlardır onlar. Solo olarak da icra edebilirsin sanatı koro olarak da. Her ikisi de sanattır, yalnız ya da beraber yaşamanın bir sanat olduğu gibi. Ancak beraber yaşamak hayatın en zor halidir. Dayanışma, güçlü olma, ayakta ve hayatta kalma anlamında ortak yaşam vazgeçilmezdir. Ancak beraber yaşam eğitim ve öğretimin olmasıyla ve kültür değişiminin sağlanmasıyla ortaya çıkan ortak yaşam kültürü sayesinde mümkündür ancak. Tıpkı akortları yapılmış her müzik aletinin, doğru zamanda doğru sesi çıkarmasıyla ortaya çıkan müthiş eserleri yaratan senfoni orkestralarında olduğu gibi. Bizler dünyaya geldiğimiz anda düştük uzun yollara. Kendimizi, sevgiliyi, askı, doğumu, ölümü, dört mevsimi, insanı ve insana ait olan her şeyi arıyoruz beş çizgiden oluşan uzun ince yollarda. Ve birlikte yaşıyoruz her notayla.

RESSAMIN VEDASI

Ressamın Vedası

Bir gün büyük resmin içinde bulur kendini bir can Elinde bir fırça ve bir damla boya olan Yıllarca sürer fırça darbeleri Karıştırır durur bütün renkleri Bazen neşeli bir sarıyla boyar tuvali Bazen huzur veren bir yeşille Nesneleri değil sadece Döküp bütün mahremiyetimizi tuvale Bir gün asıp gideceğiz Hayatin bir köşesine…

bottom of page